Potansiyel Yezid'ler veya Yezid Zihniyeti

Hazım Koral 3.09.2020 08:25:10
İslâm adına oluşturulmuş literatüre ve bu literatürü meydana getiren eserlerin büyük ekseriyetine baktığımızda ne yazık ki, Emevî zihniyetinin ve Yezid mantığının manipülatif etkilerini görmekteyiz. Bu eserlerin tesirinde kalan bir takım zevat ve hocaefendi diye bilinen kişiler bu zihniyetin ümmet bünyesinde "neşvü nema bulmasına" ve "sapkın kolektif irade oluşmasına" katkı sağlamaktadırlar. Bizzat temyiz gücüne sahip olmayan bu zevat yaptıkları beyanatlarla Emevî zihniyetine çanak tutmaktadır.

Büyük bir vebâl altına girdiklerinin farkında değiller. Affınıza sığınarak ifade ediyorum, yığınlarla cahil cühelâ insan bu manipülatif tezviratların tesirinde kalarak ters yüz edilmiş din anlayışına angaje olmaktadırlar.  Günümüzde hâlâ Muâviye ve Yezid'e rahmet okuyanlar varsa bu düşüncenin tesirinde kalmalarındandır.

Zira bu eserler ve bu eserler muvacehesinde dile getirilenler  Muâviye ve Yezid'i temize çıkarmakta ve meşru halife olarak görmektedir. "Zalim olmaları halife olmalarına mani değildir." denilmekte. Bu zihniyete göre, "Zalim de olsa, fasık da olsa yöneticilerinize itaat ediniz." düşüncesi tartışmasız bir kriter olarak kayıt altındadır. Hatta bu anlayış kolektif irade hâline gelmiş adeta.. Gerekçeleri ise İslâm devletinin bekası ve ümmetin birliği! Yine aynı gerekçe ile kardeş ve evlât katline fetvalar verilmiş olması aynı mantığın ürünüdür. Maslahat icabı (!) Sevgili Peygamberimiz'in torunu ve 72 yâreni Kerbelâ çölünde lime lime doğrandıysa yine aynı gerekçe ile kardeş ve evlât katline neden fetva verilmesin? İmâm Hüseyin ve yârenleri Emevîler ve Yezid tarafından asî ve bağî olarak görüldükleri için katledilmelerine cevaz verildi!İşin garip tarafı Muâviye Sıffin savaşını bir asî olarak başlatmıştı ve katli vacipti. Çünkü İmâm Ali meşru bir devlet reisi olarak İslâm'ı ve ümmeti temsil ediyordu. Ama olur mu, ona da fetva buldular! Neymiş efendim, Muâviye Sıffin savaşını "içtihad" sonucu başlatmıştı! Söz konusu eserlerde akla ziyan tezviratlar bulunmaktadır! Bu öyle bir içtihad ki, Muâviye on binlerce insanın ölümüne sebebiyet veriyor ama içtihaddan dolayı yanılmasına rağmen bir sevap kazanıyor. İmâm Ali ise haklı olduğu için iki sevap kazanıyor! Oysa hiçbir maslahat bir canın kurban edilmesine gerekçe olamaz. Çünkü "Mer'i olan nass'da içtihada mesağ yoktur."

(Nass ile sabit hüküm varken içtihadda bulunmak caiz değildir.)

