Vefatının 31. Yılında İmam Humeyni’nin kişiliğinin temel taşlarını değerlendiren halefi Ayetullah Hamenei’nin ilginç saptamalarına kaldığımız yerden devam edelim:
SÜPER GÜÇLER “YENİLMEZ” DEĞİLDİR
İran İslam İnkılâbı lideri Ayetullah Hamenei, İmam Humeyni’yi şöyle anlatıyor:
İmam Humeyni -ks- ve arkadaşları, süper güçleri bozguna uğrattılar.
İmam Humeyni -ks- süper güçlerin yenilebileceğini ispatladı.
O günlerde hiç kimse Amerika’nın iradesine aykırı bir şey yapılabileceğini düşünmüyordu; ancak İmam öyle bir şey yaptı ki bizzat ABD başkanları; İmamıın onları aşağıladığını itiraf etti.
***
ABD TARAFINDAN AŞAĞILANAN HALKINA ÖZGÜVEN KAZANDIRDI
İmam Humeyni’nin -ks- kelimenin tam anlamıyla İran milletinde köklü değişimler yarattığını belirten Ayetullah Hamenei şöyle diyor:
İmam -ks- İran halkı arasında aşağılık duygusunu özgüven ve izzet duygusuna çevirdi.
İran milleti İslami hareketten önce temel meseleleri ile ilgilenmiyor ve daha çok kişisel meselelerle uğraşıyordu. Ancak talepte bulunma, hem de büyük ve önemli taleplerde bulunmayı; bizlere İmam Humeyni -ks- öğretti ve durgun ve teslim konumunda olan bu milleti, ciddi taleplerde bulunan bir millete dönüştürdü
Değişimci ve değişim yaratan bir şahsiyet derken şunu kastediyorum:
Eğer bazılarının, o dönemin rejiminden talepleri olduysa, bu talepler bir sokağı asfaltlamaktan ibaretti, bu seviyedeydi; ancak İmam Humeyni -ks- halkın bu basit taleplerin çıtasını “istiklal, özgürlük, ne Doğu ve ne Batı” taleplerine yükseltti.
***
İmam’ın bugün için hepimize verdiği ders, “olumlu değişimi sürdürmek” tir.
İnkılabın hayatta kalması için İmam’ın bu teorik ve pratik özelliğinden ders alarak, değişimci eğilimimizi ve daha iyi olma ve sıçrama hareketinde ivmeli yönelişleri tüm alanlarda ve özellikle durgunluk veya gerileme yaşadığımız zeminlerde ciddiyetle takip etmeliyiz.
İmam Humeyni’nin -ks- ta gençlik çağından itibaren değişimci ruhu ile bilindiğini kaydeden Ayetullah Hamenei diyor ki:
İmam -ks- peygamberlerin yöntemiyle insanların uyuyan ruhunu ve manevi içgüdülerini uyandırırdı. İmam’ın bu özelliği İslami hareket başlamadan onlarca yıl önce Kum dini ilimler merkezinde insanlarda büyük değişim yaratan ahlak dersinde de belirgindi.
İmam Humeyni; mücadele yıllarından, hayatının sonuna kadar amel meydanında da emsalsiz bir komutan rolünde değişimciliğe önderlik ediyor ve büyük İran milleti adındaki bu okyanusu hedeflere ulaştırma yolunda dalgalandırıyor ve fırtınalar koparıyordu.
Milletin ecnebi güçlere ve hatta Pehlevi rejiminin üst düzey yetkililerine karşı aşağılık duygusuna dayanan bakışını, özgüven ve milli izzet sahibi olan ve ülkenin kaderinde etkisi bulunan bir bakışa çevirdi…
“DİN” E BAKIŞTA DEĞİŞİM
İran halkının “din” e bakışını değiştirdi…
Bu halk, İslam dini denildiğinde sadece ibadetler, namaz, oruç, nikah, boşanma ahkamı vb’ ni anlıyordu..
Halkın taleplerini kısıtlı taleplerden istiklal ve özgürlük talebi gibi temelli taleplere çevirmek, halkın dine, sıradan bir çerçeveden bakışını İslami devleti ve İslami medeniyeti inşa edecek bir bakışa çevirmek, İslam inkılabının büyük önderinin değişimci anlayışının diğer belirleyici tesirleridir..
İslami hareket başladığında milletin zihninde geleceğe dönük hiç bir ufuk yoktu, ancak İmam Humeyni -ks- bu ufuksuz bakışı, milletin şimdiki bakışına, yani gelecek ufuklarında İslam ümmetini kurma ve yeni İslami medeniyeti inşa etmeye dönüştürdü.”
