İslam ülkelerinde yaşayan Sözde Alim, Aydın ve ilahiyatçıların yaşadıkları ülkenin statükosunu meşrulaştırmak için İslami referansları kullanmalarından daha büyük bir felaket yoktur.
Toplum bireylerinin Yaşamak için olmazsa olmaz ihtiyaçları karşılamayan bir siyasetin meşruiyeti peşinen kaybolmuştur. Gerisi toplumun hangi dili konuştuğu ve hangi dini yaşadığı kalıyor, statükonun hayatı için Bunlarda da yeteri kadar dedikodu ve teselli malzemesi var. Bu tür toplumlarda siyaset büyük cambazların samanlığıdır.
Siyaset Dil, Din fenomeni ve Yalakalar üzerinden bol miktarda put üreten yalan ve dolan merkezine dönüşür. Ve ürettikleri putlara dini ve milli elbiseler giydirerek mukaddes tatlarla bol bol topluma yalatırlar.
Yeteri kadar Yalaka, Entelektüel ve Bel’am kitlesine sahip olan madrabaz siyasetçiler kendinden emin ve sesi gür çıkan haylazlar özel olmanın gururunu yaşıyorlar.
Çünkü Çağdaş dünyada mevcut Siyaset sosyolojisinin direkleri Yapay bir sistematikle Yalan üzerine bina ediliştir. Statükoya “Mağrurlanma padişahım seni de benim gibi yarada var, Yaram derin kan durmaz ”diye başlayan sözleri ile itiraz edenler anında Vatan Din ve Milli hainler ilan edilir iflah ve ıslah olmaz zindanların sakini olurlar. Dürüst İnsanları tıkadıkları zindanları ve buralarda görev yapanları da istihdam adı altında da halka bir lütuf olarak sunarlar.
Yeteri kadar ahlaki olgunluğa ve rüşde ermemiş olanların, Adalet ve Ahlak sınavından geçmeyenlerin siyasetin kodlarını doğru kullanmalarını beklemek büyük bir ahmaklık ve aldanmışlık demektir.
Çağdaş dünyada kendi halinde olmak yetmiyor, Kurt tilki çakal fare ve domuzların dünyasında Eli çekiç tutan Demirci Kawa, Bileği ve Ruhu Zülfikar’a hakim Ali olmak, Muhammed’in hümanizması ve devrimci cesareti, Ebu zerin anti sömürgeci Mücadele ruh'u, Selman'ın sınıfsız toplumu vahşi dünyaya hakim olmadığı sürece ıstıraplarımız katlanarak devam edecektir.