Kısaca Camii - Mescid-Manastır-Kilise –Havra

Ali Can 22.07.2022 16:19:00
 “Onlar, haksız yere, sırf, “Rabbimiz Allah’tır” demelerinden dolayı yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah’ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah’ın adı çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler muhakkak yerle bir edilirdi. Şüphesiz ki Allah, kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah, çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.”(Hac/40)

"Ant olsun, biz elçilerimizi açık mucizelerle gönderdik ve beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik ki, insanlar adaleti yerine getirsinler." (Hadid: 25)

“Allah’a secde edilen yerlerde, Allah’ın adının anılmasını engelleyen ve oraları harabeye çevirmeye çalışan kişinin yaptığından daha büyük yanlışı kim yapabilir? Onlar, korkuya kapılmadan oralara giremezler. Onların hakkı, bu dünyada aşağılanma, Ahirette ise büyük bir azaptır.” (Bakara 2/114)

 Üstadım kabul ettiğim Dr.Ali Şeriati(ra) geçenlerde  Feyzbooktan yayımladığım “Camide olup ayakkabımı düşünmektense Yolda yürüyüp Allah’ı düşünmeyi tercih ederim.” Bu söz tek başına bir kitap konusu olabilir, Sözüne binaen bazı arkadaşların bu söylem üzerine sanki biz camilere Müslümanların gitmesini istemediğimiz gibi bir yanlış anlamanın önüne geçmek için aşağıdaki açıklamayı yapmaya gayret ettik.

Başka bir açıdan bakarsak “Büyük paralar harcayıp ihtişamlı camii yaparlar, sonra da içinde oturup fakirlere dua ederler." (Dr. Ali Şeriati)

Camii ve mescitlerin tarihteki misyonuna baktığımız   zaman Toplumun Ekonomik, sosyal, siyasi hukuki savaş ve barış İtikat ahlak ve inançlarının özgürce konuşulduğu tiranlığın telin edildiği, Toplumsal meselelerin çözüm merkezi, firavunların burnunun yere sürtüldüğü zorbalığa karşı Mazlumların, Kimsesizlerin yolda kalmışların güvenle kalabildiği sığınak olduğu bir dönemi tarihten okumak mümkün iken;

 Geldiğimiz noktada Camilere kullanma talimatını duvarlara asan, Sabah sadece ibadet vakitlerinde açılabilen Halı ve mefruşatına tenezzül edilebilen, Bir Kilit ile açılışı hoca efendinin insafına bırakılan, Camide dünya konuşulmaz deyip günün belli vakitlerinde sadece namaz denen ritüelle hizmet eden toplumun sosyal meselelerinin yasak olduğu hırsızlığın kurumsal anlamda kol gezdiği bir toplumda camii cemaati tabii ki bu ritüeli kazasız  zararsız atlatmanın biricik yolu ayakkabısıyla beraber bu ritüeli de kazasız bitirmenin endişesi bir vakıa olarak toplumun genel psikolojisine gayri ihtiyari oturmuş haldedir,

Cami Musluklarının çalındığı ayakkabı dolaplarına kilit takıp bu kilitle namaz kılmak konsantrasyon için yapay bir çözüm olsa da şimdilik bu uygulamanın olduğu camilerde ayakkabı derdi olmaz ama fikri caddedeki kapkaçıyla meşgul olan ve çıkışta daha iyi birilerini nasıl kandırabilirim haleti ruhiyesi ile bu ritüelle vesvese ve şeytani hilelerle devam eden Müslüman;  Adaleti nasıl kazıklarım, Bankadaki param bu ay faiziyle kaç para olur, Bu namazdan kaç huriyle ötede çiftleşeceğim hesabı yapan, Müftünün geneleve kayım olarak atandığı, Kişilik testlerinden geçmeyen sadece eline tutuşturulan kağıdı kem küm okuyabilen, Birkaç dua birkaç salavatı iyi bir sesle seslendirenler başka bir şey bilmeseler de olur deyip dayılarla ataması yapılan, Bankamatik imam efendiler, gibi binlerce hayal Müslümanın toplumda realitesi olmuşsa ruhlara hulul eden şeytani benlikle idrakini düzgün kullanma yeteneği buharlaşmış ve beyni felç olmuştur.

Namazı orucu haccı daha rahat ölüp ötedeki Gilmanların cinsel hayali ile idame edenler şüphesiz Allah’ın  Rahman ve rahim sıfatlarının tezahürü olarak tastamam karşılığını alacaklar, ancak dünya ve ahiretin nimetlerinin devamı ve makbuliyeti Tevekkül şükür ve ihlasla mümkündür. Aksi halde kiminin orucundan açlık, kiminin namazından yorgunluk kiminin haccından sadece bir etiket sudur eder. Çünkü akıllar nerde seyahat ederse ruhlar da o mekanların sakini olacaktır.

