İran-Karabağ Gerçekleri

İsmail Bendiderya 8.05.2020 23:00:09
Bir önceki yazımda Karabağ meselesinin bizzat kendisini yazmış ve o günlerde, Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte başlayan sürece sürüklenen Azerbaycan’da da ciddi yönetim ve iktidar sıkıntılarının baş gösterdiğini anlatmıştım.

Karabağ konusunda o günkü Azerbaycan yönetiminin inanılmaz hataları ve “en iyimser tabirle” ihmalleri vardır…

Bu konudaki gerçekleri ört bas etmek isteyenlerin sığındığı en kolay argüman, o gün Türkiye ve İran’ın Karabağ konusunda Ermenistan’ı desteklediği yalanıdır.

Bu yalanın en büyük şahidi, bugün, tıpkı Bosna ve Hersek’te olduğu gibi, Azerbaycan topraklarında isimsiz yatan Türkiye ve İran şehitleridir..

Tıpkı Bosna ve Hersek’ te olduğu gibi; mezkur devletlerin bunu resmen açıklamıyor olmasının nedeni ise BM denilen aygıtın Siyonistlerin maşası olması ve bu tür yardımları “müdahale” sayıp o ülkeler aleyhine ciddi suçlama dosyaları açma tavırlarıdır.

Bu konuda ilginç olan şey ise, Türkiye’de de bazı medyanın bu konuyu saptırarak İran’ı suçlaması ve Türkiye-İran yakınlaşmasına engel olabilmek için elinden geleni yapmasıdır.

***

İşin aslını kısaca özetleyelim:
Geçtiğimiz günlerde “İran’ın başkenti Tahran’da toplanan Ermeniler soykırımı andı. Resmi protokol dahilinde gerçekleşen skandal törene İran’ı temsilen katılan isimler de oldu”. şeklinde bir haber geçti medyamızda. Haberin kaynağı da İran haber ajansı İrna’ydı…

Haber, sanki İran devleti sözde Ermeni soykırımını kabul etmiş ve bu yalanı kabullenmiş gibi verildi.

Oysa Tahran’daki Ermenistan Büyükelçiliği, her yıl, Büyükelçilik binasında böyle bir anma töreni düzenlemekte ve bu yalana herkesi inandırabilmek için de haber ajanslarını davet etmektedir.

İrna’nın bu haberde Ermenistan Büyükelçiliğinin kullandığı yalan ibareyi iktibas etmesi bir haber aymazlığıdır ve bunu ben de şiddetle kınıyorum. Nitekim İran’ın diğer ve daha güçlü haber ajanslarında bu olayın veriliş şekli öyle değildir. İsteyenler, internetten kolayca görebilirler.

Benim derdim, İrna’nın ne yazdığı değil, İran devlet ve milletinin Karabağ olayına nasıl baktığı ve bu konudaki duruşunun bizim tarafımızdan doğru bilinmesi ve her iki tarafta da var olan bazı ahmak ve kolayca güdülebilen maksatlıların, iki ülkeyi birbirine ters aynadan gösterme oyununa gelinmemesidir.

İran’ın en üst düzey ismi ve aynı zamanda Türk olan lideri (ki bu bile bizim medyamızda pek bilinmez)  Ayetullah Seyyid Ali Hamenei, bu konuda net bir fetva vermiş midir?
Evet.

Ayetullah Seyyid Ali Hamenei Karabağ olaylarının başladığı günlerde bunu bir zulüm saymakta ve Karabağ’ın Azerbaycan devletine ait bir İslam toprağı olduğunu ve Ermenilerin bu beldenin asıl sahibi olan Azerbaycan Türklerine zulmettiklerini alenen söylemekte, Karabağ’ın tıpkı Filistin ve Bosna’da olduğu gibi dünya emperyalizmi tarafından mağdur edildiğini açıklamaktadır.

