Evet, ey aziz okur; neden zillet içindeyiz?
Güneş Sistemi içinde var olan aydınlık bir dünyada neden zulmeti yaşıyoruz?
Neden her gün biraz daha cehlin karanlığına sürükleniyoruz?
Bu sorulara bendeniz, tarihin süzgecinden süzülerek gelen üç amilin, yani üç etkenin sebep olduğunu düşünüyor ve onları aşağıda sıralıyorum.
Siz de kendi bakış açınızla tespit ettiğiniz faktörleri ilave edebilir, konuya zenginlik katabilirsiniz!
***
1-) Platon’un Mağara Alegorisi
Daha önce de kısaca yazmıştım ama ilgi görmedi. Çünkü bu ne menem alegoridir, ya da “alegori” de ne menem şeydir diye merak edilmediği için, sadece iki değerli dost fikir bildirmişti.
Alegoride bahse konu olan insan türü, bugün içine hapsedildikleri karanlık mağaranın dışında aydınlık bir dünyanın varlığını keşfetmek istemedikleri müddetçe biz zulmette, yani karanlıkta yaşamaya mahkûm olmaktan kurtulamayacağız!
2-) Mankurtlaşmış bedbahtlar yığını
Orta Asya Türklüğünün mitlerinde geçen “mankurtlaştırılmış insan türü”, meşhur Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un “Gün Olur Asra Bedel” adlı romanında işlenince ve o roman birçok Batılı dile çevrilince yeniden literatüre geçmiş oldu. Ve Batılılar olaydan ders çıkararak, kendi içlerindeki mankurtların başındaki deve derisini söküp onları yeniden aydın topluma adapte etmeyi başardılar.
Biz ise daha çok mankurt yetiştirmek ve kötü emellerimize hizmet eden köleler hâline getirmek için özel çabalar harcadık…
Son yirmi yılda ise bu çabamız tavan yapıp arş-ı alaya ulaştı…
Şimdi varın, içimizdeki “mankurtlaştırılmış kölelerin” yüzdesini siz hesap edin…
3-) Ahfeş’in Keçisi
(Hikâyesi internette var. Merak edenler bulup okuyabilirler)
Doğru veya yanlış, yalan veya gerçek, haklı veya haksız olmasına bakmadan, söylenilen her şeyi kafasını sallayarak tasdik eden kişiye “Ahfeş’in Keçisi” denir. Ve görün bu ülkede her söyleneni kafa sallayarak tasdik eden ne kadar insan türü var! Varın siz, onların da toplumun içindeki yüzdesini tahmin edin…
***
Şimdi…
Eğer sen, evet sen!
“Aye, bunlar da ne menem şeydir? Harandan uydurdun?” dediysen, bil ki sen de yukarıdakilerden birisin…
Di gal salamat!