Tunus’taki Darbe Girişiminin Perde Arkası

İsmail Bendiderya 30.07.2021 09:45:59
Birkaç gün önce, Tunus bir darbe girişimine şahit oldu.
Bu ülkenin bölgedeki konumu ve mevcut şartlardaki konuşlanışı üzerine yazılacak çok şey var.
Ama şimdilik önemli olan, şu soruların cevaplarını bulabilmektir:
Tunus’ta neden darbe oldu?
Darbeyi kimler planladı?
Darbeyi, kimler uyguladı?  

   ***

Büyük tabloyu gördüğünüz ve pazeli doğru okuyabildiğinizde bu soruların cevaplarını bulmak hiç de zor değil.
Gelin bu ülkeyle ilgili son birkaç gelişmeyi hep birlikte hatırlayalım:
- Tunus'ta İsrail-Bahreyn Normalleşmesine Tepkiler Başladı, Sokaklara Dökülen Tunus Halkı Siyonist İsrail’i Lanetledi

- Parlamentoda Halk Hareketi'nden milletvekili Halid el-Kireyşi, "Bahreyn ile Siyonist oluşum arasında yapılan normalleşme anlaşmasını en sert bir şekilde kınıyoruz ve bunu asil Filistin halkının hakkını gasp olarak kabul ediyoruz" ifadelerini kullandı. 

-Tunus'un Kalbi Partisi Sözcüsü Sadık Cebnun, partisinin Filistin halkının haklarının pazarlık unsuru olmadığı ve zaman aşımıyla ortadan kalkmayacağı düşüncesinde olduğunu söyledi.

-Cebnun, söz konusu anlaşmaların Filistin halkının haklarını ortadan kaldırmayacağını, Arap dünyasındaki siyasi gelişmeler ne olursa olsun, halkın geleceğini belirleme ve devletini kurma hakkının hiçbir zaman düşmeyeceğini vurguladı.

-Demokratik Akım Partisi'nden Munire el-Ayyari ise "Normalleşmeyi desteklemiyoruz, Filistin davasını kayıtsız şartsız ve mutlak surette destekliyoruz" dedi.

-Ülkedeki sivil toplum kuruluşlarından Tunus İnsan Haklarını Koruma Birliği de anlaşmayı kınayanlar arasında yer aldı. Örgütün Başkanı Cemal Muslim, Bahreyn'in kararını kınayarak, bunun Filistin davasına tehlikeli yansımaları olacağı konusunda uyardı. Muslim, Tunus hükümetinden konuya ilişkin aldığı tavır konusunda açıklama yapmasını istedi.

-Tunus Gazeteciler Cemiyeti de konu hakkında yaptığı açıklamada gelişmeyi kınadı ve olayı korkakça bir tavır olarak niteledi. Sendika, anlaşmanın Filistin halkına daha fazla zulmetmesi için Siyonizme beyaz bir çek vermek anlamına geldiğini vurguladı.

   ***

Dahası var:
Tunus'ta, 12 gün önce, Nahda Hareketi Partisini temsilen koalisyon hükümetinde yer alan 6 bakan görevden alındı.
Ertesi gün, Tunus Cumhurbaşkanı Darbe Olacağını İma Etti… Cumhurbaşkanı Said, devleti tehdit eden tehlikenin dışarıdan daha çok içeriden olduğuna dikkati çekerek, "Devleti içerden dinamitlemek isteyenler var" dedi.

Bu açıklamadan sadece 4 gün önce Tunus'ta Nahda Hareketi Şura Konseyi Başkanı Abdulkerim el-Haruni, "BAE, Nahda'yı iktidardan ve Tunus siyasetinden uzaklaştırmak ve ülkenin demokratikleşme tecrübesini baltalamak için Sibsi'ye astronomik paralar teklif etti” dedi.
“.. Ancak Sibsi, vatanperver bir devlet adamı olarak bu teklifi reddetti ve Tunus'un satılık olmadığını, bağımsız ve menfaatini bilen bir ülke olduğunu gösterdi..”
Hatta Sibsi’den umudu kesince Cezayir'e yöneldiler. Cezayir içindeki güçlerle birlikte Tunus'taki demokrasi tecrübesini hedef almaya çalıştılar ama Cezayir, Tunus'un istikrarının kırmızı çizgi olduğunu söyleyince hayal kırıklığına uğradılar.

   ***

Size tuhaf gelebilir, ama geçen yıl Türkiye'den Libya’ya gittiği söylenen silahlara, Tunus İçişleri Bakanlığı el koymuştu…
Tunus’ta 2019 sonlarında bir olay daha olmuştu, hatırlayalım:

Filistin direnişinin insansız hava araçları geliştirmesine yardımcı olmasıyla bilinen uçak mühendisi Muhammed Ez-Zuvari üç yıl önce Tunus'un güneyindeki Safakes vilayetinde kendi özel aracında öldürülmüştü. Bu cinayet Tunus'ta ve Filistin'de tartışmalara neden olmuş ve cinayetten işgal rejiminin istihbarat ve cinayet şebekesi Mossad'ın sorumlu olduğu görüşleri öne çıkarılmıştı.

