(Sonuna kadar okunması dileklerimizle)
Demokrasi Fert ve toplum açısından tüm boyutlarıyla kuşatıcı bir hayat biçimi veya bir yaşam tarzı değildir, Çağdaş dünyada batılılar tarafından uygulanan ve hümanist temeller üzerine bina edilen demokratik temsiliyet, Sadece birtakım ahlaki ilkelerle bezenmiş olsa da, İnsanın Psiko sosyal boyutuyla Ehliyet ve liyakat noktasında İrfanı açıdan Fıtratı bozmayan ahlak ilkeleri ve bunları destekleyecek fenomenlerle takviye etmediği için Temsiliyet makamında olanların rüşvet, Hırsızlık, hovardalık ve faydacı temayüllerden insanını soyutlayamadı Hümanizma adına çağdaş tüketim köleleri üretiyor, ve bu rezaletlerin bir kısmı zaman zaman su yüzüne çıkabildiğini gözlemliyoruz
Yani Mümesilin tek hesap vereceği yer hakimi kendisi gibi mahkemelerdir, Oysa; İslam düşünce Mektebinde zerrelerin(Atom) ların bile tartıldığı bir mahkeme-i Kübra’nın Adl-i ilahisinde hakimi ve şahidi kadir-i mutlak olan yaratıcının kudreti de sübjektif bir engel olarak egolara hükmeder.(Bu konu başlı başına Hukuk felsefesi bağlamında akademik çalışmalar gerektirir.) Standartlara inandırılarak kandırılan kenzolar üreten 1.sınıf demokrasilerin aksine standartları sadece kandırarak inandıran ve Hanzo üreten makinalara dönüşen Arızalı 3 sınıf demokrasiler 3.dünyanın Kusurlu demokrasisi kara kaderi olmaya devam ediyor.
Nedir söz ettikleri ‘demokrasi’? Görülen o ki, ‘Yeni Dünya Düzeninde bomba yağdırmaktır, hedef ülkeleri! İşgal etmektir, Üçüncü dünyanın garip halklarının yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarını yüz hile ile çalmaktır, Ya da efendilerine en faydalı Bir köleyi halka seçtirmektir.
Suriye, Irak, Afganistan, Lübnan, Libya, Yemen, Filistin bombalanırken ve devlet bazında terör estirenler ‘Demokrasi Geliyor!’ çığlıkları attılar. Çünkü bu çığlıklar hırsızlıklarının perdeleriydi, Ülkelerindeki dünya cennetinin sebepleriydi.
Emperyalizmin demokrasi anlayışı budur: Bir ülke yönetimi eğer emperyalist çıkarlara biat etmiyorsa, bombalanacaktır… Efendilerine itaatkar yönetimler işbaşına gelene kadar sivil ve askeri darbelerle canları çıkarılacaktır! …Kısaca Pembe demokratların kan kırmızısı yalanları…
Japonya, Vietnam, Kore ,Eritre Moro, Uganda, Ruanda Ortadoğu ve Afrika’nın kara kaderleri bu demokratların kirli aynalarıdır.
Uluslararası camia’ dedikleri Çakallar kulübü, Soyonistler Çetesi her melaneti ‘demokrasi adına’ yapacaktır!
“Biz bir ülkeyi yok etmek istediğimiz zaman şımarık varlıklılarına emrederiz, onlar itaat etmeyip orada kötülük işlerler, böylece o ülke helake müstahak olur biz de O'nu yerle bir ederiz.(İsra/16)
İnsanlık medeniyetinin Siyasal Pir’i, Siyasete Kur’an ve Peygamber Risaleti ile yoğuran Şah’ı velayet Hz.Ali (as) Kamil olan Siyaset sosyolojisini kısaca nasıl özetlemiş.
“Devletleri yıkıma götüren sebepler dört şeydir,
1-Asıl Temel meseleleri terk etmek,
2-Daha önemsiz detaylara sarılmak,
3-Alçak sıfatlı İnsanları öne geçirmek,
4-Üstün İnsanları geriye atmak”
Üçüncü dünyanın kara kaderindeki İşin özeti budur.
