(Sadece Biraz dikkat)
“Bilerek hakkı bâtıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin.”(Bakara/42)
"Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır"( Ahzab 2)
İnsanlık Tarihi süresince hep Din, Dinle savaşmıştır. Dinle dinsizlik hiçbir zaman karşı karşıya gelip Tarihte iz bırakan çarpışma yaşamamıştır.
Ancak; Savaşan dinler hep iki tane olmuştur. Biri Tevhit dini,
Diğeri şirk dini, Birini Peygamber denen ve Yaratıcı tarafından masumiyetle tescil edilmiş Kâmil ve adaletin temsilcisi Figürler, Diğeri Aristokrasinin statükocu ceberut ve Zalim Firavun, Han ve Kral denen simaları;
Bunların İlahları; Tevhit dininin ALLAH, şirk dininin ise çok çeşitli olmuştur. Şirk dini genelde Tevhit dini ile direk savaşmamıştır. Şirk, Tevhit elbisesi giyip Tevhitle savaşmıştır.
Batı ve doğu dinlerinden hangisi olursa olsun nerde bir peygamber ve din devrimi görülmüş ise önce kendi döneminin din adamları yeni anlayış ve uygulamasına karşı çıkmış ve sonra bu yeni din anlayışına ilk karşı çıkış da önceki dinden gelmiştir.
Batı dini 18.yy dan itibaren kabuk değiştirdi rengi fark etmez, adı kapitalizm namı diğer Para baba, Dini şirk dini de denebilir. Dört ayaklı bir canavar da denilebilir, bir ayağı kilisede, diğer ayağı sinagogda bir ayağı fabrika bacasında kalmış.
Din’in Dördüncü ayağı da son zamanlarda Camii minberine takılmış. Sonuçta hepsi cennet ve cehennem üzerinden parsa üretiyorlar. Avrupa’da bir zamanlar toprağın %70i bu şirk dininin bu Bel'amlarda (Bel’am Firavun’un Hz. Musa ya karşı kullandığı Din bilginidir) değil miydi?
Dindar bir toplumu din Alimleri ancak kandırabilir, ve öyle oldu, Kandırmak da bir beceridir, Bütün dinler içerden bozulmuş ve çürümüştür. Yani ihanet dostlardan sudur etmiştir.
Bir insanı kandırmak kolaydır, Zor olan ise kandırıldığına O’nu inandırabilmektir.
Hz Ali(as) en çok meşgul eden bu kandırılmış olanları ikna etmekte zorlanmıştır. Yine Ebu zer(ra) nın devrimci çıkışı teşriide şirk dinine karşı değil miydi?
Çünkü Bunlar din elbisesini ters giyenlerdi. Nasıl ki Musa’nın kavmi Allah’ın rezzak olduğunu unutarak “Ey Musa sen doğru söylüyorsun ama firavun karnımızı doyuruyor.” İfadeleri Firavunların ihsanı köle Din’i ve akidesinin izharıydı.
Tevhit hırkası altında şirk ‘in putlarını taşıyan iki yüzlü dünyanın sakinleri olduk. İyilerin Dualarının kabul olmaması belki de bu çelişkilerdedir. Bu nifak'ı izhar ve izale etmeden hiç kimse ihlastan bahsedemez.
Nitekim Hz. Muhammed(sav) “Ümmetim hakkında korktuğumun en korkuncu Konuşmasını bilen münafıklardır.”
Tarihe bakın tüm kral ve tiranlar zulümlerine meşruiyet kazandırmak için hep satılık ve kiralık din bilginlerini kullanmışlardır. İşte bu firavun kral ve sultanlar gerçek tevhit dini ile baş edemedikleri için Gerçek Din ’in mümessilleri olan Ehli beytin tüm imamlarını katletmişlerdir.
Hz. Hüseyin(as) GİBİ BİR PEYGAMBER EVLADINI Din adına Şirk dininin yobazları acımasızca ve vahşice katlettiler.
Sıffin savaşı Dine Karşı Din ’in en bariz örneğidir.
İslam’ın üç halifesini de bu şirk dini yeşil elbise ile katletti.
Bu ümmetin yedi büyük zahidinden tümü Ammar dahil Sıffın’de hazır iken herkes Büyük Arif ve zahit Veysel Karani(ra)nin de gelişini beklerken uzakta biri göründü yaklaşınca çift kılıçla Ali(as) yaklaşarak elini tuttu ve “Ver elini ey Ali dedi,”Hz.Ali(as) ne üzerine? deyince,”Senin yanında ve şahitliğinde Allah yolunda şehit olmaya dedi” ve öyle de oldu.
