İran-Türkiye-Rusya-Suriye zirvesi Tahranda gerçekleşti ve Biden'in başarısız biten Ortadoğu gezisinin aksine, bu zirve gayet başarılı oldu... Fırat’ın doğusundan İdlib’e, oradan 30 km derinliğe ve Suriyelilerin kendi ülkelerine dönmeleri gerektiğine kadar herşey konuşuldu.
Şimdi yeni bir süreç başlıyor.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Tahran’da katıldığı 7. Astana zirvesi hakkında konuşulacak çok şey var. Fırsat olursa önümüzdeki günlerde bunların detaylarına değinmeye çalışacağım inşallah.
Dün başlayan zirveye Cumhurbaşkanımız Erdoğan, İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ayetullah Seyyid İbrahim Reisi ve Rusya devlet başkanı Vladimir Putin katıldı.
Cumhurbaşkanımızın son 5 ayda 2 defa iptal ettiği İran ziyaretini bu zaman diliminde gerçekleştirmesi, gecikmiş de olsa yararlı oldu.
Tahran’da hem İran İslam İnkılabı lideri Ayetullah Hamenei’yle, hem Cumhurbaşkanı Reisi’yle ikili görüşmelerde bulundu.
Aynı gün Tahran’a gelip zirveye katılan Putin’le de görüştü.
Görüşmelerde önemli konular ele alındı, herşey açık ve net konuşuldu.
Hatta oraya kadar gitmişken; Savunma Bakanımız Hulusi Akar da İranlı meslektaşı General Bakıri ile görüştü.
Özetle:
İran-Türkiye-Rusya-Suriye zirvesi Tahranda gerçekleşti ve Biden'in başarısız biten Ortadoğu gezisinin aksine, bu zirve gayet başarılı oldu... Önümüzde yeni bür süreç var ve yeni bir dönem başlıyor... Gerisi hikaye.
*
Türkiye-İran-Rusya 3’lüsünün Tahran’da gerçekleştirdiği 7. Astana zirvesinde kim ne dedi, bunları sizlere özetle aktarayım:
Cumhurbaşkanı Erdoğan:
" Türkiye hiçbir zaman İran'a karşı haksızlık yapılırken sessiz kalmadı…Bu formatta en son 2019'da Ankara'da bir araya gelmiştik. Önümüzdeki dönemde İnşallah daha sık görüşme fırsatı bulacağız. Terör örgütleriyle mücadelemiz her daim sürecektir. PKK, YPG, hepimizin ortak meselesidir. Bugüne kadar sergilediğimiz işbirliğini sürdürerek bu hedeflere birlikte ulaşacağımıza inanıyorum. DEAŞ, PKK, YPG ve diğer tüm terör örgütleriyle mücadele kesintisiz sürdürülmelidir… Suriye halkına yapılacak en büyük iyilik, bölücü terör örgütünün işgal ettiği topraklardan sökülüp atılmasıdır, Suriyeli sığınmacılar üleklerine geri gönderilecek.Türkiye olarak terör örgütleri arasında fark görmüyoruz. Biriyle mücadele için diğerinin taşeron olarak kullanılmasını kabul etmiyoruz. Milli güvenliğimize kast eden şer odaklarını Suriye'den söküp atmakta kararlıyız. İran ve Rusya'dan beklentimiz Türkiye'ye bu süreçte destek olmalarıdır. Terör örgütünün Suriye'nin toprak bütünlüğünü hedef aldığını unutmamalıyız. Siyasi süreçte gelinen noktayı ve önümüzdeki süreçte atılabilecek adımları etraflıca ele aldık.
