Zor Zamanlar!

Cahit Kılıç 1.05.2025 08:54:05

Zor zamanlardan geçiyoruz!
Hem şahsî hayatımızda hem ülkemizde hem de dünyada…
***
Geçiyoruz diyorum…
Çünkü geçeceğine inanıyorum…
Her zorluğun peşinden bir kolaylık meydana çıkar…
Her gecenin bir sabahı olduğu gibi…

Her zorbalık, her dayatma, her haksızlık, her hukuksuzluk, her taassup, her tahakküm, her kötü niyet ve ona dayalı eylem, her zoraki uygulama; bir gün mutlaka bir yerinden bir gedik verir!
Ve İlâhî adalet, bir gün mutlaka tecelli eder…
Bunu bize tarih söylüyor!
***
Mesele odur ki…
Zor zamanlarda dik durabilmek, dik yaşayabilmek…
On altı yıl önce yazdığım bir şiirimde:

“Dik durmak çok çetin oldu bugünkü pespayelikte
Eyleme namerde muhtaç, Allah’ım aman beni”

Umarım ve dilerim ki, Rabb’im beni ahir ömrümde namertlere muhtaç eylemez!
***
Daha önce de yazmıştım:
“Artık bilgi değil; cehalet kutsanıyor!”

Dr. Ali Şeriatî…
Büyük bir sosyolog, büyük bir düşünür, en önemlisi yiğit bir devrimci…
Sizi rahatsız etmeye geldim” dedi…
Etti de…
Elinde fener, cehlin zifiri karanlığına ışık tutmaya çalıştı…
Fakat gerçeği gördü ve şu sözlerle tespit etti:
“Çağdaş dünyamızda artık toprağa, kana, devlete, ırka, bayrağa ve şahıslara tapılıyor.”

Özellikle cühelânın putlaştırdığı “şahıslara” tapılıyor…
Ya siyasî lider ya tarikat şeyhi ya da ikisi karışık mütekebbir bir figür ilâhlaştırılıyor…
Yalan mı?
***
Gelin görün ki Şark’ta, hâlâ Orta çağ kuralları geçerlidir.
Garp, aydınlarını baş tacı ederken…
Şark’ta aydın olmanın mükâfatı ya zindan ya da ölümdür…
***
Dr. Ali Şeriâtî merhum:

“Aydınların misyonu topluma siyasi önderlik yapmak değil, toplumu bilinçlendirmektir.”
Deyince; dincisi, dinsizi, bilumum cehalet timsali yobazı, dini imanı zenginlik basamağı yapan din bezirgânları, hepsi birden ayağa kalktılar:

“Sen kimi bilinçlendiriyon ülen zibidi” diyerek hücuma geçtiler ve anında kin, nefret ve irin kustular…
***
Uzun hikâye, kısa geçiyorum…
Süründürdüler, hapse attılar, kaçakken Stalinist yöntemle babasını hapse attılar…
Hülâsa, bu devrimci bilgeyi, Londra’da vurdurarak şehit ettiler…
Şark’ın değişmez kuralı ve kaderi, tarihe yine kendi mührünü vurmuştu:
Bilgi kurşunlandı, cehalet kazandı…
***
Şark’ta hak aramak kolay iş değil…
Dün de zordu, bugün de zor…
Daha önce Kemal Tahir ile Cemil Meriç’i yazmıştım…
Cemil Meriç’in tarihe düşen şu tespiti, sonsuza kadar geçerlidir:

Aydınların aydınlatamadığı halkı, soytarılar aldatır.”

Tevfik Fikret’in dediği gibi:

“Bir devr-i şeamet” yaşanıyor…

Şark’ın gerdişi sert dönüyor. Aydınlar susturulmuş, soytarılar, şarlatanlar, güce tapanlar, yanaşmalar ve fırdöndü fırfirikler revaçta…

***
Halil Cibran,

“Baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir.” diyor ve ekliyor:

“Başkalarının haklarını korumak, hayattaki en asil duruştur.”

Ne yalan söyleyeyim, her ikisinden dolayı da ben yoruldum
Yüce Allah, dik durmak için her türlü fedakârlığı göze alan gençlerimize yardım eylesin…
***
Son olarak Mehmed Âkif merhumun bir beyti ile yazıyı bitirmek istiyorum…

“Nebi’ye atf ile binlerce herze uydurdun,
Yıktın da Din-i Mübin’i, yeni bir din kurdun!”

Kim üstüne alınır, bu gömlek kime uyar onu ben bilemem. Bilmek de değerli okurun takdirine kalsın…

Yazarın Diğer Yazıları