Üstünlük ölçülerini yanlış ünitelerde kullanan beşer Medeniyeti; Yüce Allah’ın bu mevcudatı mutlak Rahmeti ile inşa edip İnsana da hilafet rolünü verenin rıza ve iradesine aykırılık da Şüphesiz zulmet barındırır.
Çağdaş dünya tam da bu noktada devam eden hayat dalgasında Tağuti mantık ve uygulamalarla Adalet “SARA” nöbetleri yaşıyor,
Açlık, Yıkım, Ölüm, ,Sefalet ve Cinnet hali yaşıyor. Çare Rahmanın Emrine Düzenine uygun bir yaşam Felsefesi ile hayatın her alanında yön ve istikamet tesis etmesi.. Bu inanç Tüm illet ve zilletlerden kurtuluş çaresi olacaktır.
Sosyolojinin babası olarak bilinen İbn-i Haldun bakın ne demiş “ Bir siyasetin başına gelebilecek en büyük felaket yöneticilerin ilahlaşmasıdır ki. İlahların kavgası herkesi ifsat eder.” Objektif ilkelerle eğitilen insanın zekasına hükmedilebilir, ancak ahlaken eğitmediğimiz sürece topluma yığınla bela kazandırmış olacağız.
Sömürge İlahları Sömürge hayallerini demokrasi söylemleri ile süsleyenler pratikte ..NATO anlaşmalarını, BM yasalarını, istihbarat merkezlerini bu demokratlar ustaca kullandılar.
''Demokrasi, bir eğitim işidir, Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. devam edilirse demagoglar türer. demagoglardan da diktatörler çıkar.'' (Platon)
Çağımızın en büyük problemi siyasetin demogoglar eliyle sahtekarca manipülasyonlarla Şiir,Edebiyat,Sinema, bilişim ve enformasyonun gücüyle aç ve cahil bırakarak ve büyük kitleleri n beyinlerini felç ederek sahtekarların hakimiyetine mahkum bırakmaktır. Belanın büyüğü eli kalem tutan fakat Ahlaki değerlerden ve karakterden yoksun kenzoların kaderine teslim olmaktır. Bunlar her türlü rezaletlerini parlattıkları Demokrasi söylemi ile yutturuyorlar.
Platon'un bahs ettiği eğitim insanın kendi kendisiyle olan savaşını sona erdiren bir eğitim değilse sadece dış dünyayı tanıtan bir eğitim toplumun başına sadece bela sebebi olur. Psikolojik sorunların tamamı egoların ön plana çıkmasından kaynaklanmıyor mu? 19.yy da kurumsallaşan bu bilim dalı anti depresan çözümlerin dışında bir tedavi üretememesi ruhun mimari yapısındaki cehaletinden kaynaklanmaktadır.
12 yıl CIA’de çalışmış olan emekli ajan Philip Agee, CIA çalışanlarının ‘demokrasi ’den ne anladığını şöyle açıklamıştır:
‘CIA için demokrasinin bir anlamı yoktur! Eğer bir ülkede seçilmiş bir hükümet varsa ve bizimle iş birliği yapıyorsa, ne ala! Eğer işbirliğini reddediyorsa, demokratikmiş, değilmiş umurumuzda değildir!’
Umurlarında olan ne midir?
Amerika’nın ünlü ideoloğu Zbigniew Brzezinski özetliyor:
“Ulus devletlerin bağımsızlık tanımı artık değişiyor, Uluslararası tekeller ve bankalar küresel ekonomiyi yönetiyor !”
Almanya'nın dişi kurdu Merkel geçenlerde "Biz Avrupalılar 1900 lü yıllarda Afrika'da çok günah işledik" itirafları çok şeyi ifade ediyor.
Fransa’nın Cezayir, Ruanda, İtalyanların Afrika ve Libya’da vs. demokrasi ve suç dosyaları kara kaderin arşivlerinde silinmeyecek defterlerde kayıtlıdır.