“Bunun belgesi nerede?” diyenler, aşağıdaki linke bakabilirler:

http://www.tabnakardebil.ir/fa/news/721870/%D8%B1%D9%87%D8%A8%D8%B1-%D9%85%D8%B9%D8%B8%D9%85-%D8%A7%D9%86%D9%82%D9%84%D8%A7%D8%A8-%D9%82%D8%B1%D9%87%E2%80%8C%D8%A8%D8%A7%D8%BA-%D8%AE%D8%A7%DA%A9-%D8%A7%D8%B3%D9%84%D8%A7%D9%85-%D8%A7%D8%B3%D8%AA

Ayetullah Seyyid Ali Hamenei’nin Karabağ konusunda sadece bunu söylediği, başka beyanatı olmadığı da yalandır.

İşte birkaç örnek:

“Bugün Keşmir, Bosna, Somali ve Karabağ’da Müslümanlar zulüm altındadır. İslam Ülkeleri Konferansı (Yeni adıyla İslam İşbirliği Teşkilatı) bu konulara eğilmek için özel komisyonlar kurmalıdır…” (İslam ülkeleri 8. Uluslararası Konferansı’ndaki beyanatından)

26 Ağustos 1992’de, Nahcivan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’le görüşmesinden: “ Emperyalizmin, iki ülke arasına ihtilaf sokmasına izin vermemeliyiz”

7 Haziran 1992’de Karabağ’ın işgali konusunda yayınladığı Hacc mesajından: “Kafkasya’nın genelinde, özellikle Karabağ’da Müslümanların evlerine saldırılıp katledilmesi, Avrupa’nın kalbindeki Saraybosna’da da aynısı caniliklerin işlenmesi Batılıların gaddarlıklarının ve Amerika’nın Müslümanlara beslediği bitmek tükenmek bilmeyen düşmanlığının göstergesidir…”

27 Temmuz 1993’te Tebriz’deki konuşmasından:
“..Bugün dünyada Müslümanlara reva görülen şu zulümlere bir bakın… Bunların nedeni, Müslümanların zayıf davranmasıdır.. Müslümanlar ellerindeki imkanları kullanmadılar.. Bakın, Bosna’da, Hersek’te, Tacikistan’da Müslümanlara zulmediliyor.. Karabağ’da Ermenistan devleti ve oradaki Ermeniler Müslümanlara zulmediyorlar. Bu zulmü şiddetle kınıyoruz. Bunu yapanlar, Ermenistan devleti ve halkıdır, bunu söylerken buradaki Ermeni vatandaşlarımızı suçluyor değiliz; ama buradaki Ermeni vatandaşlarımızın da Ermenistan’ın bu zulmünü kınamasını bekleriz…”

20 Nisan 1994 tarihinde İran Hac yetkililerine yaptığı konuşma: “Eski Yugoslavya topraklarında Müslümanlara neler ettiler..Ama sadece orası değil ki; hemen yanıbaşımızda, şu Azarbaycan toprağı olan Karabağ’da Müslümanlara yapılanların da oradakinden hiçbir farkı yoktur…”

 Peki İran medyası Karabağ konusunu nasıl işliyor? Tabnak’tan aktaralım (Farsça bilenler kolaylıkla internetten bulabilir):

“…Karabağ, Azerbaycan Cumhuriyetinin toprağı olup 1992 Şubat’ında Ermenistan tarafından işgal edilmiştir. Ermenistan ordusu, Rusya’nın da desteğiyle Azerbaycan topraklarına saldırmış ve bu ülkenin beşte birini işgal etmiştir. Karabağ, bu işgal edilen toprakların sadece bir kısmıdır..Karabağ’da Türk asıllı Müslümanlara inanılmaz zulümler yapıldı ve BM’nin 1993 tarihli ateşkes kararına rağmen Ermenistan işgal ettiği Karabağ’dan çekilmedi…”

***

Buraya kadar aktardığım belgeler yetmediyse bir de İranlı askeri yetkililerin Karabağ konusundaki beyanatlarına bakalım ve yer yer bizim medyada yazılanların bu konudaki gerçekleri ne kadar yansıttığını bir görelim:

23 Nisan 2017 tarihli İran medyasından:
İranlı Emekli General Muhsin Rızai: Karabağ’da Ermenilere Karşı Savaştık

Muhsin Rızai, İran Devrim Muhafızlarının Karabağ Savaşında Ermenilere karşı savaştığını açıklayarak şunları söyledi: “Karabağ savaşına çok sayıda İranlı katılarak şehit düştü. Savaşta yaralananlar İran’a intikal edilirken şehit düşenlerin bir çoğu şu anda Bakü’de yatmaktadır.”