Rejim nezdinde gereken telkinlerde bulunacağınıza inanıyorum. İdlib'de biraz da olsa sükunet varsa bu Astana sürecinin sonucudur. İdlib'deki ateşkesin ihlal edilmemesi bu bakımdan önemlidir. Özellikle sivil yerlerini hedef alan saldırılar süreci baltalıyor. Sizlerin İdlib'deki terör odaklarından kaynaklanan endişelerinizi anlıyoruz. Şehitler verme pahasına kararlılıkla sürdürüyoruz. Türkiye 3.7 milyon Suriyeli kardeşimizi geçici olarak misafir etmektedir. Suriyelilerin topraklarına huzurla, güvenle onurlu dönüşü temin edilmelidir. Terörden temizlediğimiz bölgelere Türkiye'den 500 binden fazla Suriyeli döndü. Siyasi çözümde ilerleme kaydedilmesi dönmek isteyenlerin kötü muameleye maruz kalmayacakları geri dönüşler için önemlidir. Heyetlerimizin bu konuda istişarelerini artırması yönündeyim. Bu krizi biz çıkarmadık, külfetinin de bize yüklenmesi doğru değildir. Suriye'nin kuzey batısındaki durum özellikle dikkat çekiyor. 4 milyon Suriyeli uluslararası yardımlara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor. Türkiye her türlü desteği vermiştir. Astana ortaklarımızdan da aynı anlayışı bekliyorum. BM'nin yardımların devam etmesi Suriye'deki krizi önleyecek yegane yöntemdir. Değerli dostum Putin'in müteakip zirvemize ev sahipliği yapma teklifini memnuniyetle karşılıyorum."
Ayetullah Hamenei:
Türkiye'nin sınır güvenliği bizim sınır güvenliğimizdir ve bizim için Türkiye'nin güvenliği tabi ki önemlidir. Suriye'nin sınır güvenliği de Türkiye'nin sınır güvenliğidir ve aynı ölçüde Türkiye de Suriye'nin güvenliğini önemsemelidir. Suriye sorunu ancak müzakere ve aiyasi görüşmelerle çözülür..Kuzey Suriye'ye yapılacak herhangi bir askeri saldırı hem Suriye'ye hem de Türkiye'ye zarar verecek ve teröristlerin çıkarına olacaktır. Bu eylem, Türkiye'nin Suriye'den beklediği siyasi eylemi de yerine getirmeyecektir. Elbette teröristler belirli bir grupla sınırlı değildir. 'Türkiye ile terörle mücadelede kesinlikle iş birliği yapacağız. Türkiye'nin ve sınırlarının güvenliğini kendi güvenliğimiz olarak görüyoruz. Türkiye de Suriye'nin güvenliğini kendi güvenliği olarak görmelidir. Suriye meseleleri diyalogla çözülmeli ve İran, Türkiye, Suriye ve Rusya müzakere ile bu meseleyi bitirmelidir.''
Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğü önemlidir ve Suriye ile ihtilaflı konular diyalog yoluyla çözülmelidir. Bu konuda Türkiye-İran-Rusya ve Suriye dayanışma içinde olmalıdır. Ecnebilerin nifaklarının Müslümanların onuruna zarar vermesine müsaade edilmemelidir."
Putin:
Öncelikle ben İran Cumhurbaşkanına teşekkür ederim. Çünkü Astana sürecindeki 7. Zirve ve yüz yüze görüşme bizim için önemliydi. Bu görüşmede Suriye’de yaşanan sorunları da gözden geçirdik. Genel olarak baktığımızda Türkiye, Rusya ve İran’ın, Suriye çalışmaları önemlidir. Bizim tarafımızdan bakıldığında ise sivillere karşı kullanılan güç azaldı. Astana Zirvesi, Suriye’de tamamen çözüm bulana kadar devam etmeli. Ayrıca bizim prensiplerimiz var. Bağımsızlık, Suriye için çok önemli ve çalışmalarımızı bu yönde sürdürmekte bizim için önemlidir. Üçlü görüşmelerin ilerlemesi de önem arz ediyor
