“Yiyecekleriniz ilacınız, ilaçlarınız yiyecekleriniz olsun”(Hipokrates)
Dünyada 2 milyar kişi yoksulluk, 753 milyon kişi de aşırı yoksulluk içinde yaşamını sürdürmeye çalışıyor. "Küresel İnsani Yardım Raporu 2018" verilerine göre, insani yardıma muhtaç kişi sayısı ise 201 milyondan fazlaymış.
Suriye, Libya, Yemen ve Güney Sudan’da devam eden çatışmalar, milyonlarca kişinin acı çekmesi ve yerinden edilmesine neden olurken, Karayipler'de doğal felaketler ile Afrika Boynuzu'ndaki kuraklık ve Gıda güvensizliği çok sayıda kişinin hayatını son derece olumsuz etkiledi. Geçen yıl ayrıca Rohingya nüfusunun Myanmar'dan kitlesel olarak yerlerinden edilmesini zorunlu kılan şiddet ve zulme de tanık olundu.
Yemen, Suriye ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin de dahil olduğu birçok ülkede devam eden şiddet ve karışıklıkların yanı sıra Nijerya gibi diğer ülkelerde yaşanan yeni salgınlar, insani yardıma olan ihtiyaçları artırdı. Birçok kriz, çatışmanın yanı sıra doğal afet ve zorla yerinden edilmeyle sonuçlanan felaketlerin bir araya gelmesiyle karmaşık hal aldı.
Nüfusun 2 milyarı günde 3,2 dolardan daha az bir gelirle yaşamaya çalışan ve kriz riskiyle karşı karşıya kalan "yoksul"lardan oluşuyor. Bu kişilerin yüzde 47'si kırılgan veya çevresel açıdan savunmasız durumda bulunan ülkelerde yaşıyor.
Günde 1,9 dolardan daha az bir gelirle yaşamaya çalışan "aşırı yoksul" kişi sayısı ise 753 milyon. Söz konusu kişilerin de yüzde 59'u kırılgan veya çevresel açıdan savunmasız durumdaki ülkelerde bulunuyor.
BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisinin hazırladığı rapora göre, insani yardım ihtiyaçları bu yıl Afganistan, Etiyopya, Irak, Mali ve Ukrayna’da düşse de 2018’de hala önemli seviyede bulunuyor. İhtiyaçlar Burundi, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Libya, Somali ve Sudan’da büyük ölçüde artıyor. Öte yandan, Nijerya, Güney Sudan, Suriye ve Yemen’de yüksek seviyede kalmayı sürdürecek.
Dünyada açlık çekenlerin sayısının artmasında dünyanın çeşitli yerlerindeki bölgesel silahlı çatışmalar ve iklim değişikliğinin olumsuz etkileri olsa da asıl sorunun emperyalist ülkelerin doymak bilmemesidir.
Bir Bilgeye Soruyorlar ;
‘’Efendim. Sizce Yemeği Hangi Vakitlerde Yemeliyiz ?’’
Bilge Şöyle Yanıt Veriyor ;
‘’Şayet Zenginseniz İstediğiniz Vakit Yiyebilirsiniz. Fakat Fakirseniz, Elbette ki Bulduğunuz Vakit Yemelisiniz.. Ancak Şunu Da Unutmayın Ki ;
Herkes Yemek İçin Yaşar, Siz Yaşamak İçin Yemeye Çalışınız.!
Hz. İsa da ;
‘’Yemek İçin Yaşamayın, Yaşamak İçin Yiyin’’ Der..
Evet...!
İnsanlığın Sahip Olduğu Ne Kadar Şerefli Şey Varsa Hepsi de, Yemek İçin Yaşayan Arsız, Hırsız, Namussuz, Haysiyetsiz, Onursuz Hayatları mutfak ile tuvalet arasında geçen iradeden yoksun beyni ile bağırsakları eşgüdümlü çalışan, ve erdemleri saçmalık sayan esfelessafilin’in canlıları ile yaşamak bize zalim ve mazlumun olduğu bir dünyanın resmini üretmiştir.
Dünyada 48 ülkenin gayri safi milli hasılası en zengin 3 Kişinin servetine denk gelmişse; Koyunların ve yaban eşeklerinin bir arada yaşadığı ahırdaş bir alemin canlıları olduğumuz şüphe götürmez bir gerçektir.
İşte bu yaban eşeklerinin medeniyeti Eskimoları bile kazıklayıp buzdolabı satan canilerin yaşadığı arsız medeniyet, Bu vahşetini Bizim soytarı kılıklı aydınlarımıza demokrasi cenneti diye pazarladılar.
Eğer bugün dünyada şeker ve yağla şişen bir milyar garip yaratıklar varsa ve bir milyar da şeker ve Yağ'a hasret insan yaşıyorsa bu medeniyetin adını yeniden tanıtmamız gerekmez mi.?
Kısaca ; İşte bu zalim medeniyetin sahipleri fark ettirmeden sakinlerine ayran yerine sitrik asitle takviye edilmiş, Zengin şeker israfı içeren Coca Cola denilen bir içecek ve iğdiş edilmiş bakliyattan damak tadıyla dalga geçen Hamburger denen bir yiyecek türünün kurbanları olduğunu idrak edemiyorlar ; Yedikçe daha da şişen ve hacmi genişleyen şükürden ve afiyetten yoksun; Geometriyi bile aciz bırakan garipler türedi.