Emevîler ellerine geçirmiş oldukları devlet erkini müesses nizama dönüştürürken zebunküş olmayı (ezerek halkı baskı altında tutmayı), kesim ve katliam yapmayı devlet mekanizmasının en temel prensibi hâline getirmişler. Bugün aynı mantığın ürünü olan IŞİD/DAEŞ, Boko Haram, El-Kaida, El- Nusra ve ÖSO gibi terör örgütlerinin en temel algoritması kesim ve katliamdır, yani din adına vahşet sergilemektedirler. Irak'ta polis akademisine baskın yapan IŞİD canileri 1600 öğrenciyi nehir kenarına götürüp kafalarına sıkarak tek tek infaz ettiler. Yezid mantığı böyle bir şey. İnanç, akide ve aidiyet böyle ise günü, koşulları ve zamanı geldiğinde onu pratize etmek böyleleri için imânî bir vecibedir. Bu nedenle en vahşi yöntemlerle sergilenen barbarlık örnekleri büyük bir iştiyakla ve ibadet aşkı ile yapılmaktadır. ÖSO mensubu canavar ruhlu terörist 8 yaşında çocuğun boynunu keserken tekbir getirmesi ve Kûr'ân'dan ayetler okuması bundandır. Zalim Yezid'in askerleri İmâm Hüseyin ve yarenlerini katletmeye giderken abdest alıp ikişer rekat namaz kılmaları da aynı mantığın ürünüdür. Rabbimiz, Hûcurat Sûresi'nin 10'ncu ayetinde, "Müslümanlar kardeştir." diyor. Müslüman olduklarını iddia edenler kardeşlerine bu vahşeti nasıl reva görür? Bırakın kardeşini hangi dinden olursa olsun bir insanı taammüden öldürmek Kûr'ân dili ile bütün insanlığı öldürmek gibidir. (Maide:32) Ve bu cinayeti işleyenin yeri ebedi cehennemdir. (Nisa:93) Az önce, bu ayetlere istinaden "Mer'i olan nass'da içtihada mesağ yoktur." (Nass ile sabit hüküm varken içtihadda bulunmak caiz değildir.) dedik. Ama olur mu canım, onlar içtihad etmişler ve yanılmalarına rağmen bir sevap kazanmışlar! Yuh artık! Böylesi din anlayışınıza lânet olsun! Böylesi bir akideye sahipseniz siz de Yezid'siniz. Beyler çok açık ifade ediyorum, bu zihniyet, bu anlayış İslâm'ın Yezidî'liğe evrilmiş hâlidir. Günümüzde nice insanlar var ki, teorik olarak Yezid'e karşı olduğunu söyler fakat mantık ve düşüncesi Yezid gibidir ve bunun farkında değildirler. Böyleleri, "Yezid'e karşıyım" dedikleri hâlde akidelerini bilmeyen defolu üretimdirlerdir. Onlar üretim hatasıdırlar. Bakarsınız bir an gelir bu üretim hatası olan insanlar bile kardeş katline fetva verdiren saltanat sahiplerine methü senalarda bulunurlar. Zira ters yüz edilmiş olan akide ve din anlayışları buna cevaz vermektedir. Bakınız Suudi Arabistan rejimi ABD ve Siyonist çetenin direktifleriyle yedeğine aldığı 9 Arap ülkesini peşine takarak 5 küsur yıldan beri mazlum Yemen halkını bombalamaya ve katletmeye devam etmektedir. Yemen baştan başa harabeye dönmüş vaziyette. Hayatta kalanlar açlık ve hastalıklarla pençeleşiyor. Özellikle bu açlık ve hastalıklardan dolayı her gün yüzlerce çocuk ölmektedir. Suud uçakları ilaç ve gıda yüklü kamyon konvoylarını da vurmaktadır. Bu nasıl bir caniliktir böyle?

İşte bütün bu insanlık dışı uygulamalar ve sergilenen vahşet Yezid mantığının, Yezid mentalitesinin ürünüdür.

Bütün mesele nedir biliyor musunuz? Mümeyyiz olmak, yani temyiz gücüne sahip olmak... Bu olmayınca Ehl-i Beyt'in kadri kıymeti de bilinmez oldu. Ehl-i Beyt imâmlarının her biri mutahhar (33/33) olmaları hasebiyle "yaşayan/mücessem Kûr'ân'dırlar. Ümmet tarafından anlaşılması gereken budur. Şûrâ Sûresi'nşn 23'ncü ayetinde Ehl-i Beyt'e meveddet ve ihtiram gösterilmesinin emredilmesi ve Allah Resulü'nün "Benden sonra dalalete/yanlış yollara sapmayasınız diye size Kûr'ân ve Ehl-i Beyt'imi bırakıyorum." demiş olması biz ümmet için imâna taallûk eden bir yol haritası değil midir? İşte Muâviye Sıffîn'de, Yezid ise Kerbelâ'da bu akide anlayışını ters yüz etmişlerdir. Haşa, sümme haşa sanki Allah ve Resulü onlara, "Ehl-i Beyt'in velâyetini inkâr edin, Ehl-i Beyt'e meveddet göstermeyin, onlardan nefret edin, onlarla savaşın, onları lime lime doğrayın" mı dedi? Denseydi zaten ancak bu kadar yaparlardı.

Cahiliye geleneğini hortlatmak ve aziz dinimiz İslâm'ı tamamen ters yüz etmek amacıyla girişilen bu savaşlar ve yapılan katliamlar nasıl olur da "içtihad" kavramı kullanılarak katiller temize çıkarılır? İnsanın buna aklı hafsalası almıyor! Ne yazık ki, İslâm ümmetinin ezici çoğunluğu bu katilleri sahabe oldukları bahanesiyle rahmetle anmaktadır. İnsan bu kadar mı ferasetini yitirir? Bunlar değil mi ki katiller, peygamber çocukları olsalar ne yazar? Öylesine manipülatif izahatlarda bulunmuşlar ki, temyiz gücüne sahip olmayan (düşük zekâlı/ahmak) insanlar bunlara inanmış. Bu ifadelerimizden dolayı kimse bize gücenmesin! İşin aslı, işin acı gerçeği bu. Rabbimiz buyuruyor ki: "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Zalime meyletme yoksa sana da ateş dokunur." (Hûd:11-113) Biz bu emrin muhatabı olan Müslümanlar olarak asla zalimleri sevemeyiz, onlara temayül gösteremeyiz ve onlara itaat edemeyiz. Mûaviye, Yezid ve ardıllarının manipülatifleri bize tesir etmemeli...

"Doğrusu biz onlara hakikati getirdik; fakat onların çoğu yalana inanmaktadır."
(Mu'minûn:90)

Yazarın Diğer Yazıları