İnsana Dâir!..

Cahit Kılıç 28.12.2019 23:20:39
Günahtan veya hatadan münezzeh olan sadece Cenab-ı Hakk’tır. Ve gene günahtan ve hatadan münezzeh peygamberler yaratan, onlara insanüstü mucizeler veren de O’dur…
Onların dışında, insan olarak hepimiz hata yapmıyor, günah işlemiyor muyuz?! Hata yapmak, günah veya sevap işlemek insana mahsustur ve insanın kendi iradesi dâhilindedir. Zaman zaman irade yitimi yaşadığımız, öfkemize yenik düştüğümüz, arzularımızın şehvetine kapıldığımız, benliğimizin ve bencilliğimizin esareti altına girmişliğimiz olmuyor mu?!
Tabiî ki oluyor…
***
Ama insan çeşit çeşit, yer damar damar demiş şâir…

İnsandır bu, kimisi sükûnet ve suhûlet içinde, insana yakışır hasletlere sahip, dingin ummanlar misali, bir gönül hazinesinin timsali bir hayat sürer. Kırmaz, dökmez, hatır gönül bilir, iyiliğe de kötülüğe de iyilikle karşılık verir. Eli de, evinin kapısı da, gönlü de açıktır; hayır hasenattan kaçınmaz, düşkünün, yoksulun elinden tutar. Aşını, azığını paylaşır; gönüllerde taht kurar…
İnsandır bu, kimisi okumuş, münevver bir kişiliğe sahiptir. İlmin timsalidir, bilgi ve birikimleriyle, olgunlaşmış fikirleriyle etrafındakilere ayna tutar, yol gösterir, ufuklarını açar…
İnsandır bu, kimisi bilge bir kişiliğe sahiptir. Bir derya, bir ummandır. Sadece okumuşluğu ile bu vasfı kazanmış değildir; yaradılışından bilgelik ve fazilet kazanmıştır, yani naturasında vardır. Faziletli sözleriyle, erdemli yaşayışıyla, tarihin derinliğinden seçtiği tecrübeleriyle, mevcut hâl ve şartları tarihin süzgecinden geçen olaylarla karşılaştırıp değerlendirmesiyle, kıssalardan çıkardığı hisselerin ışığında doğru yön göstericiliğiyle, özgüveni ve kazandığı itibarıyla gönüllere sevgi, dimağlara şerbet akıtır. Bu meziyetleriyle insanlığın gönlündeki en yüce tahtlardan birine oturur, sultanlara lâyık sevgiye ve saygıya mazhar olur…
İnsandır bu, kimisi din bilginidir. Rahlelerde bir ömür tüketmiştir; münevverdir, mütefekkirdir. Allah ve din sevgisini kendi içinde derinden hissettiği gibi başka gönüllerde de hissettirmek için çaba harcar; derin bilgisini, tevazuuyla, âşk ve hüner kattığı sözleriyle, engin bilgisi ve hitabetiyle gönüllere sular seller gibi akıtır. Allah sevgisi, kul hakkına hürmeti, inanç ve itikadı; takvası, söyledikleriyle yaşam tarzını harmanlaması, şüphe uyandıracak hiçbir tezada düşmemesiyle insanlara itimat veren ve gönüllerde inançları pekiştiren manevî sultanlardandır.
İnsandır bu, dağda çobandır. Cahildir deriz; küçümseriz. Doğrudur: Kaşgarlı Mahmud’u, Ali Şir Nevaî’yi, Şeyh Sâdî’yi, Fuzûlî’yi, Nedim’i, Bâkî’yi, Tolstoy’u, Dostoyevski’yi, Balzac’ı, Churchill’i, Hitler’i, Stalin’i, Lenin’i bilmez. Amma velâkin güttüğü koyunlarını da kurda kuşa yedirmez, çalmaz, çırpmaz; helâline haram katmaz. İşine, eşine, ekmeğine sadıktır. Eza ve çile içinde yaşar, yoksulluk boynunu büker ama şerefine, haysiyetine, namusuna halel getirmez. Alnı ak, başı diktir…