Doksan yaşında Sıffınde Ammar’a sordular senin ne işin var burada? Ammar “Ben bu kulaklarla peygamberden işittim ki “Bütün insanlar bir tarafta Ali(as) bir tarafta ise siz Ali’yi takip edin çünkü hak Ali’den ayrılmaz. “ İfadesi hala kulağımda çınladığı için buradayım dedi.
Şirk dininin mümesillerine Ammar’ın şehadeti iletilince “Ali O’nu savaşa getirmeseydi ölmezdi.” Bu iddiaya karşı birileri o zaman Hamzay’ı da Hz. Muhammed mi öldürdü diyen adamın dilini kestiler.
Peygamber (sav) Bedir savaşına çıkarken kendi Allah'ına niyazda bulundu, Ebu cehil de kendi ilahına ve putlarına, Amerika Irak’ı işgal ederken papazları sabaha kadar kilisede Allah'a dua ederken, Bizim Bel'am kılıklı hocalar da sabaha kadar Cami’de Amerika’nın başarısı için Yine Allah'a yalvardılar.!
Amerika’nın üç başkanı Bush, Clinton, Obama, ve Trampet 23 yıllık başkanlıklarında 9 İslam ülkesine tanrı adına barış ve demokrasi vaadiyle savaş çıkardılar ve 11 milyon Müslümanı Demokrasi bombaları ile tanrı adına katlettiler.
Ne kimse yediği tokadın sahibini ne de sebebini aramadı. Çünkü İsmi Ahmet, Mehmet, Abdullah, Amr,,faysal,,olan Fırsat tanrıları olan yerel ve lokal tanrılar halkların idrak ve algılarını kapatarak eşekleştirme siyasetiyle bu cürümlere ortak olmuşlardır.
İbn-i Haldun “Bir siyasetin başına gelebilecek en büyük felaket yöneticilerin İlahlaşmasıdır.” Bahsedilen ilhlaşma çabaları yaratıcılık anlamında değil, teşrii anlamda ilahlaşma kestiğim kestik. astığım astık ben yaptım oldu ceberut mantığının siyaset geleneğinde kurumsallaşmasıdır. Diğer tabirle ceberrutluk ve diktatörlük,
Japonya’ya atom bombasını tanrı adına attılar. Vietnam’ı tanrı adına işgal ettiler; Koreyi ve Nice coğrafyayı yakıp yıktılar, Son on yılda Ortadoğu’da dört ülkeyi yakıp yıktılar, Tarihte Haccac-ı Zalim diye bilinen adam bile zulümlerini Allah adına yapmış. Haçlı savaşları da Allah adına yapıldı.
Siyonist general Ariel Şaron da Filistin kamplarında binlerce sivil ve çocuğu katlederken tanrı adına yaptı. Yıldırım Beyazıt ve Timurkenk ile Yavuz sultan selim ve Şah İsmail de insanları tanrı ve din adına kırdırdılar. Moğollar da Tengri adına dünyayı istila etmedi mi....???
Yakın tarihte ülkemizde 12 Eylül Cuntasının Lideri Kenan Evren de benim babam da hocaydı şeklindeki izahıyla din adına dini pazarlayan bir tüccar değil miydi.?
Siyonist hahamın itirafları Türkiye’de yetmiş kusur tarikat dernek ve vakfı biz kurdurduk ve finanse ediyoruz demedi mi?
Suud müftüsü ve Vatikan’daki papa da altın mikrofonlarla Afrika’daki fakirlere dua etmiyorlar mı?
Hz. Ali( a.s). işte bu çürüme ve yozlaşmanın önünde çok sağlam bir kale olarak direnmesine rağmen Sonunda Daima bilinçli düşmanların kuklası olan bilinçsiz dindarların elleriyle katledilir, bu bilincin bedelini de şahadetle ödemiştir.
Hz. Ali’ye sen bizim tanrımızsın diyenlere hepimizin Mevla’sı Allah’tır dediyse de; Kara cehalet ve bu Fikirsizlik ki, Muaviye, Hz. Ali’nin elçisine “Git Ali’ye söyle yüz bin kişiye Cuma namazını Çarşamba günü kıldırdım, ve bu ahmaklar dişi deveye erkek demişler, bu cahillerle savaşabilecek mi” gibi rezil bir teklif yapmıştır.