Suriye konusundaki diyaloglarımızla, Suriye halkının kendi inisiyatifiyle karar almasını sağlamamız lazım. O yüzden anayasa komisyonu oluşturulmuştu. Suriyeliler kendi aralarında anlaşmalı. Bağımsız ülkelerin geleceğini kurmak için bazı adımlar atılmalı. Suriye’de uluslararası terör ocaklarını söndürmek için çabalarımız sürecek. Şunun altını çizmek isterim ki, Suriye’de terör örgütlerinin etkisini görebiliyoruz. ABD ve diğer ülkeler, Suriye’nin değerlerini çalmaya devam ediyor. Rusya, İran ve Türkiye, Suriye halkına yardım etmek için birçok konuya el atıyor. Mülteciler konusunda da elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Ayrıca uluslararası toplumun diğer üyelerinin de bu yardımlara katılmalı. Bizim görüşmelerimizin olumlu ve faydalı olacağını düşünüyorum. Rusya’da da bazı görüşmeler olacak. Burada bulunan tarafları ülkemizde görmekten mutluluk duyacağız””
Suriye krizi sadece diplomatik ve siyasi yöntemlerle çözülebilir. Suriye'nin toprak bütünlüğü, egemenliği ve birliğinin korunması ile. Suriye'nin geleceğini Suriyeliler kendileri belirlemelidir. Bugün anlaştık ki Astana formatında düzenli olarak uzman düzeyinde istişareler yapılacaktır. 9. istişare bu yılın sonuna kadar yapılacaktır. Büyük bir önemi Anayasa Komitesi çalışmalarına verdik. Böylece Suriye hükümeti, muhalefet ve sivil toplumu bir araya getirip, Suriye yapısının nasıl olacağıyla ilgili bir diyalog imkanı tanınmıştır. Bugün Suriye'de terörizm konusunda mücadelede konuları detaylıca işledik. İŞİD ana kuvvetleri ve diğer gruplar neredeyse imha edilmiştir. Suriye hükümeti, Suriye'deki toprakların büyük çoğunluğunu elinde tutuyor.Suriye'nin Fırat'ın Doğusundaki durumu değerlendirdik. Orada bazı batılı ülkelerin desteğiyle Suriye'nin toprak bütünlüğüne aykırı olarak yabancı askerleri tutma çabaları var. Biz Rusya olarak, oradaki bölgenin kontrolü hükümette olmalıdır. Biz her Suriyeliye yardım etmeliyiz, barışın olması için. Bugün İran'da bulunduğum sırada aynı şekilde çok başarılı ve ikili görüşmelerde bulunduk. Biz anlaştık ki iyi komşuluk, ve karşılıklı işbirliğimizi güçlendireceğiz. Bölgesel ve uluslararası sorunların çözülmesi konusunda bu konuları değerlendirdik. Yine de bizim iki ülke arasındaki ticareti milli paraların kullanılmasının genişletilmesi konusunda anlaştık.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi:
ABD'nin Fırat'ın doğusundaki varlığı kesinlikle kabul edilebilir değil ve bu toprakları terk etmesi gerekiyor. Biz hepimiz terörizmle mücadelede işbirliğine vurgu yaptık. Bütün ülkeler terörizmle ilgili çaba gösterdiler. Bugün Suriye'de ve bazı bölgelerdeki terörizmle ilgili endişeler için azim ve irade önemlidir. Suriye'nin mazlum halkı için insanı yardımın ulaştırılması vurgulandı. Bütün taraflar Suriye'nin ekonomik sıkıntısı ve halkın geçinebilmesi vurgulandı. Aynı şekilde Suriye'nin egemenliğini ihlal edecek bir girişimden çekinmek gerektiğini vurguladı. Suriye’de çözüm askeri müdahale değil tek çözüm yolu diplomasidir. Askeri müdahale sorunu artırır. Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve milli egemenliğinin korunması ile Suriyeliler arasındaki siyasi çözümün sağlanması gerektiğini vurguluyoruz. Siyonist rejimin Suriye topraklarını yok sayarak bazı haklarını elinden alması bu istikrarsızlığı arttırmaktadır. Uluslararası hukuku da aynı şekilde yok saymaktadır. Umut ediyorum ki bu toplantımızda yapıcı kararlar alınsın ki Suriye’deki istikrar geri dönsün.