Ama ruhu Ben sen yokuz sadece “O”vardır hayalleri ile caddede ayak bastığı taşın içindeki atomların Menzil ve  kıyametini düşünen gördüğü her şeyde Allah’ın azametini ve hikmetlerini zihninde sorgulayan, Toplumsal çelişkilerle zihnini meşgul eden, caddedeki adam mı yoksa camideki Pazarcı/Mezarcı  adam mı Allah’ın adamıdır?

 İslam dünyasında inşa edilen mescitlerin temeli takva üzerine atılmış olsa da, Hakim siyaset Monarşizm ve sekülerizm işi kitabına uydurarak, sistemli hilelere nifakın payandası ve üretim merkezleri yaparak, madrabazlıklarına meşruiyet elbisesi giydirdiler ve Bireysel ritüellere indirgenen Din ‘in kurtarıcılığına inandırıldılar, Ancak kurgulanan bu senaryoların en önemli figürleri din adamları diye asalak bir sınıf üreterek başardılar.

Hakikatte hiçbir Peygamber için, Din bir geçim kapısı olmamıştır. Kimi marangoz, Kimi terzi, Kimi tüccar, Kimi çoban kimi demircilik yaparak hayatlarını idame ettiler.

Peygamberlerin vefatını müteakiben Din adamlarının eliyle Kısa ve kestirmeden dini parayla takas ederek paranın özgürlüğünü Din'in de esaretini ilan ettiler. İşin özü hastalık dahiliye uzmanlarınca üretilerek halkın cehaletiyle karlı ve sistematik bir meslek yaparak işi kitabına uydurdular.

"Bir gün gelir ki, İnsanların bazılarının dünyaları düzende oldu mu, Dinlerinden Neyi kaybettiklerine önem vermezler.."(Hz Muhammed sav)

Hz. Ali(as)  Ordusu ile harbe gitmekteyken uğradığı son bir kaç konak yerinde su bulamaz. Sonunda bir kilise görür ve o yana yönelirler. Kiliseye varır su isterler.

Kilisedekiler:

  -10 mil uzakta su var.
Hz. Ali(as)
- Oraya gitmeye gerek yok şurayı kazın.

İşaret edilen yer kazılır. Büyük bir taş ortaya çıkar. Uğraşırlar, uğraşırlar değil taşı kaldırmayı bırakın oynatamazlar bile.

Hazret-i Ali r.a. gelir. Mübarek parmaklarını taşın altına sokarlar, sanki bire tüy misali kalkar. Taşın kalkmasıyla beraber saf, tatlı ve soğuk bir su fışkırır. Sevinç ve sular içilir, kaplar dolar. 
                                                              

Kilisenin Papazı diğer kilisedekiler uzaktan onları  seyretmektedirler, durumu görünce,  Sevinç içinde Hz. Ali'nin huzuruna gelir ve sorarlar:

-Peygambermisiniz?.Yoksa...
-Hayır ben peygamber değilim, ama son peygamberin dâmâdı ve halifesiyim!

Papaz hemen kelime-i şehadet getirerek Müslüman olup şöyle der:

 -Ey Mü'minlerin emiri! Bu kiliseyi, bu taşı kaldıran zâtı bekleyip görmek için yapmışlardır. Kitaplarımızda yazar, büyüklerimiz anlatırdı; burada bir kuyu vardır. Üzerindeki taşı peygamber veya onun Halifesi kaldırabilir. Bu taşı sizin kaldırdığınızı görünce, yıllardır beklediğim arzuya kavuştuk.

Hazreti Ali(as) buyurdu ki:

-Allahü teâlâya hamd olsun!
Ve Râhib orduya katılıp, şehit olmak saadetine kavuşur.

Peygamber ve Dört halifenin hiçbirinin uygulamalarında Kilise ve Havralara el koyup müsadere ettiklerini göremeyiz, İslam’ın mesajı Allah’ın birliğine ve peygamberler aracılığıyla gönderdiği İlkeler dahilinde kulluk etme şuur ve bilincine topluma işleyerek teşrii anlamda bu hakimiyete boyun eğip İman edenler Müslümanlarca din kardeşi, Putperestler hariç Ama Kadim dinlerine bağlı kalıp Sadece boyun eğenler ise her türlü ibadethanelerine ilişmemek üzere İnsanlıkta eşit kabul edilmiş mal ve canları İslam’ın emanında olmuştur.

Yazarın Diğer Yazıları