Sıbgat-Fıtrat-Hanifiyet-Tabiat..!?

Ali Can 29.05.2023 07:47:59
(Çok uzun bir makale oldu, ama belki de okunmaya değerdir.)
     
Yüce Allah ayeti kerimede " Öyleyse sen yüzünü Allah'ın birleyen(Hanif) olarak din'e Allah'ın Fıtratına çevir ki, İnsanlar bunun üzerine yaratılmıştır." (Rum/30)
    
Fıtrat kelimesinin Kur’an’da insanda yüzde yüz İlk olan ve insan haricînde geçişi olmayan bir yaratılış anlamındadır. Arapçada Fetr Kelimesi başlangıç olmak ve geçmişi olmamak anlamı taşır. Aynı şekilde hayvanların ilk sütüne Fötr denilmektedir.
   
Kur’an’da din terimlerinin isimleri ve vasıfları zikredilirken üç değişik kelime kullanılmıştır. FITRAT-SIBĞAT – HANİF yani din hakkında Fıtratullah-Sıbğatullah-Hanif Din denilmiştir. İmam Sadık’a fıtrat soruldu “ Hanifiyet Fıtrat demektir”  diye cevapladı.
    
Peygamber (s.a.v) bir hadiste " Her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar, Sonradan ailesi o'nu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar:" yani her insan doğarken Adem gibi temiz ve Masumdur.
   
İmam Bakır (a.s) "Hanifiyet Fıtrat demektir" ifadesinde belirtilen Hanifiyet ilk yaratılış yani orijinal yaratılışta yüce Allah'ın masumiyet dahilindeki kişiliktir,. Ancak bu fıtrat(Develerde ilk süt) ve Hanifiyet(Asıl anlama yönelmektir) eğitimle pekiştirilir veya istismarla ters istikamette dezenforme edilir.ve Negatif bir kişilik ortaya çıkar. İşte tüm dünyada Ahlak bilimcileri en çok düşündüren ve tedirgin eden konu da budur.
   
Hayvanlar his ve duyguları ile programlanmış tabiatları vardır. Melekler sade akıl ile programlanmış şekilde hareket ederler, tabiri caizse Melekler ve hayvanlar kapalı devre bir tabiatla bezenmiş, Ancak; Fıtrat sadece insanlara bahşedilen korunabilen ve dışardan müdahaleye açık bir yapıdır.
   
İşte bunun için Eflatun okulunda "Öğretim hatırlatmaktan başka bir şey değildir" önermesi Fıtratın hafızasını yüce Allah doğuştan insana bahşetmiştir. Nitekim eğitim bilimciler birçok insanın itiraflarında "Ben bunları daha önce sanki biliyordum" demesi de boşuna değildir.
   
İşte bu yüzden bazı insanları ne kadar eğitseniz de bazı alanlarda fıtratı zoraki canlandıramayız. Şu örnekte olduğu gibi, Şairler, Büyük dehalar eğitimle yetişmezler eğitim sadece fıtratta ilk hareketi oluşturur ve daha önce bilinenleri hatırlatır ve pekiştirir,
    
Büyük Alimlerden biri henüz küçük ve eğitim seviyesinde iken bir gün annesine şöyle bir soru sormuş ? “Ben okulda iken hocamın anlattığı dersleri sanki önceden biliyormuşum geliyor bana” Annesi cevaben oğlum benim bildiğim senin baban Âlimdi ve gelen öğrencilere ders verirken senin de beşiğin aynı odadaydı...!
  
Psikiyatristlerin belki de ilelebet çözemeyecekleri de bilinçaltı mekanizması olacaktır. Çocuklarınız bebek olsa da gayet sakin bir sesle onların yayında Kur’an okumanız büyürken fıtratlarına daha önce işlenmiş olanın daha çabuk hatırlanmasına sebep olur.
   
Kalp mevcudatın ve yaşamın aynasıdır. Bu aynayı doğru yere yerleştirmezsen aklın üreteceği ahlak mutlak doğru ahlak olmayacaktır. ve erdemlerden yoksun olacaktır. Vicdan tertemiz fıtrattır.
  
Bozulmayan tertemiz yaratılıştır. Bu fıtratı yaşadığımız ortam ve aldığımız gıdalar ile eğitim yönlendirir hatta iklimin bile etkili olduğu unsurlarla şekillendirir.
   