"MÜLTECİLERİN BİR AN ÖNCE ÜLKELERİNE DÖNMESİ SAĞLANMALI"
Her türlü Suriye halkına ve ordusuna saldırı, uluslararası ihlaldir. Rusya, Türkiye ve İran'ın işbirlikleri ve Suriye'nin hükümetiyle ilgili olan işbirliğimiz çok önemlidir. Öngörülen tedbirlerin uygulanması konusunda Astana formu başarılı olmuştur. Ve bu yöntemin bundan sonra da devam etmesi gerekiyor. Vurguladığımız diğer bir konu da mültecilerin bir an önce ülkesine dönmesinin sağlanması gerektiği oldu. Biz umut ediyoruz ki Astana sürecine üye olan ülkelerin işbirliğiyle Suriye'deki istikrarın sağlanmasına yardımcı olacaktır.
8 ANLAŞMA İMZALANDI
Sadabad Sarayı'nda düzenlenen Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nin 7'nci toplantısının ardından anlaşmaların imza törenine geçildi. Bu kapsamda, "Türkiye ile İran Arasında Kapsamlı Uzun Vadeli İşbirliği Anlaşması", "Türkiye Dışişleri Bakanlığı ile İran Dışişleri Bakanlığı Arasında Diplomatik Arşiv Alanında İşbirliği Konusunda Mutabakat Zaptı", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Sosyal Güvenlik Anlaşmasının Uygulanmasına İlişkin İdari Anlaşma", "Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığı ile İran İslam Cumhuriyeti Spor ve Gençlik Bakanlığı arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Eylem Planı", "Türkiye Cumhuriyeti Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) ile İran Küçük Sanayi ve Endüstri Parkları Kurumu (ISIPO) arasında 7 Nisan 2015'te imzalanan Mutabakat Zaptının tamamlayıcısı hükmünde Eylem Planı", "Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME) ile İran İslam Cumhuriyeti Standartlar ve Endüstriyel Araştırma Enstitüsü Ulusal Metroloji Merkezi Arasında Mutabakat Zaptı", "İran İslam Cumhuriyeti Yayın Kurumu (IRIB) ile TRT Arasında İşbirliği Protokolü" ve "Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ve İran Yatırım, Ekonomik ve Teknik Destek Kurumu Arasında Yatırım Tanıtım Faaliyetlerinde İşbirliği Konusunda Mutabakat Zaptı" imza altına alındı.
İmza töreninin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Konya'da yapılacak İslami Dayanışma Oyunları için İran Cumhurbaşkanı Reisi'ye davetiye iletti.
*
Zirvenin ardından yayınlanan 16 maddelik ortak bildiride şu ifadeler yer aldı:
1. Devlet Başkanları Suriye'de sahadaki güncel durumu ele almışlar, 1 Temmuz 2020 tarihinde video konferans yoluyla yapılan son toplantının ardından meydana gelen gelişmeleri değerlendirmişler ve aralarında varılan mutabakatlar ile Dışişleri Bakanlarının ve temsilcilerinin toplantılarındaki mutabakatlar uyarınca üçlü işbirliğini güçlendirme hususundaki kararlılıklarını vurgulamışlardır. Ayrıca, son uluslararası ve bölgesel gelişmeleri ele almışlar ve Astana Sürecinin, Suriye krizinin barışçıl ve sürdürülebilir çözümündeki öncü rolüne vurgu yapmışlardır.
2. Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü ile Birleşmiş Milletler Şartı'nın amaç ve ilkelerine olan kuvvetli bağlılıklarını vurgulamışlardır. Bu ilkelere evrensel olarak saygı gösterilmesi ve kim tarafından yapılırsa yapılsın hiçbir eylemin söz konusu ilkeleri zayıflatmaması gerektiğine işaret etmişlerdir.
3. Terörün her tür ve biçimiyle mücadele etmek amacıyla birlikte çalışmaya devam etme kararlılıklarını dile getirmişlerdir. Sivil tesisleri hedef alan ve masum can kayıplarına neden olan saldırılar da dahil olmak üzere, Suriye'nin çeşitli bölgelerindeki terör örgütlerinin ve bunlarla iltisaklı farklı isimler altındaki grupların artan varlık ve faaliyetlerini kınamışlardır. Suriye'nin kuzeyi ile ilgili tüm düzenlemelerin eksiksiz bir şekilde uygulanması gerektiğinin altını çizmişlerdir.
