“Allah ile birlikte başka bir tanrıya yalvarma! O’ndan başka tanrı yoktur. O’nun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm yalnızca O’nundur ve siz ancak O’na döndürüleceksiniz.”(Kasas/88)
İradesi bütün iradelerin üstünde olan ve sonsuz kudrete sahip olan eşyadan münezzeh ve eşyanın O’nun iradesinden bağımsız olmadığı Kudret Bakidir, kalan teferruat ise fani ve yok oluş sistematiğine tabidir. Varlık O’nun Esma-ül Hüsnası ile vücut bulmuşsa O’dan bağımız değildir.
Allah birdir. Başka şeylere müracaat edip yorulma, onlara tenezzül edip minnet çekme, onlara temellük edip boyun eğme, Bila istisna tüm canlıların rızkını temin eden Rezzak-ı Mutlak var, onların arkasına düşüp zahmet çekme, onlardan korkup titreme. Dünya seni fazla meşgul etmesin, çünkü; ömür kısa ve süreli, ahiret ise uzun ve baki,
Buna göre herkesin Allah hakkındaki kanaatlerini sorgulaması ve idrak ile aklın ve imanının samimiyetini ve amel/niyet bütünlüğünü sorgulaması gerekmez mi acaba.?
"İHLAS; İnsan olgunluğunun en yüce derecesini ifade eden en derin sözcüktür." (Dr.Ali Şeriati r.a)
"İnsanlar daha geniş hürriyete kavuşmak isterken; Günah, Rezalet ve hurafelerinden bir zindan yapar ve kendilerini içine hapsederler. "(Tolstoy)
İnsanoğlu Tarih, Çevre, Bilim zindanlarının kapısını kırıp büyük ve geniş bir özgürlüğe kavuşabilir, Ancak son ve en derin ile en çetin zindan Kendi zindanıdır, Bu zindanın da tek çıkış yolu vardır, Din ‘in emrettiği ve peygamberlerin asıl misyonunun biricik kapısı egolarını komplekslerini, Enaniyetini, Kısaca Narsizmi(Benmerkezci-Akıl ile meczupluk arasındaki orta nokta)liği bırakıp Fıtratına uygun, Bozulmamış ilk yaratılışla aynı ritmikte bir hayatın Nefsin tezkiye ve terbiyesi ile mümkündür.
Bu ise en uç noktadaki bir ihlasla gerçekleşir.
ŞEMS DER Kİ :
Eğer hala KIZIYORSAN, kendin ile olan kavgan bitmemiş demektir.
Eğer hala KIRILIYORSAN, gönül evinin tuğlaları pekişmemiş demektir.
Eğer hala KINIYORSAN, af makamına ulaşmamışsın demektir (öfke ve kin seni cayır cayır yakıyor) demektir.
Eğer hala Allah için sevmiyor ve sevginde ayırım yapıyorsan, hala vesveseye uyuyor içinizdeki sevginin yoğunlaşmasına engel oluyorsun demektir.!
Eğer hala musibetlere, yana yana üzülüyorsan, gerçeği bilmiyorsun demektir.
Eğer hala şikayet ediyorsan, HAKİKATİ göremiyorsun demektir.
Hakikat der ki,
"Ne sen varsın, ne de ben. Sadece “O” vardır."...!
İşte o zaman mutlak kemale yolculuk ilanihaye devam eder ve Yaratanda erimekle son bulur. İşte duası kabul edilenler, O gün nefisleri şunu itiraf edilmeye mecbur kalır, Sen/Ben Yokuz Her şey O'dur, Her şey onunla vardır her şey onda yok olursa amaç bihakkın gerçekleşir.
Mevlana(ra) dinleyelim;
“Sen bensin bende seni işte, öyle ise nedir bu senlik, benlik”
Şeyh Galib'ten bir şiir :
"Ben bilmez idim gizli ayan hep sen imişsin
Tenlerde vü canlarda nihan hep sen imişsin
Senden bu cihân içre nişan ister idim ben
Ahir şunu bildim ki cihan hep sen imişsin."
Emirü'l-Müminun, Nehcu'l-Belağa'da bununla ilgili bir cümle söylüyor. Allah'la ilgili olarak diyor ki “Maa külli şey'in la bi-mukarenetih. Gayri külli şey'in la bi-muzayeletih.” Yani “Her şey iledir, beraber değil. Her şeyden gayrıdır, ayrı değil.” Bu durumda ne o mutlak tenzih doğru oluyor ne de o teşbih.