Sözde demokrasi cenneti ve beşiği Amerika ve Fransa’nın yemen gariplerini öldürmek için Suudi’ye verdiği demokrasi bombalarına ne demeli.?
Demokrasi teröristleri tanımlamama kızanlar olacak Bizim Yaşamaya Mahkum Bırakıldığımız bu düzenin tezgâh olduğunu söylememizi de yadırgayacaklar.. Ama dünyanın sömürgeci güçlerinin icat ettiği "Demokrasi" denen sihirli kavram, sömürge iştahlı, Gerektiğinde hümanist, Gerektiğinde faşist, Gerektiğinde siyantist, Realist, surrealist; Kavramları maskeleyen masum bilinen kavramları iğdiş edip, çıkarlarına ters düşen her ulus ve ülkeyi çıkarları için yakıp, yıkan, halüsinasyon yaşatan,Her gözüne kestirdiği coğrafya için farklı kod ile bahanelerle dolu versiyonlar üreten ucube bir anlayışın mümesilleri tabii ki, en akıllı ve en azgın teröristlerdir.
Çünkü bunların terörü bireysel değil, Kurumsal ,Küresel ve Potansiyel bir terördür.
ABD'nin tanınmış Cumhuriyetçilerinden, eski başkan adayı ve eski Teksas Senatörü, Ron Paul, Başkan Donald Trump'ın kendisini mali istikrar konusunda başarılı bulmasını eleştirdi.
Faşizm, sosyalizm, komünizm, hatta Keynescilik'in yaşayabilir sistemler olmadığı ve kaçınılmaz olarak çökeceği, aynı durumun ABD için de geçerli olabileceğini yorumunu yapan Paul, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sovyet sisteminde olduğu gibi ani ve dehşet verici sona doğru gidiyoruz.
Benzer bir süreç olmayacak zira orada bazı ülkeler Sovyet sisteminden ayrılmıştı. Bizim eyaletlerimiz ayrılmayacak, ancak dünya genelinde imparatorluğumuzu daha fazla finanse edemeyeceğimize samimi olarak inanıyorum. Bize ait olduğunu iddia etmesek de, imparatorluğumuz büyük miktarda para ve nüfuz gerektiriyor ve biz imparatorluğu bir arada tutmak için silahla tehdit edip yaptırımları kullanıyoruz. Artık sona yaklaştığımızı düşünüyorum."
Sokrates ve öğrencisi
Eski Yunanda Demokrasi Fikri ilk ortaya çıktığında Sokrates bu fikri hiç benimsemediği gibi şiddetle de karşı çıkmıştır.
Hatta platonun yazılarından da öyle anlıyoruz ki Sokrates in idamına sebep de demokrasiye karşı oluşudur.
Bir gün Sokrates yine öğrencileriyle sohbet ederken bir öğrencisi Sokrates e sorar :
Eğer demokrasi çoğunluğun kararını kabul etmekse adil olan da bu değil midir.?
Mesela yüz kişinin oy kullandığı bir yerde elli bir kişinin kararına mı uymak daha adil ve doğru olur yoksa kırk dokuz kişinin kararına uymak mı ?
Hem çok mümkündür ki daha çok insanın daha az insandan yanılma ihtimali daha azdır.
Şu hâlde sizin demokrasiye karşı çıkmanız doğru olmadığı gibi haklı da sayılmaz.
Bunun üzerine Sokrates her zaman olduğu gibi soru cevap yöntemini kullanarak o öğrencisine önce sorar.
Bize söyler misin bilge olmak mı daha zordur yoksa cahil olmak mı daha zordur?
Öğrenci: Elbette ve hiç şüphesiz bilge olmak daha zordur. Bilge olmak için çok okumak araştırmak ve yorulmak gerekirken cahil olmak için bir şey yapmaya gerek yoktur.
Sokrates _ Peki o halde bize yine söyler misin toplumlarda cahil insanların sayısı mı çok olur yoksa bilge insanların sayısı mı çok olur?