4. Gayrimeşru özyönetim teşebbüsleri dahil olmak üzere, terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler oluşturulmasına dair her türlü girişimi reddetmişler ve Suriye'nin egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün yanısıra komşu ülkelerin milli güvenliğini tehdit eden sınır ötesi saldırılar ve sızmalar dahil olmak üzere ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını vurgulamışlardır.
5. Suriye'nin kuzeyindeki durumu ele almışlar, bu bölgede kalıcı güvenlik ile istikrarın ancak ülkenin egemenliği ve toprak bütünlüğünün muhafazası temelinde sağlanabileceği hususunu vurgulamışlar, bu yöndeki çabalarını koordine etme hususunda mutabık kalmışlardır. Suriye'ye ait olması gereken petrol gelirlerinin yasadışı olarak ele geçirilmesine ve aktarılmasına karşı olduklarını ifade etmişlerdir.
6. Uluslararası insancıl hukuk uyarınca, sivillerin ve sivil altyapının korunmasını sağlarken, terör örgütleriyle bağlantılı tüm diğer bireyler, gruplar, teşebbüsler ve varlıkların tamamen ortadan kaldırılması amacıyla aralarındaki süregiden işbirliğinin devam ettirilmesi hususundaki kararlılıklarını teyit etmişlerdir.
7. İdlip Gerginliği Azaltma Bölgesindeki durumu ayrıntılarıyla ele almışlar ve sahada sükunetin sağlanması için İdlip'le ilgili bütün anlaşmaların tam olarak uygulanması gerektiğinin altını çizmişlerdir. İdlip Gerginliği Azaltma bölgesinin içindeki ve dışındaki sivillere tehdit oluşturan terörist grupların varlığı ve terörist faaliyetleri konusunda ciddi endişelerini dile getirmişlerdir. İnsani durum da dahil olmak üzere, İdlip Gerginliği Azaltma bölgesi ve çevresindeki durumdaki normalleşmenin sürdürülebilir olmasını sağlamak için daha fazla çaba göstermek hususunda mutabık kalmışlardır.
8. Suriye'deki insani durumdan duydukları derin endişeyi kaydetmişlerdir. Uluslararası hukuka, uluslararası insancıl hukuka ve BM Şartı'na aykırı tüm tek taraflı yaptırımları, ayrıca, belirli bölgelere yönelik muafiyetler uygulamak suretiyle ayrılıkçı gündemlere yarar sağlayacak ve ülkenin parçalanmasına yol açabilecek ayrımcı önlemleri reddetmişlerdir. Bu bağlamda, başta BM ve insani yardım kuruluşları ile diğer hükümet/hükümet dışı uluslararası kuruluşlar olmak üzere uluslararası topluma, ayrımcılık, siyasileştirme ve önkoşullar olmaksızın ve daha şeffaf bir şekilde tüm Suriyelilere yönelik yardımlarını arttırmaları çağrısında bulunmuşlardır.
9. Suriye ihtilafına askeri çözüm getirilemeyeceğine ve ihtilafın yalnızca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı çerçevesinde, Birleşmiş Milletler'in kolaylaştırıcılığında, Suriyelilerin öncülüğü ve sahipliğinde bir siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceğine dair inançlarını teyit etmişlerdir. Bu bağlamda, Astana garantörlerinin belirleyici katkılarının ve Soçi'deki Suriye Ulusal Diyalog Kongresinin kararlarının uygulanmasının sonucunda ortaya çıkan Anayasa Komitesinin önemli rolünün altını çizmişlerdir. Anayasa Komitesi'nin müteakip oturumlarının sürdürülebilir ve etkili çalışmasını sağlamak için Komite üyeleriyle ve kolaylaştırıcı olarak BM Genel Sekreteri'nin Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen ile sürekli etkileşimi desteklemeye hazır olduklarını yinelemişlerdir. Komite'nin anayasa reformu hazırlama ve halkın onayına sunma görevini yerine getirebilmesi ve çalışmalarında ilerleme kaydedebilmesi için çalışmalarında, Görev Tanımına ve Temel Usul Kurallarına riayet etmesi ve üyeler arasında mutabakat sağlanabilmesi için dış müdahale ve dışarıdan dayatılan zaman çizelgeleri olmaksızın uzlaşı ve yapıcı angajman anlayışıyla yönetilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Anayasa Komitesinin faaliyetlerini herhangi bürokratik ve lojistik engel olmaksızın sürdürebilmesi gerektiğinin altını çizmişlerdir.
