Koronalı günler, biz 65 yaş ve üstü olanlar için bir nevi askerlik kurallarını getiriyor aklıma…
İki ay öncesine kadar “Bölük, uygun adım marş!” komutuyla daldan dala, yoldan yola sarkıyorduk.
Son iki ayda ise, adeta her gün “Bölük, yerinde say!” komutuyla hane-i viranemizde tek ayak, çift ayak derken; yerimizde sayıyoruz…
Peki, bunaldık mı?
El cevap: Bunaldık!
***
Meselâ, bende-i hakir, bir İnternet Haber Sitesi yönetiyorum. Günde en az 3 saatimi ona ayırıyorum. Bazen 5 saati de buluyor…
Bunun yanı sıra, son 60 günde bol bol okuma şansım oldu. Felsefe ve Divan Edebiyatından birkaç kitabı sildim süpürdüm. Peşinden, bir miktarını daha önce çevirip yarım bıraktığım bir kitabın tamamını çevirdim. Yaklaşık 180 sayfalık bir Lev Tolstoy çevirisi…
***
Son günlerde de İbn-i Haldun’un “Mukaddime”sine daldım…
Hani, Batılı filozoflara hayranız ama İslâm filozoflarını bilmiyorsak bari Google’a baksak hiç olmazsa diye suçlanıyoruz ya! Mütevazı kitaplığımızda Şark’ın da, Garp’ın da filozofları mevcuttur. Gerektiğinde kıyas-ı binnefs, kıyas-ı batıl ve kıyas-ı mukassim yapamayacak kadar da cahil değiliz, hamdolsun!
Her neyse…
Yazının öznesi olup kibre dalmaktan Allah’a sığınırım…
***
Bende-i hakir, kitap sile süpüre durayım; bir virüs de geldi dünyayı sildi süpürdü…
Nice bilgeler…
Nice âlimler…
Nice zalimler…
Nice mütekebbirler…
Nice muktedirler…
Önünde diz çöktüler bu korona virüs ’ün…
Burnundan kıl aldırmayan nice hükümdarlar (en âliminden en cahiline kadar) süt dökmüş kediye döndüler karşısında…
“Maşallah, ne kadar da mülayim imiş bunlar” diyesi geliyor insanın!
Günde beş fasıl halka nutuk atan natıklar, adeta her günü Cuma sanıp minberden hutbe okuyan hatipler…
Bu defa görünür bir maskenin arkasına saklanıp susuverdiler…
***
Hâlbuki her gün farklı bir maskenin arkasına sığınan zat-ı cahûflardır bunlar… Alı al, moru mor, aklı karalı nice maskeleri asılıdır duvarda!
Her gün farklı birini indirirler duvardan…
Palyaço maskesi değil ki bunlar, göze batsın…
Sihirbaz şapkası gibi maskeler işte! İçinden tavşan da çıkar, maymun da…
***
Maymun demişken:
Siz, Darwin’e lânet yağdırmaya devam edin gayri!
Hiç, allem gullem edip kul hakkı yiyen maymun gördünüz mü siz?
***
Burada bir haşiye açalım mı, ey azizan?
Atomu parçalayan Albert Einstein mı insanlığa çok zarar verdi?
Yoksa…
Evrim kuramını geliştiren Charles Darwin mi?
O zaman şu soruyu sorup haşiyeyi kapatalım:
Peki ya beytülmalın talanması kuramını kim geliştirdi?
Geçtik…
***
Yeniden maskeye dönersek…
Diyeceksiniz ki şimdi; maskesiz siyasetçi mi olunur bu devirde?
Diyeceğim ki; canım efendim, merdi merdanem, allı pullu maskeli siyasetçilere külahı ters giydirecek nice hünerli nevcivanlar var ki, seni –beni suya susuz götürüp susuz getirecek basirete ve dahi ferasete sahiptirler…
Onun içindir ki, perakendeye tenezzül dahi etmeyip malı toptan götürüyorlar…
Onlara ne demeli?!
***
Saklandıkları dijital alet edevatın arkasından yine hak-hukuk gaspı yapmaya devam edildi yalnız ve güzel ülkemde…
“Heyt! Bre mel’un! Sen kim oluyorsun da halktan yardım topluyorsun?”
“Onu sadece ben toplarım. Toplayan adamlarımı da göz yumarım!”
Şak şak alkışladılar daireler tutulup barındırılan ve beytülmaldan maişeti karşılanan yandaş trollcuklar!
Alkışlamakla kalmadılar tabii ki, aslanlar gibi kükrediler de…
Ol sebepten sadece gelen virüse kalkan olmadı maskeler…
Asap bozukluğu nedeniyle tükürük ifrazatının etrafa saçılmasını da önleyiverdiler ellehem!
***
Şimdilik hâl-ü pürmelâlimiz bundan ibarettir…
Emr-i Hakk vaki olmazsa, gelecekte yine bir şeyler karalarız…
Bu arada Ramazan-ı Şerifiniz de mübarek olsun efendim…