"İnsanın Ruh'u, onun amelinden beslenir. Ona ne yedirdiğinize dikkat edin."(Ustat Mutahhari ra)
   
Hz. Hüseyin (a.s) Aşure günü Yezit ordusuna hitaben yaptığı konuşmada şöyle buyurdu;

"Sizleri Münkirden sakınmaya davet ediyorum, Âmâ sözlerimden etkilenmediğinizi görüyorum, Bunun sebebi Midelerinizin haram lokma ile dolmuş olmasıdır."
   
Haram Lokmanın insanın kendisi ve daha da ilginç olanı o Lokmayı yiyenden peydah olacak gelecek neslinin üzerinde de Psiko-sosyal olumsuz etkiler bıraktığı tecrübi ilimlerle ispatlanmasına rağmen bilim bu konuyu hala gündemine alamadı veya almaktan imtina ediyor. Başlı başına araştırmaya değer bir konudur.
   
Fıtratın mühendisi de yüce Allah'tır. Eğer bu fıtratı ve vicdanı yaratanın rızasına uygun yönlendirmezsen bozulma ve kokuşma o zaman başlar.ve ortaya koyduğumuz her davranış bize bedeni zevk verir ama ruhen rahatsızlık ikilemi ortaya çıkar. Günümüz dünyasında beşeriyetin çektiği ıstırabın asıl sebebi fıtrata uygun bir davranışlar bütünü ortaya koyup, bunu günlük hayatla birleştirme çabasından yoksun olmasındandır.      
  
Fıtratı bütünüyle bozulmuş bir bünyeye Enbiyaların eğitimi bile bu bünyeye bir şey kazandırmaz. Din’ den çıkanın aslında insaniyetten çıktığı için Din’i yalanladığını söylemektedir.
   
Tarlayı fıtrat kabul edersek oraya neyi ekeceğin ve hangi özellikteki ve içerikteki sıvı ile beslemen gerektiği kadar önemlidir. Ektiğin ürünleri temiz bir su ile beslemezsen yetişen ürünler sağlık yerine hastalık sebebi olurlar.
   
İbn-i Sina “Hayır” konusunda “İki çeşit hayır vardır, Biri Mahsus(Fiziki),Diğeri Makul(Akıl kaynaklı) Su ve ekmek de hayırdır, İnsanların için İlim de hayırdır. İnsan kendi hayrına olacak şeylere ulaştığı ölçüde kemal bulur.
   
Bu her insanda sabit bir yapıdır. İster yaratıcıya inansın; İster inanmasın.
   
Olumlu davranışlar ontolojide hayır, olumsuz davranışlar da şer ve günah olarak tanımlanmıştır.
   
Günahlar Fıtrata aykırıdırlar ve  Bu nedenle günah işleyen her bireyi işte o fıtrat ve vicdan rahatsız eder. Bu da her insanda sabittir.
   
Bazı günahlar vardır ki Kafir'i bile etkiler. Topun yere vuruş gücü ile topun hareketi doğru orantılıdır.
   
Bu nedenle Hiroşima’ya Atom bombası atan pilot aşağı bakınca bir cehennemi tek düğmeye basarak oluşturmuş olduğunu gördü.
   
Ülkesine dönünce milli kahraman ilan edilmesine rağmen, yalnız kalınca Vicdanı ve fıtratı günahın büyüklüğü o kadar etkili idi ki sonuçta delirdi ve tımarhanede intihar etmesi ile sonuçlanan bir hayat hikayesi oluştu.
   
Sonuçta Yanlış Eğitim, Yanlış Ahlak vicdanı da aklı da yok eder ve fıtratı Hanif olanı asıl ekseninden çıkarır.
   
Büyük hatip Çiçero’yu dinleyelim “Diktiğiniz çarmıhlarla belki adaleti ayakta tutarsınız, Âmâ ahlak çökünce ülkeyi yönetemezsiniz."
   
Prof.Alex Carrel'i dinleyelim, “Toplumu çökerten maddiyat değil ahlaksızlıktır." Tespiti kayda değerdir. Çünkü ahlakın çöküşü toplumun fıtratı ile eşzamanlı bir orantıdır.
  
Tarihçilerin ve ahlak bilimcilerin sesi akademi amfilerinden ve Hocaların, Pirlerin Gavsların, Dedoların sesi de tekke ve zaviyelerden aksi istikamette Ekolayzır duyuluyor. Çünkü;Pir sultan Abdal'ın dediği gibi "Bozuk düzende sağlam çark olmaz."
   
