Gerçekten de derin mevzuların ülkesidir Türkiye! Daha açığını söylersek “Tezatlar ülkesidir Türkiye!”
Daha dün sayılacak yakın zamanda, Suriye devlet başkanı Esad’ın Esed’e evrildiği tarihlerde, Suriye hududu adeta açılmış; tekfirci teröristlerin yolgeçen hanına çevrilmişti. Onlarca ülkeden Türkiye’ye gelen vahşi yaratıklar, elini kolunu sallayarak Suriye’ye geçiyor, El Nusra, IŞİD gibi bağnaz ve katil terör örgütlerinin safına katılıyorlardı. Kanun, nizam tanımayan bu teröristler, Suriye’nin yarısını ele geçirmiş, Alevî, Nusayrî vatandaşları kurşuna diziyor, kafalarını kesiyor, ciğerlerini söküp yiyorlardı…
Şimdi şu tezada bakınız ki, son yıllarda o yollar tersine döndü. Suriye’den kaçan IŞİD artığı teröristler, Türkiye’ye kaçıyor, Türkiye içinde gizleniyorlar…
Ve daha kötüsü, Suriye’den kaçak yollarla hududu geçen terörist, gelip İstanbul’un göbeğinde bomba patlatıyor ve masum insanlarımızın canını alıyor.
***
“Terör, bumerangdır. Gün gelir bizi de vurur” diye yazdığımız yazılar arşivlerde duruyor…
***
Bir zamanlar Suriye’de güya Esad’ı devireceğiz diye ortaklık ettiğimiz Amerika Birleşik Devletleri, aslında El Nusra, IŞİD gibi terörist oluşumların kurucusu ve hamisiydi…
Rusya’nın Suriye’de teröristlere karşı verdiği müthiş mücadele, ABD’nin Kuzey Suriye’ye konuşlanmasına ve orada Türkiye aleyhdarı PKK’nın bir kolu olan YPG/PYD’yi desteklemeye başlamasına sebep oldu. Bu destek, oradaki PKK, YPG/PYD gibi milis güçleri eğitmeye, ağır silahlar ve teçhizatlarsa donatmaya dönüştü. Türkiye’nin bütün itirazlarına rağmen, ABD Kuzeydoğu Suriye’de de fakto olarak bir Kürt devleti kurdu ve bütün güçleriyle de destekliyor…
***
Ve İçişleri bakanımız, İstiklal Caddesindeki patlamanın arkasında ABD var diyor. NATO’da müttefikimiz ve stratejik ortağımız ABD, her zaman olduğu gibi terörün hamiliğiyle suçlanıyor…
Gerçeği bulup ortaya çıkarmak, yani ABD’nin hamiliğinde bu eylemin gerçekleştiğini vuzuha kavuşturmak hiçbir zaman mümkün olmayacaktır…
***
Bir başka tezat da Ahmet Davutoğlu ile gözlerimizin önüne seriliyor. Mealen “Yedi saat boyunca demokrasi ve hukukî açılımlarda bulunmasını telkin ettim” dediği Suriye’de Esad’ı devirmek için, sınırları açıp; kafa kesen, ciğer söküp yiyen akabinde Irak’a dolan vahşileri “öfkeli gençler” diye tavsif eden Ahmet Davutoğlu. Sırtındaki IŞİD kamburuna rağmen; şimdilerde demokratik cephede saf tutuyor ve ülkenin despotizmden kurtarılmasında rol kapmaya çalışıyor! Ne büyük tezat!
***
Bir başka tezat da dünyadan!
Gölgesiyle konuşan Biden, “İran’ı özgürleştireceğiz” demiş…
Bunun selefi, moron George W. Bush da “Irak’ı özgürleştirecekti.”
1,5 milyon Iraklıyı öldürdüler. 1 milyon Iraklı kadının namusunu kirlettiler. Binlerce “piç” bıraktılar orta yerde…
Bu emperyalist alçakların derdi “demokrasi” değil. Öyle olsaydı, başta mutlak monarşi ile yönetilen Suudi Arabistan ve diğer körfezdeki Arap ülkeleri ile sarmaş-dolaş olmazlardı. Bunların derdi, petrol üreten ülkeleri Aramco aracılığı ile sağmal inek gibi sağmaktır. Yıllardır ambargolarla diz çöktüremedikleri petrol ülkesi Venezuela ile (Rusya’ya uygulanan yaptırımlar sonucunda) ilişkileri geliştirmeye başladılar! Hani Venezuela diktatörlükle yönetiliyordu?
Halkların kendi yönetimini tayin etmesini savunur gibi görünen bu emperyalist alçaklar, kendi kendini yönetmek isteyen Yemen halkının başına 7 yıldır bomba yağdırtıyorlar. Açlık ve sefalet altında inim inim inleyen Yemen’de on binlerce kadın ve çocuğu öldürdüler.
Ukrayna’yı NATO’ya alacağız yalanları ile Rusya’nın ateşine attılar ve yaptırım palavralarıyla kenara çekildiler. On binlerce insan öldü ve milyonlarca insan yerinden yurdundan oldu.
On binlerce Afgan’ı öldürdükten sonra, Amerikan ordusunu geri çeken bizzat bu bunak, Afganistan’ı kendi yarattıkları radikal dinci bağnaz Taliban’a teslim etti.
Geçmişi kan ve gözyaşı olan, eli Vietnam’da milyonların kanına bulaşan Amerika, özgürlükten söz edecek en son ülkedir.
Ne yazık ki bazı saftirikler de bu zatı demokrasi havarisi zannediyorlar!