Peygamber(sav) “ Ey Ali ben bu Kitabı Allah’tan alıp beşeriyete tebliğ etmenin mücadelesini verdim sen ise Bu kitabın yanlış yorumlanmasına karşı Mücadele edeceksin” Beyanı eksiksiz tebarüz etmiştir.
İşte bunun için İmam Ali “Fitne benim zamanımda zuhur etti ve sağ gözünü çıkardım, ben olmasaydım kimse buna cesaret edemezdi” beyanı Münafıklarla mücadelenin zorluğuna işaret etmiştir ve evet Müslümanların hala Mücadelede en çok zorlandığı kesim bu fırka olmaya devam ediyor.
Peygamberlerin Risalet evresi olumsuz gibi görünen şartlarda cereyan etmiştir Ya İman, Ya küfür,Ya izzet,Ya zillet saflar belliydi, Âmâ Hz. Ali’nin Mücadele evresi ise olumlu gibi görünen ama en karmaşık ve Nifakın hakim olduğu bir ortamda hüküm sürdü.
Asrımızın Muvahhidlerinin en büyük müşkülatı renkleri ve işaretleri birbirine karışmış bir dünyada her renk ve işareti ayırıp kendi yollarına dikmesidir.
Beşeriyet İlk günden herkesçe kabul edilen sadece peygamberin şu tavsiyesine uysaydı ki “ Ehli Beytim Kur’an’dan ayrılmaz, Kuran da onlardan ayrılmaz ta Kevser havuzuna kadar” Bu fesat, fırka ve fitne dalgaları da vaki olmayacaktı.
Peygamber vefat ettiği gün bu tavsiye unutuldu, Unutturuldu. Günümüzdeki Zulüm ve ölüm ile sancıların da tek sebebi bu değil mi?
Peygamber’e son nefeste kağıt kalem getirin benden sonra bu ümmeti fitneden koruyacak vasiyetimi yazdıracağım emrine uyulmadığı gibi vefatı ve defini için koca ümmetten Sadece 7 kişi Meşgul olmuştur, Geri kalanları Siyasi sancılarla uğraşıyorlardı.
Yakın tarihte Büyük şeytan Amerika direk müdahaleden umutlarını kesince İran devriminde Suudi Vehabi’leri ve dolarları ile satılık Ayetullah’lar ararken devrimci Alim ve Arif Ruhullah Humeyni’(ra)nin ferasetiyle bu plan suya düşürülmüştür.
Lawrence ve Hampher denilen İngiliz ajanları Şeytanlar,İbn-i Teymiye’nin bazı düşünsel çalışmalarını ve araştırmalarını da alet olarak kullanarak Mr Hampher denen İngiliz ajanı Ahmet Kod adıyla Basra’da Bir marangozun yanına yerleşerek işe başladı ve Abdulaziz ibn Suud ile beraber bugün tüm İslam aleminde İhanet ve rezaleti ile Bilinen VAHABİLİK akımını kurdular ve Ortadoğu’daki şeytani planlarını Din kisvesi ile tam bir şeytan rolü oynamadı mı ?
Günümüz dünyasında orta doğuda yaşanan kaos kan ve gözyaşı da Büyük şeytan Amerika’nın Şirkin ve Zulmün yeşil elbisesini giyerek tanrı ve barış adına lanetli girişime devam ediyorlar.
Günümüzde bile mezhep argümanları üzerinden Nato ve ABD nin Ortadoğu’yu işgal ve katliamları Din ve mezhep versiyonları Kullanılarak meşruiyet elbiseşi giydiren sözde Müslümanlar din bezirganları utansın..!
Büyük şeytan Amerika elindeki tüm imkânlarla Amerika ve Avrupa toplumlarının Zevklerine doymuş ama Ruh’en boşlukta yaşayan ve en pinti hayata ve pisliğe müptela olmuş ve kendi toplumları için tehdit olabilecek boğazına kadar günahlara batmış olan Hippi ve züppeleri topladı kafalarını formatladı 3.Dünya ülkelerinden de topladığı avanaklarla birleştirerek ve "kestirmeden sizi cennete götüreyim şimdiye kadar işlediğiniz tüm cürümler sihirli iki kelime ile aynı gün ve saatte ebedi bir saadete götürecek bu kelimeler “ Allah ve cihattır." Telkinleri revaç buldu. Rollerini eksiksiz oynayan bu aptalları şimdi de Afrika ve Afganistan’a taşımıyor mu,?
Filistin İslami cihadını İran İslam İnkılabının desteklerini takdir eden muvahhitleri mürtedlikle itham eden İŞİD mezbelekeleri neden Siyonist İsrail’e karşı bu fetvalara imza atmıyorlar?