Öğrenci ; Elbette ve hiç şüphesiz cahil insanların sayısı fazla olur.
Sokrates _ Peki bize yine söyler misin bir gemide yüz yolcu bulunsa geminin nerede-nasıl ve hangi yönde yelken açması gerektiğini kaptan mı daha iyi bilir yoksa o yüz yolcu mu ?
Öğrenci _ Eğer yolcular içinde Denizcilik bilgisi olan yoksa pek tabi en iyi bilen kaptandır.
Sokrates _ Peki o halde diyebilir miyiz ki herkes her konuda karar veremez, herkes bildiği yerde konuşmalı ve her iş ehline verilmeli?
Öğrenci _Pek tabi olması gereken budur.
Sokrates _ Peki o halde bize yine söyler misin kimin hangi konuda bilgili olup olmadığını bilmeden sadece çoğunluk oldukları için kararlarını doğru bulmak adil ve doğru olabilir mi ?
Hem sen de kabul ettin ki bir toplumda cahillerin sayısı bilgelerden hep daha çok olur..!
Kısaca Demokrasi kapitalizmin en üst versiyonu olup, Hümanist bir masum elbise ile kavramlara da belli faziletler giydirip şeytanın insanlara Pazarlamanın en cazip şeklidir.
“Demokraside meclisler ahır gibidir, içerdekiler tepişir, âmâ tekmeyi hep dışlardakiler yer.”(Platon devle)
“Demokrasi Zırvadır, Demokraside yüz bin tane fakir sandığa gider, Sandıktan bir tane zenginin çıktığı Modern bir kara kaderdir.”(Dr.Ali Şeriati ra)
Büyük şeytan Amerika’nın Demokratik Pentagon arşivleri bugün açılıp yaptıkları uluslararası Cinayet ve Katliam operasyonları açıklansa dünyanın birçok bölgesinde iç savaş ve tüm dünyada anti Amerikancı dalgalar oluşacaktır.
Irak parlamentosu İranlı General Serdar Kasım Süleymani’nin kendi topraklarında şehit edilmesi olayını “Tüm Yabancı askerler Irak topraklarını terk etsin.” Kararına karşı Kendini dünyanın tanrısı zanneden şeytan Trampet Irak’ta Milyar $ ile kurduğumuz üslerin bedelini ödemeden ıraktan çıkmayacağız ve Irak’ı, İran’dan daha ağır ekonomik ambargoyla bombalayacağız ifadesi ceberrut ve zorbalığın açık ifadesidir. Bir ülkenin generalini üçüncü bir ülke sınırlarında vurmak mı demokrasidir?
Nitekim Aynı trampet Suudi firavunlarından geçen Yıl aylık Rutin aldığı Rutin rüşvetlere ara taksit istedi, Suudi uşakları “Biz Rutin ödemelerimizi aksatmadan ödüyoruz hiçbir Amerika başkanı bugüne kadar para için bizi aramadı.” Dediler trampet şöyle cevap vermiş “Onlar aptaldı.” Suudi Firavunları tekrar ara taksiti vermezsek ne olacak? Sorusuna efendileri trampet “O zaman Ülkenize demokrasi getireceğim.” Madrabazlığa bakın. Demokrasinin Şantajlı cennetlik telkinleri.
Demokraside Bürokrasi resmi statükonun sistematiğine göbekten bağlıdır, ve kurallar bir üst makam tarafından emredilir ve hiyerarşinin gereği üst ve ast katsasına tabidir, statüko astının itirazını hakaret kabul eder, Halkın eleştirisini de hainlikle itham eder niteliktedir.
Kravatlı Beyefendi olarak bilinen cani teröristler ve hırsızlar artık bilgi çağında bundan sonra kendilerini hümanist olarak dünya halklarına pazarlayamayacaklardır. Çünkü artık ceberrut ve hırsız tiranların hayat hikayeleri yıllar sonra kitaplarda okunmuyor,Bilgi ve bilişim çağı bunların günübirlik lanetlerini haykırıyor.