Kitabı kerimde belirtildiği gibi “her nerede olursanız olun Allah sizinledir.” Ancak bu beraberlik eşyanın zatı ile ilgili değil eşyanın mimarisindeki irade ile ilgili bir birlikteliktir.
Hz. Hüseyin(as) ma “Ebu Zer(ra) nın “Bana göre fakirlik zenginlikten, hastalık sıhhatten iyidir” sözünü nasıl anlayalım İmam Hüseyin(as) Allah Ebu zere rahmet etsin, benim sözüm şudur dedi ve “Bir kimse Allah’ın tahtındaki güzelliği görürse O’nun kendisi için yaptığı tercihten başkasını temenni etmez.” Diye buyurdular. Bunun izahı Allah’ın iradesine tekabül eden Adl-i İlahinin mutlak adil olduğuna delalet eder. Kaderi ezeli bizden sorumluluğu almadığı gibi hikmet perdelerini açtığı kulların ezeli kadere mutlak teslimiyetleri de hikmet dahilinde yorumlanır.
İşte Halac-ı Mansur(ra) dediği gibi "Ben Hakkım" ifadesi bu yok oluşun acı ve tatlı bir arada ifadesiydi. Bu yüzden Evliya ve enbiyalar Yüce Allah’ın Esma-ül Hüsna’sının Cemal ve celal sıfatlarının da aynalarıdır.
İmam Ali(as) dinleyelim;
“Ne zaman denilerek O sınırlanamaz, Şimdi kelimesi O’nu yaklaştıramaz, Beraber diyerek beraber kılınmaz, Şayet diyerek de gizlenemez “O” Kelimesi O’nu kuşatamaz, Bu kelimeler ancak kendilerini sınırlarlar.”
Bu Meyanda İmam Sadık “Allah’ın kelamı olan Kuranda kullarına tecelli etmiş ve görünmüştür, fakat siz O’nu göremiyorsunuz.” İmam Ali “ben çölde kaybolan devenizin izlerini Kur’an’dan çıkarabilirim.” Demişse İlahi kelamın kuşatıcılığına işaret etmiştir.
Hızlı akan hayatın karmaşıklığı ve keşmekeşliği içinde araman gereken kendini yakalayıp kendinde “O”nu bulmaktır.
İşte Hz. Muhammed (sav)me ihsan edilen ismet sıfatı O'na şunu söyletmiştir, "Benim bildiklerimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız."
Peygamberi "Ölmeden ölünüz, Allah’a en yakın insan kendini ölülerden sayandır “ifadesi amel/niyet bütünlüğüne bihakkın hakim olursa Aşk’a kapı açılır ve kişi Hz.Ali'(as) dediği gibi "Her neye baktımsa önünde, Arkasında ortasında Allah'ı gördüm." İfadesi Allah'ta erimenin beyanıdır.
Şemsi Tebrizi(ra) ne güzel izah etmiş " "Çaresizlik Nedir bilir misin,? Kalbin kanatlanıp gittiği yere, Bedenin gidememesidir.!"
Bedenlerine acizliğin hakim olduğu köleler kurumsallaşmış ijyen ve pedagojinin Allah'tan uzak bir sistematikle özgürlüğe kavuşamazlar. İşte masumların Rehberiyeti bu özgürlük için en iyi reçetedir.
Beşeriyetin esas ıstırabı kendi köleliğidir, İşte tüm peygamberlerin genel anlamda esas misyonu beşerin kendi kendine zulmetmesini önleyerek zalimin elini mazlumun yakasından silkmek olmuştur.
İşte bunun için Şeyh Said Şirazi(ra)şunu demiştir "Aşk'a uçarsan kanatların yanar" , Mevlana “Aşka uçarsan kanat neye yarar.”ifadesi kanadı yanan veya kanatsız bir seyahatin de mümkün olduğunu ve böyle biri Nefsin esaretinden Ruh'un özgürlük deryasına kavuşmuştur; Bundan sonra kemal basamaklarını tırmanıp Deryayı Mutlaka ‘ya ulaşmanın seyahatidir. Bu mekanlarda maddenin şekli ile ilgili bir şey kalmamıştır, olan ve olacaklar artık latif sıfatı üzerinden devam edecektir.
Bu kutlu seyahatin sakinlerine selam olsun.