Ez-Zuvari davasını takip eden avukatlar heyetinde yer alan Av. Abdurrauf El-Iyadi; "Olayın içinde bazı siyasetçilerin, iş adamlarının ve gazetecilerin de parmağı var. Bunlar arasında Fransa'nın şu anki büyükelçisinin önemli bir rolü olduğu anlaşılmaktadır" dedi.

   ***

Bütün bunlar düşündürücü değil mi?
Tunus Cumhurbaşkanı 6 ay önce bir suikasta da uğradı ve kıl payı kurtuldu:
Tunus Cumhurbaşkanlığı Divanı Müdiresi'nin, Cumhurbaşkanı Kays Said'e gönderilen "şüpheli zarfı açmasının ardından" görme kaybına uğradığı belirtildi.

Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada, "Cumhurbaşkanı Kays Said'in adına pazartesi günü, göndericinin adını taşımayan özel bir zarf geldi. Divan Müdiresi Nadiya Ukkaşe, şüpheli zarfı açması sonucu sağlık durumu kötüleşerek, baş ağrısı ve büyük oranda görme kaybı yaşayarak, baygınlık geçirdi." ifadelerine yer verildi.
Sizce bunu kim yaptı?

   ***

Ve 5 ay önce Tunus Meclis Başkanı Raşid el-Gannuşi, cumhurbaşkanı ve başbakanı kabine değişikliği krizinin giderilmesi için toplantıya çağırmıştı..

Zira aynı günlerde Tunus'ta hükümet ve muhalefet partilerine yönelik protestolar gerçekleştirilmiş, çıkan olaylarda başta Nahda Hareketi olmak üzere parti merkezlerine saldırılar düzenlenmişti. Tunus Cumhurbaşkanı Said de Meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi'yi azlettiğini ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını duyurmuştu. Hükümete yönelik bu darbe girişiminin ardından askerler, Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi ile beraberindeki milletvekillerini Meclise almamıştı.

Cumhurbaşkanı Said'in kararları üzerine halkı barışçıl mücadeleye çağıran Gannuşi, yasal dayanağı bulunmayan bu adımın bir "darbe" olduğunu vurgulamıştı.

   ***

"Tunus’tan bize ne” demeyin… Libya diplomasimizin bir ayağını da Tunus ve Cezayir oluşturuyordu. Şimdi Tunus’ta yaşanacaklar Libya’daki durumumuzu az veya çok etkileyecek. Bu da, Suriye ve diğer komşularımızla olan durumumuzu etkileyecek..
Yani... Bu olaylar tam bir domino etkisiyle planlanmış…

   ***

Bağımsızlar dahil 20 parti / hareketin bulunduğu 217 sandalyeli parlamentoda Ennahda’nın 52, Tunus’un Kalbi’nin 38, Demokratik Mevcut’un 22, İtibar Koalisyonu’nun 21 üyesi bulunuyor (kalanlar diğer partilere dağılıyor). Bu “çok parçalı yapı” bile Tunus’taki siyasal durumu anlatmaya yeter.

Açıkçası, Mısır, Suriye, Libya’dan sonra İhvan Tunus’ta da hedefte.
Tunus’un bir de şu tarafını hatırlayalım: Ennahda’nın lideri Gannuşi Türkiye’yi ziyaret etmişti, tıpkı Libya’nın El Sarrac’ı gibi…

   ***

Şimdi Tunus’ta gerçekleşen olayın bir darbe olup olmadığına Tunus Anayasa Mahkemesi’nin karar vereceğini duyunca da şaşıracaksınız.
Bu da, Nahda’nın tutumuna bağlı olacak sanırım…

   ***

Peki bütün bunlar bir tesadüf değilse, Tunus’ta olanları nasıl anlamak gerekiyor?
Tunus’ta bir darbe olmuştur ve yukarıda hatırlattığım olaylara baktığınızda bu darbenin ABD-İsrail tarafından planlanıp Suudi-BAE ve İngiltere tarafından uygulamaya konulduğunu net olarak görebilirsiniz.
Tunus’ta yaşananlar Bin Zayed ve Bin Salman’ın ortak darbesidir.
Tunus’ta yaşananlar;  Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin İhvancıları iktidardan uzaklaştırma yöntemi gibi; Nahda partisini darbe ile kapatma girişimidir.
Dahası; S. Arabistan ve BAE; aralarındaki anlaşmazlıklara rağmen; İngilizlerin yönlendirmesi ve talimatlarıyla, bu darbeye destek konusunda birlikte hareket ettiler.
Yani mesele, Siyonistler için çok ciddi…
Bu, açıkça BOP’un bir başka adımıdır...
Bu da, ciddi şekilde bizi de ilgilendiren bir gelişme ve alınması gereken derslerle dolu bir olaydır, 30 yıllık tecrübeden sonra medya panoramasının bu fakire gösterdiği gerçek budur efendim…
Sağlıcakla kalın.

Yazarın Diğer Yazıları