Ayran ve şeker pancarı ile genetiğine bilimin iksiri ile iğfal edilen pirinç ve mısır bakliyatının kurbanları oldular. Yetmezmiş gibi Yağ ve şekerden mahrum bırakılanlarına da iftira ederek iştahtan yoksun ilan ettiler..!
Fakirin, Fakire Sabrı tavsiyesi Nasihattir, Zenginin Fakir'e şükrü ve sabrı telkin etmesi ihanettir, Dalga geçmektir, Hakarettir.
Bu medeniyetin adı kapitalizm, Yüce başarısı ise dünyada bir milyarlık şişko ordusu olan sistemin korkunç adıdır kapitalizm, daha mütevazi ismi ise demokrasidir. Namı diğer paranın hakimiyeti emeğin mahkumiyetidir; Diğer adı daha fazla kazanmak için her yol meşrudur. Yönetim merkezi ve Adresi azınlığın çoğunluğa tahakkümüdür.
Hayatını açlık, kan zulüm ve hukuksuzluğa borçludur. Daha fazlası için mars gezegenine göz koyan doymak bilmeyen Karunların sistemidir. Karl Marks'ın Kapital ve manifesto'sunu aciz bırakan ve boyutlarını çok çok aşan sistemin adıdır kapitalizm..!,
Suudi imam altın kaplama mikrofonla, Vatikan’daki Papa altın koltuğunda Afrikalı çocuklara dua etmiş, Oysa; Dua eden ağızlar dua kadar önemlidir. Keşke; Afrikalılara duyurabilsek.!
Patlayana kadar yiyen, Ölene kadar bekleyen ve seyreden sakinlerin yurdudur kapitalizm.!
Tüm sosyal demokratlara ve sosyalistlere külahını ters giydirecek ömrü tükenmiş faşist sloganının diğer adıdır kapitalizm...!
Bu medeniyete sadece insanların anlayacağı bir mektup yazma irademiz olsun; Ama inanın bu yaban eşekleri sıfatı, Tavşan iştahı, Yaban köpeği şefkati ve fil vücudu Modern Tıp'ı aciz bırakan bu şişkinliğe; Ne Müslüman hocaların Muskası ve taze Yasinleri ,Ne Astroloji'nin kehanetleri, Ne Yahudilerin ağlama ayinleri, Ne Hint Yoga'sı, Ne de Hristiyanların Pazar ayinleri, ne spor aletlerinin gelişmişliğinin Mekanik güçle eritemediği obezite denilen simetriği bozulmuş, Fiziği katledilmiş ucube'lere şifa vermeyecektir.
“Değersiz İnsanlar Sadece yemek ve içmek için yaşarlar, Değerli İnsanlarsa sadece yaşamak için yer ve içerler.”(Sokrates)
Ömer Hayyam’ı dinleyelim;
İsyan edip karşında duracağım ,neredesin?
Karanlığı ışığa yoracağım, neredesin?
İbadete karşılık cennet alacaksam !
Bağış mı ticeret mi ,neredesin?
Keşke paylaşmak güzeldir diyebilen bir gezegende yaşayabilsek.! İşte o gezegene Allah rahmetini yayar da yayar.!
"Komşusu aç iken yatan bizden değildir" peygamber düsturu pratiklerimizde yer etmediği sürece, Yemek için yaşamaya devam edeceğiz.
SONUÇ:
“Değersiz insanlar sadece yemek ve içmek için yaşarlar, Değerli insanlar ise sadece yaşamak için yer ve içerler.”(Sokrates)
Kısaca şöyle derler “Domuzuna ve çocuğuna her istediğini verirsen kısa süre sonra besili bir domuzun ve domuz gibi bir çocuğun olur.”
İnsan Biyolojik iradenin kaldırma kuvveti ile ontolojinin sonsuzluk ve ruh nurani makamlarına yükselmedikçe esaret devam eder, biyoloji hep konuşulacak ve hakimiyet onda kalacaktır.
“Her şeye rağmen aptallığa karşı bir aşı geliştirilemedi.”(Einstein)
Tarih‘’ Yaşamak İçin Yiyenlerin’’, Hakk, Adalet, özgürlük, İnsanlık ve insanca yaşamak Yolunda, Gerektiğinde ‘’Seve Seve Canını bile Verebilen’’ Nice Yiğit ve Kahramanların destanları ile doludur.
Hz. Ali(as) “Bütün gayesi yemek olanın değeri karnından çıkanla eşittir.” Sözü her Lokanta aşhane ve Pizacıların ekmek kapılarına yazılmalıdır ki, kenzolar her yemeye gittiklerinde iştahları kaçsın.
“Açları doyurmayan ellerimiz, Doymak bilmeyen nefislerimizin hizmetine girmişse varsın batalım yok olalım.”(Dr.Ali, Şeriati ra) usta haklı, bu dünyada varlığı ve yokluğu hesaplanmayan açların bu dünyada tek tesellisi geleceğin nimetlerine kavuşacağı cennet.
Yemeye devam eden "Yemek için yaşayanlar" ; " Yaşamak için yiyen" seyircilere yaşattığınız her gün bir kıyamet ise beterini de yaşayacağınız bir kıyamet de olacaktır elbet.!
Bu da kendi elinizle yaşadığınız ve yaşattığınız hayatın küfran'ı nimet olmanın cezası olacaktır elbette.!
Bu kıyamet belki yarın belki yarından da yakın.!
Yaşamak için yiyenlere ve yediğine Şükredenlere Selam olsun