Sizin dışınızdakilerin gerisi cehennemlik olacak; deyip hocaları minberde tekfir fetvalarının zevkini çıkarırken ağa babaları da Doların keyfini çıkarıyorlar.
İşte bu Amerika’nın Cennet-Cehennem Mekan’lıları...! Ellerine tutuşturdukları kara bayraklarla Ortadoğu’da Din adına.! zalim ve mazlum İki dünya ürettiler. Canlı Örneği Zalimin Dergahı Suudi, Mazlumun mekanı ise Yemen değil mi? Yemen Mazlumlarının İzzetli Sloganları Kahrolsun Amerika, Kahrolsun Siyonizm iken, Suudilerin sloganlarını bilen var mı? Tevhit ve Şirk ’in alanları net değil mi?
Peygamberi de yok sayarak Allah adına klasik köle pazarları kurdular. Tarihte nice sanatçının ve sanatkarın bir ömür harcayarak inşa ettiği şaheserleri Irak, Suriye Libya ve Afganistan’da yıkarak putperestliğin ve şeytanın ruhlarının bu eserlere hulul ettiğine inandırılan geri zekalı ve beyni felç edilmiş dünyanın tüm züppelerini bir gecede cennete götürecek yalanlarla formatlayıp Ortadoğu coğrafyasının katillerini ucuza bulan Şeytan ABD ve Uşağı suudiler Kullandıkları silahlar ise gayet masumca hac farizasını ifa edenlerin şeytanlara attıklarına inandıkları taşlar ve bıraktıkları paralardı.
Tevhit dininin sadıkları bu asırda Seyit Ruhullah’ın (r.a) şu sesini mutlaka dinlemelidir "Amerika ülkesine cami yapsa ve bu camilerin minaresine de Allah'ü Ekber yazsa bile bu sizi aldatmasın" işte Arif'in basireti budur.
"Sakın Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Ancak onları gözlerin donup kalacağı bir güne ertelemektedir."İbrahim /42
Eskiden putperestlik helvadan taştan, tahtadan yapılan sembollere tapılırdı, çağdaş dünyada artık tahtadan ve taştan putlar yok, Fikirden, metalden, etten, Çimentodan, Kâğıttan ve kemikten, Asitten, Petrolden, Plastikten, Irktan,Ulustan, Mezhepten, Meşrepten,Vatandan Siyasetten,bayraktan bezden putlar var. Eskiden bu tapınma alenen yapılırdı şimdi ise, nifakla karışık sinsi arka plan bir tapma ile geniş bir kitleye hitap eden bir Potansiyel tapınma şekli sudur etmiştir. Batılı bir yazarın dediği gibi tapmasına herkes tapar ama önemli olan neye taptığıdır.
Nihayette En çok Zulüm gören kavram "ALLAH" kavramı oldu. Kimisi Tanrıyı kilise mahzeninde kimisi sinagogda, Kimisi camii minberinde, kimisi Bankaların kapısında, Kimisi Hayvan pazarında, Kimisi ihale dosyasında, kimisi Siyaset Borsasında, Kimisi Buğday Borsasında, Kimisi New York-Londra borsasında, Kimisi mezarlık arsasında, Kimisi pazarda çarşıda, Kimisi savaş meydanında, Kimisi yalan borsası medya pazarında, Kimisi Futbol iddiasında, Kimisi kapalı çarşılarda, Kutsal Birer hırsızlık putları ürettiler, Âmâ hepsi aynı işi yaptılar. TANRIYI VE DİNİNİ PAZARLAMAK.
Dr. Ali Şeriati(ra) yi dinleyelim “ Dünyada hiçbir ticaret Din Ticareti kadar karlı değildir, Sermayesi yalandır, Müşterisi cahil olandır.” Çok isabetli sosyolojik bir tespittir.
Çağdaş Putlar Banka çeklerine bazen de Plastik kredi kartlarına sığınmışlardır. ve Tapınma ve yalama pipetler olmadan bunlar üzerinden devam ediyor. Sadece bu ülkede an itibariyle 22 milyon insan bu putların kurbanı olmuş, icralık olmuşsa gerisi can sağlığı.
Kimisinin putları ve ruhları da arabasının stepnesine sığınmış tekerin patlamasını Sahibinin patlamasına eşitlemiş.
Asımızın Müslümanının en büyük müşkülatı renkleri ve işaretleri karışmış bir dünyada her rengi ve işareti kendi yoluna dikmesi olduğu gerçeğidir.
