Coronanın Covid-19 modelinin hangi ülkede, nasıl ve neden üretildiği, ya da kendiliğinden mutasyona uğrayıp uğramadığı tartışması –ki bunu ABD’nin Çin’deki laboratuarlarda geliştirdiği konusunda güçlü karineler var- bir kenara dursun…
Bu yazıda, Corona’nın bir ahir zaman belirtisi olup olmadığı yolundaki değerlendirmelere girmek istiyorum.
Zira bu konulara hiç girmeyen, hatta bunlara inanmayan veya fazla hayali, fantastik, ya da hurafe varsayanların çoğu son zamanlarda ellerini havaya kaldırıp Allah’a dua etmeye ve bu öldürücü salgının zuhur alametlerinden olup olmadığını ünlü TV kanallarında konuşmaya başladılar.
***
Böyle konular bugünlerde bazılarınca sulandırılmaya çalışılsa da meselenin İslam kaynaklarındaki durumunu biraz irdelemekte yarar var:
Sel, deprem, salgın hastalık, toplu katliam, kan dökücü bir zalimin beldelere musallat olması…vb olaylar öteden beri, beklenen kurtarıcının zuhuruyla ilişkilendirilegelmiştir.
Dünyayı sarmaya başlayan Coronavirüs salgını için de benzeri söylemler başladı.
Bazıları bunu, giderek had safhaya varan azgınlıklar ve günahlar karşısında Yüce Allah’ın bir “cezalandırma” sı olarak görüyor.
Dahası, bu olay ve ard arda gelişen diğer doğal felaketlerin de bu yıl tam da hk Recep ayına denk gelmesi ve Berat gecesinde bazı yıldızların dizilişindeki yenilikler bu kanaati artırdı.
***
Şimdi herkes, bütün bunların “mehdevi zuhur” la ilgisini merak ediyor…
Bu salgın olayının hikmet ve felsefesine Kur’ânî açıdan bakıldığında 3 boyut görülmektedir:
1-Allah’ın nimetlerine karşı nankörlük edenler için bu tür salgın hastalıklar ilahi bir azap ve cezadır. Bunun Kur’ani dayanağı ise İbrahim Suresi’ndeki 7. ayettir: “…Şükrederseniz nimetinizi artırırım; nankörlük ederseniz, -bilin ki- azabım çok şiddetlidir”
Burada, nimetin sadece yiyip içtiklerimizden ibaret olmadığını hatırlamakta yarar var…
2- Nimetler karşısında nankörlük etmeyen, ama yer yer büyük günahlar da işlemekten vazgeçmeyenler.. Mesela baskıcı, merhametsiz, hayasız, ayrımcı… vb davranışlarda bulunanlar…Coronavirüs gibi büyük salgınlar, Kur’ani literatürde bu tür “günahkar” lar için keffare ve temizlenme vesilesidir: “ Başınıza gelen her musibet, kendi ellerinizle kazandıklarınız yüzündendir… -Allah, günahlarınızın- birçoğunu da affeder…” (Şûra,30)
3- Allah yolundan ayrılmayan ve O’nun yolunda yürüyenler de daima her toplulukta bulunmaktadır..
Onlar için Coronavirüsün Kur’ani tanımlaması “Allah’a yakın olma ve insani değerlerde yükselme” dir..
Zira onlar, her şeyi ibret ve basiretle izler, hakikati görür ve Hak’tan yana olurlar.
Bu konudaki ayetler saymakla bitmez.
***
Bu satırları okuyan bazıları “o halde Kerbela gibi büyük ve acı olayın Kur’ani literatürde tanımlamaları nedir?” diye sorabilir.
İmam Hüseyin -s- gibi bir nimetin kadrini bilmeyen ve bu nimete nankörlük edenler için Kerbela vakası ve Âşura günü bir azap ve beladır.
Bu vakada gerekeni yapmayan, yapamayan, ama daha sonra bu hatasını telafi etme yolunda harekete geçen biri için Kerbela olayı bir arınma ve “temizlenme” vesilesidir.
Bunun en bariz örneği “Hür” dür.
Kerbela’da İmam Hüseyin’in -s- yanında ve safında yer alıp bu uğurda doğranarak şehit düşenler için ise Aşura vakası bir “yükseliş” ve “terfi” vesilesidir.
Hadid, 23’te de buyurulduğu gibi: “Bu, elinizden çıkana üzülmemeniz ve size verilene sevinmemeniz içindir. Allah kendini beğenip övünen hiç kimseyi sevmez”
İmam Ali -s- bu ayeti açıklarken şöyle buyurur: “Bu, zühddür… Kim geçmişe üzülmez ve geleceği için de sevinmezse, zühdün her iki yanını da almış -yani kazanmış-tır.
Coronalı günlerle ilgili konuşan birçok İslam alimi gibi Mandegari’nin de bu tür tahlillerde İslam inkılabı lideri Ayetullah Hamenei’nin tespitlerini vurgulaması ayrıca kayda değerdir.
İslam inkılabı liderinin, bu yılın Hk Şaban’ının 15. Günü olan Berat Kandili’nde yaptığı tespitleri dikkatle okuyup üzerinde düşünmenizi tavsiye ederim.
***
Önemli bir nokta daha: Bu coronavirüs günlerinde bu hastalıkla mücadele eden bütün sağlıkçılar İslami literatürde birer “mücahit” ve yaptıkları da “cihat” tır; vatan savunmasıyla eşdeğer bir mücahededir bu…
Ve çok önemli bir başka noktanın da altını çizmeden geçemeyeceğim: “Bu olaylar zuhurun alametleri midir, değil midir?” diye soranlara benim de bir sorum var:
Tutalım ki bu Corona; zuhur alameti olmuş olsun…
Beklediğinizi söylediğiniz zuhura siz ne kadar hazırsınız?
Sahi, durmadan bu soruyu soran kardeşlerim gerçekten hazır ve “hazırlıklı” lar mı?
“Evet” diyenler, ellerini kaldırmadan önce adamakıllı durup şöyle bir düşünsünler…
Hayır diyenlere söyleyecek sözüm yok zaten.
Ama onlara; “ilim şehrinin kapısı” nın şu muazzam vecizesini yazıp duvara asmalarını tavsiye ederim:
“Akıllının dili gönlünün ötesindedir; ahmağın gönlüyse dilinin ötesinde”
Sağlıcakla kalın/