Prof Allex carrel’i dinleyelim,” Cani ve psikopatların çok az bir kısmı ceza evlerindedir, Esas büyük çoğunluk her gün aramızda serseri bombalar gibi dolaşmaktadır.” Siyasi ve Psiko soyal açıdan kayda değer bir tespittir.
Dünyanın çok az ülkesinde ademi merkeziyetçi bir sistemle idare edilen siyasal yapılar olmakla beraber aslında toplumların huzurunu da ahlakını da bozan kavramlardır.
Hz Ali'ye sordular: Neden işler bozuldu?
Buyurdu ki: "Üç şey ve üç şeyden dolayı bozuldu;
"Küçükler büyüklerin yerine geçti,
Cahiller Alimlerin yerine geçti,
İtaat etmesi gerekenler başa geçti." Ve
"Mal cimride, Silah korkakta, Karar zayıfta olursa işler bozulur."
Hani meşhur bir Kızılderili sözü var ya; "Bir ülkede küçük olanların gölgesi uzuyorsa o ülkede güneş batıyor demektir."
Tüm dünyada siyaset bilimi şu kısa Adalet, Ehliyet, Liyakat, Hakkaniyet ilkeleri tesis edilmezse; Ahlakın yozlaşması ile kokuşma ve çökme tepeden başlarsa aşağı hızlı bir şekilde kokuşma kaçınılmaz bir hal alır. Erdemleri ve ahlakı üst perdeden yaşayan insanlar dünyayı yönetmedikçe ıstıraplarımız katlanarak devam edecektir.
Demokrasilerde siyasi Ahlak kanun ahlakıdır, Oysa İslam mantalitesinde Objektivizm- Subjektivizm ile eşgüdümlü beşer adaletinin yanında Adl-i İlahi en önemli bileşen olarak tüm ünitelere hakimdir; Güzel ahlak erdemlerin pratize edilmiş ana temasıdır, vicdanlar fıtrata göre yoğrulmuş bir toplum empatinin en üst versiyonu ile dinamizmin ve hareket yasalarına can katar rahmet yayar.
Din İnsana kendi zindanından çıkmayı öğreten tek faktördür, Bizim bahsettiğimiz Adalet ve Din devleti ama hangi din ve ‘Rabb’in’ devleti derseniz Alemlerin Rabbi Allah’ın Dini dememiz anlayanlar için her şeyi izah ediyor.
“Putperestlik ve diğer sahte dinler kazanç dinleridir, Vahye dayalı tüm hakiki dinler ise Fedakârlık dinleridir.”(Aliya İzzetbegoviç ra) Karl Marx “Din afyondur dedi” ama detaylara bakacak zaman bulamamış galiba. Şöyle deseydi eyvallah derdik “Din Halkı ahiret inancına yatırıp dünyayı kendi istedikleri gibi yemesini beceren kapitalistlerin samanlık olarak kullanabileceği şekilde yorumlanabilir.” Deseydi ya; Mesela Descartes “Ben Hristiyanlıktan daha iyi bir din bulsaydım ona tabi olurdum” demiş. Ustat Mutahhari(ra) “Din Ehil olmayan ellerde Afyon, Ehil ellerde adalettir.” Sözünü de okumak gerekir.
Şüphesiz beşerî idraklerin sınırını zorlayan bir tefekkür hakkaniyet için sınırlı ve mahdut bir geometriye sahiptir, ancak ilahi bir renkten yoksun oluşu başlı başına ayrıcalıklı olması kaçınılmazdır, Bunun tek sebebi beşer aklı tek başına mutlak hakkaniyetin sınırlarından mahrum oluşundandır.
Bu sebeple tüm varlıkların hâkimi ve varlığın tümel ilmiyle ruhların en derin ilmine sahip bir gücün herkes tarafından kabul edilerek, mutlak bir itaati gerektiren saf bir iradenin hakimiyeti beşer için oksijen kadar gerekli ve zaruridir, Ki; Biz MÜ’m inlere göre bu otorite ismi müsemma ile anılan Fıtrata şekil veren Allah'tır.