Allah ayette "Şüphesiz Allah insanlara hiçbir şeyle zulüm etmez, Ancak insanlar kendi Nefislerine zulüm ediyorlar"(Yunus/44)
  
İşlenen günahın büyüklüğü ve işleyenin de fıtratının temiz veya kirliliğine göre etki ve tepkime oluşur, 
   
Bu etki ve tepkinin frekansları ve titreşimi bazen bir Kafir’i bile etkiler, Amerikalı pilot gibi. İşlenen günahlar süreklilik arz ederse benzerleri ile pekişir ve günahlı davranış biçimleri alışkanlık ve ahlak Olur. Ve öyle bir hale gelir ki Yüce Allah Kulakları var işitmezler, Gözleri var görmezler” böyle bir Anatomi Fıtrattan tamamen koptuğu için Allah da kalplerini mühürler hakikatin o mekanlara nüfuzu muhal olur. İşte bu durum da; o bünyenin kara kaderi olur.
    
Mevlana (r.a).dinleyelim,

“Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, Huzur ise mutlaka bir ibadetin karşılığıdır.”
   
Nasıl ki her ilaç bünye üzerinde farklı etkilere sahip ise, günahlar ve sevaplar da Ruhi yapı üzerinde farklı tesirleri olduğu da bir gerçektir.
   
Böyle bir durumda fıtrattan enerji ve ilham almanın üstü kapalı olacağı için Ruh anlık sahte zevklerle meşgul olur bu tür insanlarda Sabır, Fıtrat pınarından akmadığı için ani etki ve tepkilerle şizofreni bir kişilikle hasta olarak yaşamaya başlar. 
   
Hata bazen kendine Sünni zevkler üretme ciheti ile sahte çabalar harcasa da bu çabaların hiçbir şekilde Ruh ve bedende pozitif etki oluşturamazlar. İnsanoğlu Maddi vesileler nedeniyle zenginleşmekle beraber Ma’nen bir o kadar fakirleşmiş olacak ki, Eskiden şarkı sözleriyle müzik eşliğinde “ Bir teselli ver”  feryatları  bile çözüm olamadı. İşin özeti ve Sebebi çarklar yanlış dönderiliyor, Üniteler yanlış işletiliyor, ürünler de doğal olarak defolu çıkıyor.
   
Ülkemizde 2017 yılında 65 milyon kutu Antidepresan hap kullanılmıştır. Bu istatistik tek başına eksen kaymasını izah etmeye yeter sanırız. Amiyane tabirle toplum kafayı yemiş.
   
“Psikopatların çok az bir kısmı ceza evlerindedir, asıl büyük çoğunluk serseri bombalar gibi aramızda dolaşmaktadırlar.”(Prof Allex Carrel-İnsan denen bu meçhul)
   
İletişim araçlarında ve sokaklarda okuduğum insanların %98 inin hasta olduğunu gördüm ve hala kendimizi kandırıp bu ülkenin %98 inin Müslüman olduğundan dem vuruyoruz. TD Vakfı Türkiye’nin zekât kapasitesi 55 Milyar dolar diyor, İşte bunun için Cemil Meriç ne diyordu; “Namaz kılan bir toplumun Ekonomiye ihtiyacı olmaz” Tespiti Namazın Sosyal hayat üzerindeki etkilerini ifade etmiştir.
   
İnsanlar vücut sağlığına verdiği önemi fıtratın temizliğine ve koruyucu olmasına dikkat etmezse bozulma çürüme ve kronikleşen bazı hastalıklar gibi günahlar da fıtratta da kokuşma çürümeye yüz tutar ve Allah muhafaza kalplerin mühürlenmesine ki böyle bir durumda fıtratın gerçekleri görmesinin muhal olacağını da Kitabı- Kerimde ilahi bir yasa ve süreç olarak okumak mümkündür.
   
Bu nedenle bizi, mevcudatı yaratan ve mevcudatın sahibi yüce Allah ayeti kerimede "Ant olsun ki nefsini ıslah eden kurtulmuştur." 
   