Gençlere ve genç kuşağa bakışta köklü değişim yaratması da İmam Humeyni’nin -ks- değişim anlayışının derin tesirlerinden biridir.
***
“DEĞİŞİM İMAM’I” DERKEN?
En önemli nokta, İmam’ın tüm bu değişimlerde en temel etkenin Allah olduğunu bilmesiydi.
“…Son 30 yılda İran’da çeşitli alanlarda yaşanan ilerlemelere ve değişimlere karşın bazı altyapılarda değişim başladı, fakat tamamlanmadı ve bazı alanlarda da gerileme yaşandı, ki bu da talihsizlik ve kabul edilemez bir durumdur.
Doğası yenilikçilik, değişim, ilerleme ve sıçrama olan bir inkılabın karşı noktası irticadır.
İnkılapların ilerlemesi veya gerilemesi insanların iradesine bağlıdır; zira eğer insanlar doğru yolda hareket etmezse, Allah Teala nimetlerini onlardan geri alır. Dolayısıyla bu duruma düşmemek için çok dikkatli olunmalıdır.
***
DEĞİŞİM” DERKEN?
Değişim talep etmek illa ki itiraz etmek anlamına gelmez veya illa ki yenilgiden sonra değişimi düşünmek gerekmez; değişim demek, harekette ivme kazanmak ve hızlanmak ve irticadan ve yanlışların üzerinde ısrarla durmaktan kaçınmaktır.
Doğru değişim, ideolojik bir dayanağa muhtaçtır ve özellikle adalet alanında bu değişim şarttır.
Değişim güçlü ve organize bir düşünceye dayanmalıdır; nitekim İmam’ın her değişim hareketi İslam maarifleri temeline dayanırdı; böyle bir ideolojik dayanak olmazsa değişim yanlış olacak ve evrilecektir.”
Ayetullah Hamanei bu bağlamda inkılabın ilk günlerindeki bazı inkılapçı kişileri kast ederek bakın ne diyor:
“…Bu insanların güçlü ideolojik temelleri, sağlam iman ve akılcı dayanakları olmadığından, gençlik çağını ve yaşamın çeşitli evrelerini geride bıraktıktan sonra, inkılâbın zaten onlarla mücadele için gerçekleştiği yanlış yola saparak fosillere dönüştüler.”
***
MEDENÎ ÖLÜM
Değişim ileriye dönük olmalıdır.
Oysa Pehlevi döneminde gündeme getirilen modernite veya Batı yandaşlığı, İran milletinin dini, milli ve tarihi kimliğini yok etmek ve bir başka ifade ile; medeni ölüm demekti.
PETROL BAĞIMLILIĞI
“… İktisadi alanda petrol gelirine bağımlılığından kurtulmak, eğitim alanında eğitim merkezlerinde ders müfredatını faydalı ve uygulamalı hale getirmek, sosyal meselelerde adaleti sağlamak ve aile meselelerinde uyuşturucu bağımlılığını yok etmek ve ülkenin yaşlanmasını önleme konusunda değişim hareketlerine ihtiyacımız var…”
Ayetullah Hamanei, değişim yaratmanın şartının düşmandan ve düşmanlıklardan korkmamak olduğunu hatırlatıyor:
Her önemli ve olumlu işe karşı çıkanlar olur. Örneğin sanal ortamda muhalefetler genellikle keskin ve rahatsız edicidir; mesela dış düşmandan ülkenin maslahatına olan her harekete karşı çıkan geniş bir cephe vardır ve Siyonistlerin propaganda imparatorluğu da onlara destek verir. Ancak hesaplı bir iş yaparken bu tür düşmanlıkları ve muhalefetleri umursamamak gerekir. Düşman korkusuna galip gelmenin çaresi genç ve cesur güçlerin meydana çıkmasından ibarettir, bu da gençlerin düşüncesinden, cesaretinden ve atılganlığından yararlanma anlamına gelir.
Bugün Amerika milleti eski ve şimdiki hükümetlerinden büyük utanç duyuyor.. Ortaya çıkan bu rezil durumun (Floyd cinayeti) ardından Amerika’yı desteklemeyi ve onu süsleyip püslemeyi bir marifet zanneden ABD seviciler artık utançtan başlarını kaldıramayacaklardır…”
Evet, halefinin gözünden selefini biraz da olsa aktarmaya çalıştım.
Daha fazlasını merak edenler, Farsçadan çevirdiğim 800 sayfaya yakın “Şerh-i İsim” adlı kitabımıza bakabilirler.
Yakın tarihimizde, bilmediğimiz veya çok yanlış, genellikle de kimi araştırmacılarımızın eksik bildiği çok şey var…
Allah’a emanet olun, sağlıcakla kalın