Bilindiği üzere, ABD epey zamandır Venezuela’ yı yıkmaya, hükümeti devirip kendisine uşaklık edecek birini orada yönetimin başına getirmeye çalışıyor..
ABD destekli muhalefetin kontrolünde bulunan meclis Başkanı CİA maaşlı Juan Guaido, Başkan Nicolas Maduro'nun devrilmesi ve geçici bir hükumet kurulması için halkı protesto gösterisi yapmaya çağırdı, ülkede kargaşa çıkardı.
Ordu Maduro’nun yanında durunca bu plan tutmadı..
Sonra Maduro’ya karşı 4 defa suikast düzenledi..
Başaramadı.
Başına ödül koydu..
Uluslararası hukuku hiçe sayan Amerika, bir ülkenin Cumhurbaşkanını beğenmediğini söyleyip, onun yerine kendi maşasını Cumhurbaşkanı olarak görmek istediğini söylediğinde bütün dünya ABD’nin vahşi, insanlık düşmanı ve çirkin yüzünü bir defa daha gördü ve ABD bir kez daha bütün dünyaca lanetlendi…
Ama ABD bu; illa istediğini yapmaya çalıştı..
Ve yapamadı..
**
Venezuela’yı içinden yıkamayınca bu defa ekonomiden girdi ve dünyanın en zengin petrol yataklarına sahip ülkelerin başında gelen Venezuela’ yı çökertmek için bu ülkenin petrol rafinerilerini bombalatıp yaktı.
Koskoca petrol ülkesi, petrole muhtaç hale geldi..
Venezuela yine yılmadı ve dostlarından yardım istedi.
Bu yardıma 2 güçlü ülke olumlu cevap verdi: İran ve Türkiye …
**
Türkiye, bir petrol ortaklığıyla bunu yaptı..
ABD yaptırımları nedeniyle petrol alıcısı müşterilerini kaybeden Venezuela'nın devlet petrol şirketi PDVSA'nın, aralarında rafinerisi bulunmayan, ancak Cumhurbaşkanı Nicolas Maduro ile bağlantıları olan küçük bir Türk şirketinin de bulunduğu, az bilinen işletmelere ham petrol satmaya başladığı iddia edildi.
Ülkemizin ABD ve AB’yle özel durumu nedeniyle bu kadarını aktarmanın yeterli olacağını sanıyorum..
**
Bizdeki bu sıkıntıdan beri olan ama Venezuela gibi korkunç ambargolara maruz kalan İran’dan Venezuela’ ya alenen destek ilanı geldi ve İran, ambargolara rağmen Venezuela’ yı ABD ye yedirmeyeceğini söyleyip onların ihtiyacı olan benzini göndereceğini açıkladı.
Aynı gün 2 uçak Venezuela’ ya indi..
Uçakta, yanan Venezuela rafinerilerini yenilemek için gönderilen İranlı mühendislerle teknik uzmanlar vardı..
Onlar çalışmaya başlarken İran, 5 dev gemiye benzin yükleyerek Venezuela’ ya doğru yola çıkardı.
ABD, İran’ ın Venezuela’ ya yardım etmesini savaş sebebi sayacağını belirterek esip gürledi, tankerleri vuracağını söyledi.
Ama 5 tanker okyanusa açılmıştı bile..
ABD’den korkmadılar..
Tehdide tehditle karşılık verip, ABD’yle savaşa girmeye hazır olduklarını resmen açıkladılar.
**
Bu olaylar birçok yerde olduğu gibi bizim medyada da fazla yansıtılmadı…
Nedenini yazmaya gerek var mı?
**
Amerikan ordusunun İran tankerlerini durdurmak üzere Karaibler’e gönderdiği dört adet savaş gemisinin kimlikleri rasat edilerek İran tarafından tespit edildi ve ABD medyasından saklanan bu gerçek ifşa edilerek ABD savaş gemileri ve destroyerlerinin isim ve konumları bütün dünyayla paylaşıldı..
Merak edenler için aktarayım:
USS Detroit (LCS-7)USS Lassen (DDG-82)USS Preble (DDG-88)USS Farragut (DDG-99)
**
İş ciddileşmiş, ABD ne yapacağını şaşırmıştı..