Bizim şirki yenmemiz için aynı anda çalışan iki silaha ihtiyacımız var.1-Hurafelerden arınmış akla hitap eden net ve Mücerret İslam’ı kitlelere anlatmak; 2-Şirkin Fiili ve maddi gücüne karşı bir güç oluşturmak.
Heyhat ki, Âlimlerimiz abdesti bozan şeylerin yanında Iman’ı bozan halleri anlatmadılar, anlatamadılar.(“Onlar Biz ve gerçekler” Makalemize bakılabilir.)
Şehit Dr Ali Şeriati’nin dediği gibi “Peygamberin vefat ettiği gün İslam’ın binası eğilmeye başladı”
Rahmetli Muhammed İkbal’in şu sözü de kayda değerdir “ Ey Muhammed senin dinini öyle bir hale soktular ki sen bile gelsen tanıyamazsın.”
Karl Marx “Din Afyondur” tespiti Yaşadığı ortamda kayda değer olmakla beraber keşke İslam’ın Peygamberi(sav) ile Devrimci ve Bilge Ali(as),Ebu Zer (r.a) okumayı becerseydi belki daha tutarlı farklı kanaatler ve felsefi analizler yapardı.
Mesele şirki tanımada azizim; Çok renkli ,çok isimli, çok ruhlu, Çok vücutlu, çok hızlı ve değişken ve hilenin bin bir çeşididir, ŞİRK’i Tanımak güçlü bir ihlas ve tevekkül ister. Güçlü İhlasın adresi de arı duru bir samimiyettir. Bozulmamış bir fıtratla da Şirk’i Tanımak mümkün iken fıtratı da bozmak için her yolu denemişler.
SONUÇ: Evet Beşer Tarih süreci boyunca hep Allah adına Allah'ın İnsanlarını kandırmanın bir şekilde yolunu bulmaya çalışmıştır, Sonuçta hepsi de peygamberlerini kazıklamanın ve Risâlet’ini iğdiş edip, Kimi Türklüğünü, Kimi Araplığını kimi Ferisiliğini, Kimi İngilizliğini, Kimi, Siyonizm’ini, Kimi vehabiliğini ,Kimi mezhebini, Kimi meşrebini, Kimisi de ırkını vs. Âma hepsinin kapısı aynı sokağa çıktı. Allah adına Allah’ın Kullarına en büyük kazıkları atılar. Sonuç bir türlü değişmedi. Amaç dünyadan daha fazla pay kapma yarışı oldu.
Hem de Şu ilahi ikazı da dikkate almadan "Allah'ın Kitaptan indirdiği şeyi gizleyip O'nu basit bir ücret karşılığı satanlar karınlarına ateş dolduruyorlar"(Bakara/174)
Hepsinin ortak çabası yalan dünya için yalan üretmek.
Mağdurlar ve Mazlumların da bir kısmını bu cürümlerine ortak ettiler. İşte Büyük kitle olan müstezafları da bunlar üzerinden kandırdılar.
Kiminin itirazı Sınıf mücadelesi üzerinden devam ederken, Kimilerinin bağımsızlık, Barış, ve özgürlük sloganları üzerinden, Kimileri de, Peygamber sonrası Ali ve Ebu zer üzerinden Gerçek tevhidin Neferi ve Hür olan Fertleri üzerinden kavgayı sürdürüyor.
Ateist, Deistler, Agnostikler de Manzaraya anlam veremedikleri için İşin kolayını bularak Tevhidi ve Resullerin Öğretmenliğini İnkar ve reddine karar verdiler.
Bu kavganın felsefesi tek kelimeyle Tevhit ve Şirk Mücadelesi olmuştur ve olmaya devam edecektir.
Şeyh Said-i Şirazi”yi dinleyelim,
“Gülistan şehrine geldik, Ne renk kalmış ne Koku kalmış, Ahmak-ve Cahil dostlar ile akıllı düşmanlar ikisini de almış gitmişler.”
Sıkıntı; İnsanlık Allah'ın iradesini ve rahmetini görmezden gelmeseydi yeryüzünde bilinen Zulümler de vaki olmayacaktı. Allah yerlerin ve göklerin Mutlak hakimi olmakla beraber; Keşke insanlar Allah'ın Müntakim olduğunu da anlayabilselerdi ALLAH kelimesine de bu kadar Zulüm etmezlerdi. Vesselamün aleyküm ela menittebeel Hüda..!