İnsandır bu, kimisi siyasetçidir, bürokrattır, askerdir, sendikacıdır, gazetecidir ve sair ve sair. Gemlenemez hırs sahibidir. Yükselmek, daha çok yükselmek onun önlenemez amacıdır. Onun için bu yolda her şey mubahtır. Yerine ve adamına göre sevecendir, müşfiktir, babacandır, hâlden anlayandır. Yerine ve adamına göre kabadır, kırıcıdır, küfürbazdır, gaddardır, zalimdir. Önüne çıkan veya çıkması muhtemel her engeli aşmak için her yolu dener. Katı bir mizacı, küçümsenemeyecek bir kararlılığı vardır. Onlara göre insanlar, yerine ve zamanına göre bazen iyi, bazen kötüdürler. Gene onlara göre olaylar ve kavramlar, yerine göre soyut, yerine göre somuttur. Her şeyi kendilerine uyarlamak onlara göre bir sanattır. Rakiplerini bir dozer gibi ezip geçmek için her türlü hile-i şeriyeye başvurmak, entrikacılık, düzenbazlık, iftira atmak, başkalarının omuzuna basarak yükselmek, engel teşkil eden her şeyi yer ile yeksan etmek onların şanındandır. Hükmetme hırsı, öne çıkıp şan ve şöhret sahibi olma hırsı, “en büyük benim” dedirtme hırsı bu muhterislerin en büyük emelleridir. Tarih, bu tür muhterislerin makam, mevki, mal mülk ve sair menfaatleri uğruna yaptıkları zalimlikleriyle, nice masumlara ettikleri zulümleriyle ve onların zulmüne maruz kalan nice mazlumların feryatlarıyla doludur.
İnsandır bu, hasbelkader ülkesinin başına geçer. Kendi ikbali ve istikbali için oturduğu makamı tiranlığa çevirir. Ahmakça işlere burnunu sokar. Durduk yerde savaş ilan eder. Binlerce, on binlerce insanı ölüme gönderir. Her tiran gibi o da, bir gün bir şekilde geberir ve tarihin fosseptik çukurunu boylar ama geriye viran edilmiş bir ülke bırakır…
İnsandır bu, kimisi şâirdir, yazardır, ediptir, muharrirdir, sanatçıdır. İçlerinde şan şöhret peşinde koşan muhterisler de vardır, yalnızca işini yapıp toplumu hem eğlendirmeye hem de düşünmeye sevk etmek isteyenler de… Gene içlerinde, siyaset marazına tutulanlar da vardır, tutulmayanlar da… Topluma en faydalı kesim, insana “insan” değeri verenler de en çok bunlar olsa gerektir. En azından tarihte bunların zalim olup zulmedenlerine rastlamazsınız. Kültür ekip, kültür biçmişler; tarihe not düşmüşlerdir. Ve ne hazindir ki, çoğu da bir hırka, bir lokma ile aç yaşamış, aç ölmüştür…
İnsandır bu, ırkından, dilinden, dininden, inancından, teninin renginden dolayı horlanmıştır; dışlanmıştır, zulme uğramış, feryat ve figanı arş-ı âlâya çıkmıştır. Kaderine isyan hâlindedir, âsidir…
İnsandır bu, tam tekmil cahildir, yozdur, yobazdır. Cahilliğini de, yozluğunu da, yobazlığını da bilmez. Üstelik başınıza âlim kesilir. Talim ve terbiyesi gayri kabili mümkündür; geçiniz…
İnsandır bu deyip, hırsızı, namussuzu, katili, uyuşturucu tacirlerini, kadın eti pazarlamacılarını, ırz ve namus düşmanlarını ve sair ahlâksızları ne ben yazayım ne de siz “neden onları da yazmadın” diye sorunuz…
Velhâsılı kelâm, insanız, insanoğluyuz ey azizân! Hata da, günah da, sevap da, bilgelik de, âlimlik de, sufîlik de, ahmaklık da bize mahsustur. Bunların hiçbirinden münezzeh yaratılmadık. Yeter ki kula kulluk etmeden, hür irademizle, kin ve nefretten azâde, kötülüklerden uzak durmak için çaba harcasak, insana ve insanlığa faydalı olabilmeye gayret etsek…

Not: 5 Kasım 2010 tarihinde yazdığım bir yazıdır. Şimdilerde ortalıkta dolaşan fitne i fücurlara belki kim olduklarını seçme şansı verir!

 

Yazarın Diğer Yazıları