10. Astana formatının ilgili Çalışma Grubu çerçevesinde tutukluların/kaçırılanların karşılıklı salıverilmesinin sürdürülmesi hususundaki kararlılıklarının altını çizmişlerdir. Çalışma Grubunun, Suriyeli taraflar arasında güven inşa etmekteki etkisini ve gerekliliğini kanıtlayan özgün bir mekanizma olduğunun altını çizerek, tutukluların serbest bırakılması konusundaki çalışmalarını sürdürmeye, cenazelerin teslimi ve kayıp kişilerin kimliklerinin belirlenmesi konusundaki faaliyetlerini görev tanımına uygun olarak genişletme kararlılıklarını açıklamışlardır.
11. Sığınmacıların ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişilerin, geri dönme ve bu çerçevede desteklenme haklarını teminen, Suriye'deki asıl ikamet yerlerine güvenli ve gönüllü geri dönüşlerinin kolaylaştırılmasının gerekliliğinin altını çizmişlerdir. Bu bağlamda, uluslararası topluma, bu şahısların yeniden yerleşimleri ve günlük normal yaşamlarının tesis edilmesi için uygun katkılar sağlama ve yük paylaşımında daha fazla sorumluluk alma; bu meyanda, temel altyapının restorasyonu da dahil olmak üzere, özellikle su, elektrik, sanitasyon, sağlık, eğitim, tesisleri, okullar, hastaneler ile uluslararası insancıl hukuka uygun insani mayın faaliyetleri dahil erken toparlanma projeleri aracılığıyla Suriye'ye yönelik yardımları artırma çağrısında bulunmuşlardır.
12. İsrail'in, sivil altyapı dahil Suriye'deki askeri saldırılarını kınamışlardır. Bu saldırıların, uluslararası hukuku, uluslararası insancıl hukuku ve Suriye'nin egemenliğini ihlal ettiğini değerlendirmişler; bölgeyi istikrarsızlaştırdığını ve gerginliği tırmandırdığını teslim etmişlerdir. İsrail'in bu bağlamda aldığı tüm karar ve önlemleri de geçersiz sayan ve bunların hiçbir hukuki etkisi olmadığını değerlendiren Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 242 ve 497 sayılı kararları başta gelmek üzere, Suriye Golanı'nın işgalini reddeden ilgili Birleşmiş Milletler kararlarının hükümleri dahil, evrensel olarak tanınan uluslararası hukuk kararlarına uyulması gerekliliğini teyid etmişlerdir.
13. Suriye meselesine ek olarak, ortak siyasi ve ekonomik işbirliğini artırmak için farklı alanlardaki üçlü koordinasyonu güçlendirmeye yönelik isteklerini teyit etmişlerdir;
14. Astana Formatında düzenlenen Suriye konulu Uluslararası Toplantının 19.sunun 2022 yılının sonuna kadar düzenlenmesini teminen temsilcilerini görevlendirmekte mutabık kalmışlardır;
15. Bir sonraki Üçlü Zirveyi Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin'in daveti üzerine Rusya Federasyonu'nda gerçekleştirmekte mutabık kalmışlardır.
16. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Tahran'da gerçekleştirilen Astana Formatında Üçlü Zirveye ev sahipliği yapmasından ötürü İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın İbrahim Reisi'ye samimi teşekkürlerini ifade etmişlerdir.
*
Yazının başında dediğimi tekrarlıyorum: Biden'in başarısız biten Ortadoğu gezisinin aksine, bu zirve gayet başarılı oldu... Önümüzde yeni bir süreç var ve yeni bir dönem başlıyor... Bu dönemin kazananının NATO ve ABD olmayacağı kesin.
Eşkıya ve yedeklediği aveneleri kaybedecek, vatanlarını ve değerlerini savunan onurlu ve kişilikli insanlar ise kazanacak.
Gerisi hikâye.