Dünyanın Çivisi Çıkmış!

Cahit Kılıç 18.05.2024 08:33:00

Son zamanlarda siyaset yazmamak veya videolarımda siyaset konuşmamak kararı aldım…
Gerçi…
Ben yazsam ne olacak, yazmasam ne olacak?!
Oturup saatlerce konuşsam ne olacak, konuşmasam ne olacak?!
Yani benim isyanım neyi değiştirecek?
Elbette ki hiçbir şeyi…
Tek yararı, kendi vicdanıma karşı hesap vermiş olacağım…
***
Hak, hukuk, adalet, özgürlük, eşitlik ve hakça paylaşım gibi ulvî kavramlar ve aslında aynı zamanda İlâhî emirler, ayaklar altında çiğnendiğinde; vicdan sesinin yükselmesi, biraz daha ileri giderek isyan sesinin yükselmesi çok tabiî değil mi?!
***
Mesele şudur…
Artık yetmiş yaşındayım…
Sağlığım hiç iyi değil. Bir günde on beş ayrı ilaç kullanmak zorundayım…
Ezcümle…
Emr-i Hakk vakî olduğunda, mahpus damlarında değil; çoluk çocuğumun kollarında gözlerimi yummak istiyorum…
***
Ama gelin görün ki…
Susmasam şöyle böyle yaşar, bir şekilde idare ederim de…
Sussam içime dert oluyor…
Hadi vicdanım bir tarafa da, yaşlı ve yorgun yüreğim kaldırmıyor.
Allah şahidimdir ki, geceler zindan oluyor bana…
***
Yalnızca kendi ülkemin derdi değil ki, susup tahammül edeyim!
Dünyanın çivisi çıkmış…
“Uygar Dünya” dediğimiz, bazen de “hak, hukuk, adalet ve sosyal eşitlik” gibi insanî değerler onlarda var diyerek gıpta ettiğimiz o uygar dünya, narin ve nazik bebelerin kol ve bacaklarını bombalarla havaya uçuran canavarların arkasında durup âdeta sel gibi akan kanlardan zevk alıyorlar…
***
Hukuk…
Hukuk dediğimiz kavram, ya da insanî değerler manzumesi yeni keşfedilmiş değil ki…
İnsanlık, hukuk denilen kavramı; indirildiğine inanılan İlâhî kitaplardan dahi yüz yıllar önce tarihe düşmüşler…
Hem de yazılı metinlerle…
İsa Mesih’in doğumundan beş yüz yıl önce…
Kur’an-ı Kerim’in nüzulünden bin yüz sene önce yazılmış bu metinler…
***
Konfüçyüs…
(M.Ö.551 – M.Ö.479)
Bugün bile birçok ülkede sosyal öncelik niteliği taşıyan hâkim ahlâkî değerler onun tarafından ortaya konmuş değerlerdir. Temel görüşü erdemli insan ve uyum içinde yaşayan toplum olmuştur.
***
Toplumlar, ancak hak, hukuk, adalet kavramlarının yürürlükte olduğu müddetçe uyum içinde yaşarlar…
Öbür türlüsü kaos…
Öbür türlüsü savaş, ölüm, kan, gözyaşı…
Öbür türlüsü arşa uzanan feryat, figan, çığlık…
İnsanoğlu bunları mı hak ediyor?
***
Sokrates’in savunması ve Platon…
(M.Ö 469-M.Ö 399) (M.Ö. 424 – 348)
Nedir o savunma?
İki bin dört yüz yıl önce tarihe not olarak düşülen bir hukuk manifestosudur.
O savunmayı, öğrencisi Platon kaleme almıştır…
Sokrates’i ölüme mahkûm eden ve baldıran zehiri içirerek öldüren yargıçların birinin dahi adını bilen varsa; adresini versin gidip elini öpeyim…
Ama Sokrates ve Platon iki bin dört yüz yıldır yaşıyorlar…
***
Ama bir daha gelin görün ki…
Antik Yunan filozoflarının ve ortaya koydukları ahlâk kurallarının üstünden binli yıllar geçtiği hâlde…
Orta Çağ barbarlıklarının üstünden altı yüz yıl geçtiği hâlde…
Rönesans ve Reform ve de Aydınlanma Çağı’nın üstünden yüz yıllar geçtiği hâlde…
Otuz Yıl ve Yüz Yıl Savaşları çok gerilerde kaldığı hâlde…
Yirminci Yüzyıl, gerek lokal savaşlar, gerekse iki büyük dünya savaşında tahminen altmış beş milyon insanın ölmesine sahne olduğu hâlde…
***
Ve günümüzde, veya çağımızda…
Teknolojinin şahlandığı, ulaşım, iletişim, bilişim, bilgi çağında yaşadığımız hâlde…
Bütün dünya avuçlarımızın içinde, Maşrıktan Mağribe, Kuzey Kutbu’ndan Güney Kutbu’na kadar her yer sadece bir tıka bağlanmış olduğu hâlde…
***
Neden insanoğlu hâlâ birbirini boğazlıyor?!
Neden insanoğlu hâlâ hükmetme histerisinin esiri oluyor?!
Neden hâlâ müstebitler, tiranlar muarız gördükleri herkesi bir şekilde bertaraf ediyorlar?
“Soykırıma uğradık” diyerek seksen yıldır duygu sömürüsüyle dünyayı kendilerine acındırmaya çalışan bir zümre; neden başka bir halka soykırım uygulama alçaklığını gösteriyor?

Neden?

Çünkü…
Hitler ne idiyse Netanyahu da odur. Kafa aynı kafa, zihniyet aynı zihniyet…
Tecrübeyle sabittir ki; her zalim despot, histeriktir ve aynı zamanda da cahildir. Tarih bilmez ki, ders çıkarsın!
***
Çünkü…
Dünya, hâlâ bugün de “dünya kızıl öküzün boynuzunda sabit duruyor” diyen kafalardan bir milim öteye mesafe alamamış insancıkların elinde yönetiliyor…
Galileo Galilei’yi yargılayan ve evine hapseden kafa, bugün de çağın nimetlerini sadece kendi çıkarı için kullanıyor.
Sanıyor musunuz ki Engizisyon Mahkemeleri tarihin çöplüğüne gitti?
***
Çünkü…
Teknoloji, icatlar, aklın alamayacağı kadar ilerleyen bilgi çağı, sadece yaşamı kolaylaştırıyor…
Yoksa insanoğlunun mantalitesinde ve bir türlü yenemediği egosunda milim değişiklik yok!
Kaç bin yıllık bilemiyorum, belki de despotik beyinlere çakılan on bin yıllık paslı çivileri sökmek mümkün değil…

Tevekkeli değil; mazlumlar ve mustazaflar, onun için el açıp Mehdi gelsin diye dua ediyorlar…

 

Yazarın Diğer Yazıları