Şehit Ustat Mutahari(ra) dinleyelim; "Kendini tanımanın tersi bir durumudur; öyle ki dini "tanıyışta" temeli oluşturan şey, sadece imandır. Kaynağı imandan olan kendini biliş "insan vücudunda ve ruhunda tepeden tırnağa bir canlılık yaratır."
Böyle bir Şuur , bilinç ve canlılık insanı Ram eder ve rol verir ve Rolünü ilahi ölçülerle oynamanın sorumluluğunu yükler. Bu sorumluluğun şuurunda ve bilincinde olanlar seyahat esnasındaki sıkıntıların müsebbibini aramazlar, Rehaveti nefsi emarede ararlar ve Sıkıntıları da Nefsi Mutmeine’ye hamlederler. Çünkü hiçbir şeyi sebepleri ile beraber kendilerine izafe etmezler. Onlar için esas olan Rollerini gereği gibi ifa etmenin endişesini taşımalarıdır.
Bilge insan Aliya(ra) dediği gibi “Tarihi Allah yazar, İnsanlar Nerede duracağını belirlemelidir” Nerede duracağını bilen yolun yabancısı değildir, Bilgi bilinç Şuur ve idrak hem navigasyonu hem harita bütünlüğü ve O’’nun işaret levhalarının özetidir. İnsan Sadece usta ve mahir bir sürücü adayıdır. Yolculuğun esas amacını idrak etmez ve sorumluluğunu taşımazsa hangi araçla seyahat ettiği önemli değildir. Seyahati değerli kılan amaçtır.
Karıncaya sormuşlar ağzındaki suyla İbrahim’in ateşi sönmez, Cevap ben de biliyorum ama rabbim şahit oluşunki İbrahim’in yanında duruyorum, demişse bize de kalan Çaba, konum ve duruşumuzdur.
Yüce Allah beşer Fıtratının Mimarı olduğu için Kulların bu zafiyetini dikkate alarak iman edenlerin derecelerle birbirlerinden üstünlüğünü irade etmiştir. Bu üstünlük ister Tevhit- şirkin fiili arenasında isterse lütuflar diyarındaki aynalarda görmek ve okumak mümkündür.
Tevhit aynasında kendini olduğu gibi göremeyenler, Şirkin kırık, kirli ve çok boyutlu kırık parçaları olmaktan kurtulamazlar.
Konuyu dağıtmamak için İlim iman etmeyi gerektirir ve İman ise Bilinç oluşturur ve sorumluluk gerektirir Mantık budur, neticesine göre Sorumluğun boyutları ve Sorumlu aynı zamanda dava sahibi olacaksa “Dava Adamı olabilmek” de çok geniş bir izaha muhtaçtır. (Dava ve dava adamları makalemize bakılabilir.)
Nitekim İlim ve İmanın sorumluluk yüklediği insanlar Tarihe damga vuranlardır, Sorumluluğun İnsanı olmak İdamın yağlı urganları ve Azalarının parçalara ayrılarak vahşice zulümlere maruz kalmakla eşittir. İşte bu figürler yaşarken gerçek anlamda kendilerini ölü sayan hak aşıklarıdır. İşte bunların hesaplarında sapma olmadı olmayacaktır.!
Maalesef günümüzde insanlığın ıstırabının bir kısmı bu diplomalı cahiller ’in katkısını yaşıyoruz. Ceht gayrettir, Çabadır, Ama cehl ise donukluktur ve cehdin zıddıdır. Bakın sadece bir harfin değişmesi ne kadar korkunç bir anlam farkı doğurur.
Okuduğumuz ilim eğer bize genel bir sorumluluk yüklemeyeceksek bizler sadece okuduğumuzun hamalı olarak kalırız ki Yüce Allah bu tiplere Kitap yüklü eşeklere eşitlemiştir.”
Eğitim-öğretim sadece okumak değildir, Okudukları üzerinde düşünebilmek yeteneğidir. Çoğu Okumuş cahiller eğitilmiş maymunlara benzerler, ve bilgi bunlar için yalnızca kölelik zincirini ifade Eder. Nitekim Hitler başa geçince akademisyenler toplanıp hitlere efendim nasıl bir anayasa istersiniz gibi bir kepazeliğin katipleri oldular.
Alim’in sorumluluğu, Amil olmaktan geçer, Aksi halde sorunlu olmaya adaydır. Nitekim Hz. Ali (as)"Benim belimi iki tip insan kırmıştır, Biri ilmiyle amel etmeyen Alim, Diğeri de ibadetlere dalan cahil" demiştir.
Yine Hz. Ali(as) “Cehennemin yakıtı İlmiyle amel etmeyen alimler ve malını fakirlerle paylaşmayan zenginlerdir.” İnsanların dünya ve ahirette kurtuluş ve selamete götüren bu iki sınıf rollerinin gereğini olumlu oynamazlarsa dünyada fesat ve ötede de en ağır hesapların muhattabı olacaklardır.