Beşeri sistemler ile Şeriat-ı Garra arasında Hukuk, Siyaset, Ahlak, Üretim ve tüketim ile hayatın tüm ünitelerinde dinamiklerin karşılaştırması uzun ve yorucu akademik çalışma ile bütün boyutlarıyla ortaya konabilir. Bu konuda dünyada yapılan kısmi çalışmalar bütünlük arz etmese de önemli veriler ortaya konmuştur.
Sonuçta hümanist hayaller üzerinden Demokrasi sistemine standart bir don biçemediler.
İşte Demokrasi dedikleri ucubenin siyasal mecrasının sicilini bu lanet cürümleriyle temizleyemezler temizleyemeyecekler.
Müslüman olmamız hesabıyla demokrasinin bir ahlak içermediğinden hareketle demokrasiyi sorguluyoruz, Demokrasi bir ahlak içerseydi bundan teknik olarak yararlanıp yararlanamayacağımızı konuşabilirdik,
Ahlak içermediğini şu noktalardan hareketle söylüyoruz, Demokrasi iyileri seçebildiği gibi kötüleri de seçebilir, Hırsızları seçebildiği gibi katilleri de seçebilir, Saddam, Hitler, Şaron, Allende, Pinoşet, Bush, Blair, Donalt Tramp gibi büyük katilleri ve Berlusconi,Sarkozy gibi ırz düşmanı ve hırsızları da demokrasi seçti. Demokrasi bir temsiliyet sistemi olsa da bu temsiliyette kullanılan Erdemlerle kuşatılmış ve ahlaki pratiklerde ilkeleri olmamıştır.
Düşünceler pratiklerle desteklenmezse beşer için Ütopya olmaya mahkûmdur.
Demokrasilerde Yat ve Kat sahipleri Mazotu 9.80 Tl.ye alırken, Vatan savunması söz konusu olunca Yatları ile sıvışacaklar, Amma Xello dayı traktörüne 24,80 tl. ye aldığı mazotla traktörü ile vatanın geçici sahibi olduğu bir kara kaderin kurbanıdır.!
3.Kalite demokrasilerde durum daha vahim, Vatandaş sadece Nüfus kütüğünde kayıtlı olup seçimlerde oy kullanma ve vatan savunmasında geçici kahramanlık ile hatırlanır, Normal zamanlarda Milli gelirin hesaplamasında İstatiksel olarak sadece kellesi matematiksel bir hesaba katılır. Ekonomik bölüşümde varlığı fuzuli bir köledir.
Sonuç: Üstadım Dr Ali Şeriatı(ra)dinleyelim.” Demokrasi zırvadır, Yüz bin fakirin sandığa gittiği ve sandıktan bir zenginin çıktığı Modern bir kara kaderdir.”
İlahi hitap “Layık olduğunuz şeylerle yönetilirsiniz” ve devamla” Siz kendi durumunuzu değiştirmezseniz Allah sizin durumunuzu değiştirmez.” Ve devamla “Biz çabanızı kaderinize bağladık.” Denklem budur.
Sadece kendi halkıyla değil, Dünya halklarıyla barışık ve adil şartlarda yaşamayı becerenlerin İnsan ve insaniyet dostu olmayı hak edenlerdir. Aksi halde vampirlerin adı ne olursa, olsun hiçbir anlamı ve karşılığı olmayacaktır.
İtikadımızda mevcut Hali devrimci darbelerle bertaraf edip Adalet-i Mutlaka’nın İradesi ile Allah’ın Adil sıfatını icra ve tesis edecek ve Yeryüzünde Müstazafların (Zulme uğramış, Geri bırakılmış)ların Serdarı, Serveri ve son Peygamberin sancaktarı olacak tüm beşeriyet için umut ve ümit olan o Yüce Şahsiyete ve O’na tabi olanlara selam olsun..!