“Herkes Fıtratına uygun kişilerle olması gereken yerdedir, Ne kargayı gül bahçesine ne de bülbülü çöplüğe alıştırabilirsin.”(Mevlana ra)
  
Yüce Allah'ın rahmeti kainatı kuşatmıştır, Tüm eşyanın fıtratına işlenen bu Rahmet fıtrata aykırılık şansı ve imkanı bırakılmamış, Sadece insana davranış serbestisi tanınmış ve mukabilinde ya Ahsen-i Takvimin yaratığı  Eşraf-ı mahlukat olarak  makamında  sebat eder, Yada esfelessafilinin en alt tabakasında hayvanların altındaki bir tercihin yaratığı olarak, Kendini bile tanımayacak bir günün sakini olmaya adaydır."Allah zulüm edici değildir, Ancak kendine zulüm edecek ve zarar verecek nedamet ancak beşerin tercihlerinde saklıdır."
   
Beşer yaratılışına aykırı tercihler hep kendisi için negatif kombinasyonlara sebeptir. 
   
Sınırsız özgürlük pervazsızlıktır, sınırsız özgürlük köleliktir, bunun için hukuk literatüründe geçen" Dünyanın en kötü kanunları kanunsuzluktan iyidir. " önermesi sınırsız özgürlüğün beşerin felaket ve rezaleti için yeterli sebeptir. 
  
Kendi cinsinden olan yaratıkların çocuklarını katleden tek cins İrade sahibi ve tercih hakkı ve yetkisi olan beşerdir.
  Keşke nedametin fayda vermeyeceğini bugünden idrak ederek,Rahmete layık olabilsek,Bunun tek şartı ihlas ve nimete hamd ve şükürdedir.
  
"Elhamdulillahi rabil alemin errahmanirrahim" ilahi hitabı tüm bu sırları barındırır bir hitap değil mi;?
   
Beşer için Sıkıntı güç ve kuvvetin zaman zemin ve muhattabını yanlış yer, Muhatap ve zeminde kullanmakla alakalıdır.!
  
Nefsin ıslahı da bizi var eden ve detaylarımıza fazla sahip olmadığımız yaratıcının rızasına uygun bir yaşam ve davranış tarzı en doğru bir vicdanla ve fıtratla olur. 
   
Eğitimlerini almış olmalarına rağmen Dünyanın 52 Noktasında devam eden savaş ve katliamları yapanlarda Sadece fıtrat bozulmamış ayrıca bunlarda hala vicdan ve ahlak kalmış mı acaba?
    
SONUÇ: İşte peygamberlerin misyonu tarih boyunca İnsanlara Yüce Allah’ın Boyası(Sıbğet) ile Bu Fıtrat ve Hanifiyet’i  Rahmani bir İrade ile vicdanı canlı tutmak olmuştur. 
   
Toplum fıtrata uygun iç yasalarla terbiye edilirse Erdemler objektif, Adalet saraylarındaki kanun ve asalar bizim için sübjektif birer yasa olurlar.
    
Çağdaş dünyada Hürriyet özgürlük bağımsızlık ve ahlakta bahs eden beşeriyet yukarıdaki rabbani söyleme bir şey ekleyemeden pedagoji ijyen ve psikolojinin kurumsal gücünü de kullanarak olumlu bir özgürlük senaryosu üretemiyor. Çünkü fıtratı yorumlarken yaratılışın ilk kodlarını dikkate almıyor.
    
Kompleks ve bireysel egolarını kontrol edebilen yeni bir irfan üretmekten çok uzaktayız, oysa toplum için en büyük felaket nefsani arzularını kontrol edemeden toplumu yönetmeye kalkışanlar sadece rezalete imza atıyorlar, çünkü  bu madrabazların özgürlük ve hürriyetin kendilerine ilahi bir hediye olduğuna inandırılmış parametrik kelleleri gerçek hakikate inandıramıyoruz.
   
Toplum Fertleri Fıtrata uygun iç yasalarla terbiye edilirse, Erdemler objektif, Adalet saraylarında ise yasalar subjektif bir realite olur, günümüzde Hakimleri çıldırtan, Arşivleri bezdiren devasa suç dosyalarının çeşitli nedenlerle beraber sosyolojik yapının temelde psikolojinin fıtrat ile örtüşmediği gerçeğini dayatıyor. 
   
Fıtratının temizliği Allah tarafından bizzat korunan o ismet sahibi Resullere ve Salih evlatlarına  tabi olanlara ve bu İttiba ile ayık kalanlara selam olsun.! 

Vesselam

Yazarın Diğer Yazıları