Çünkü karşısındaki bayağı gözünü karartmıştı; dişli ve kararlıydı…
Daha birkaç ay önce onunla ciddi bir kavgaya tutuşmuş, onun bir komutanını suikastla öldürüp, bütün ileri teknolojisini kullanarak,onun hava sahanlığındaki bir uçağın vurulmasını sağlamış, ama ummadığı darbeler almış, koca 2 askeri üssünü, bölgedeki en önemli istihbarat yetkilisini kaybetmiş (hatırlayın: Afganistan-Taliban)2 de ultra modern iha’sını kaybetmişti..
Kaybettiği bu iha’lardan birinin değeri 220 milyon dolar, kaybettiği itibar ise parayla ölçülemeyecek kadar ağırdı..
**
İşte bu nedenle Amerika savaşa girmeyi göze alamıyor, ama iç politikada ve dünya kamuoyunda kuyruğu dik tutmak için tehditten de vazgeçmiyordu..
**
Bu blöfler işe yaramadı..
İran petrol tankerleri kendilerini vurmakla tehdit eden ABD savaş gemilerinin önünden geçerek Venezuela’nın kuzeyindeki El Palito limanına yanaştılar.
Tankerlere, Venezuela karasularında bu ülkenin deniz kuvvetleri de eşlik etti.
Dünya medyası, tıpkı ABD ultra modern İHA’larının düşürülmesi ve Irak’taki El Esed askeri üssü olayında olduğu gibi, bu olayı da şaşkınlıkla karşılarken İran tankerinin Venezuela’ ya ulaşmasını “Trump ve ABD’nin bütün itibarının yerle bir olması” ve “dünyaya korku salan devin büyük hezimeti” şeklinde yorumladı.
Dünden beri ABD medyası ve Arap sosyal medyaları bu yorumlarla dolup taşıyor…
Arap ülkelerinin çoğunda, bu haberi bile verebilecek cesaret yok..
Nasıl olsun ki?
Bir taraftan İran düşmanlığı, diğer taraftan ABD Firavun’unun göz ağartmaları var…
**
Şimdi ciddi yorumcular bu olayın analizine başlayacak ve yıllar önce “Siz dik durursanız Amerika hiçbir halt edemez!” diyen o “ak saçlı” nın sözünü merceğe alacaklar…
**
Burada şu bu ülkenin reklamının peşinde değilim, bunun anlamı da yok zaten, çünkü internet çağına gireliberi hiçbir olay, hiç kimseden saklanamıyor artık..
Bütün bunları yazmamın tek nedeni, ABD sevicilere, ABD’nin ilah olmadığını bir kez daha hatırlatmaktır...
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın ve İran yetkililerinin tam da zamanında yürekli bir duruşla Venezuela’ ya arka çıkıp Amerika’ya rağmen bir duruş sergilemeleri aslında yakın tarihin en önemli gelişmelerinden biridir…
Buna rağmen medyada az konuşuluyor olmasının nedeni: 1-ABD’nin medya üzerinde hala süren zorbalığı, 2-Birilerinin bir türlü dengeleyemediği İran düşmanlığıdır.
Şimdi ne oldu?
Venezuela’nın altınlarının Türkiye’ye taşındığı ve İran’a ödemenin de peşin yapıldığı yolunda medyaya düşen haberler o gün birileri tarafından nasıl çarptırıldıysa, şimdi de dillerini öyle yuttular.
**
Ne mi demek istiyorum?
Gayet açık ve net: Birileri, korkusundan ABD’ye tapıyor olsa da, ABD artık dilediği zaman dilediğini yapamıyor…
Hatta bir Koronavirüs mücadelesinde bizden de geri kalmış bir ülke o..
Oksijen cihazı, maske, kit… vb için dünyaya yalvardığını, bazılarını korkutarak “ver” dediğini, düne kadar etmediği kötülüğü bırakmadığı kimi ülkelere de “teşekkür ederek yardım aldığı” nı bilmeyen görmeyen kaldı mı?
Artık bazılarıyla kavgaya girmekten fena korkuyor..
Çünkü mahallenin bıçkın çocukları gelişip gözlerini budaktan sakınmayan delikanlılar oldular.. Bir de değil, sayıları epey fazla..
O afili kabadayı, artık iki vursa, mutlaka bir yumruk da kendisi yiyor…
Belli ki, bir vursa 2 yiyeceği güne de ramak kalmış durumda!
O halde ABD’nin ismini duyduğunda bir zamanlar hazırola geçenlere “artık enseyi karartmanıza gerek yok” hatırlatmasında bulunmalı..
Abartmıyorum.
Her şey gözler önünde işte.
Sağlıcakla kalın…