Düzenin Yararını Teşhis Konseyi Genel Sekreteri ve Devrim Muhafızları Eski Komutanı Muhsin Rızai, İran’dan yayın yapan Sahar TV’ye verdiği röportajda Karabağ savaşına dair bilinmeyenleri açıkladı.

Eski Devrim Muhafızları Komutanı Muhsin Rızai, şunları söyledi: “Karabağ bölgesinin durumunun net olarak anlaşılması, Azerbaycan ordusunun gerekli askeri teçhizatlarla donatılması ve gerekli askeri eğitimlerin verilmesi için bizzat emir verdim. Hatta o zaman Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin özel olarak eğitilmesi için gerekli emirleri de ben verdim...”

KARABAĞ’DA İRANLI ŞEHİTLER

Eski Devrim Muhafızları Komutanı General Muhsin Rızai, Karabağ savaşında şehit düşen İranlılara değinerek şunları söyledi: “Karabağ savaşına çok sayıda İranlı katılarak şehit düştü. Savaş sırasında yaralananlar İran’a intikal edilerek tedavi altına alındı. Şehit olanların bir çoğu ise Bakü’de defnedildi.”

KARABAĞ İSLAM TOPRAĞIDIR

Muhsin Rızai, Karabağ’ın İslam toprakları olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bizler Azerbaycan’ın zor günlerinde yanında olduğumuz gibi bugünde onların yanındayız. Karabağ’ın geri alınmasında da onlara yardıma hazırız. Karabağ toprakları İslam topraklarıdır ve barışçıl yöntemlerle Azerbaycan Cumhuriyetinin tüm toprakları temin edilmelidir.”

Karabağ savaşı sırasında İran İslam Cumhuriyetinin Devrim Muhafızları Komutanı olan General Muhsin Rızai’nin açıklamaları Azerbaycan medyasında da geniş yankı buldu.

Batı ve uluslar arası Siyonizm’e bağlı medya yayın organları Azerbaycan ve Türkiye gibi ülkelerde Karabağ savaşında İran’ın Azerbaycan’ı himaye etmediğini ve hatta Ermenistan’a yardım ettiği iddiasında bulunarak İran’ı karalamaya çalışmaktadırlar. Şu ana kadar Azerbaycan medyası her platformda İran İslam Cumhuriyetini kötülemek için Karabağ savaşında İran’ın Azerbaycan askerlerini eğittiğini, askeri malzeme verdiğini hatta savaşta ön safta bizzat savaştığını anlatmadıkları gibi İran’ın Ermenistan’a yardım ettiği iftirasını atarak Müslüman kamuoyunda İran’ı kötülemeye çalışmaktadırlar.

KARABAĞ’I İLK SAVUNANLAR KİMDİ?

“İrangerçekleri” sitesinde yer alan şu satırlar düşündürücüdür:

Karabağ savaşının ilk dönemlerinde İran Devrim Muhafızları askerlerinin başarısıyla Karabağ’ın bir karış toprağı bile kaybedilmemişti, ancak Amerika’nın oyunları ile ve Azerbaycan’a Türklük ve milliyetçilik duyguları ile girerek Ermenilere karşı savaşan İran Devrim Muhafızlarını bölgeden çıkardıklarında artık Karabağ kaybedilmeye başlanmıştı. İran bölgeden çıkarıldıktan sonra Karabağ savaşı kaybedildi. Daha doğrusu Karabağ birileri tarafından bizzat satılmıştır. İran İslam Cumhuriyetinin savaş dönemindeki Devrim Muhafızları Komutanı olan Muhsin Rızai’nin bu açıklamalarıyla gerçekler bir kez daha gün yüzüne çıkmış oldu. Ama işin ilginç yanı İran’la birlikte cephede Ermenilere karşı savaşan bir çok Azerbaycanlı yiğit ülke içinde ortadan kaybolmuş ve yok edilmiştir. Bazıları hapislere atılmış bazıları da suikastlara uğrayarak şehit edilmiştir.

İran İslam Cumhuriyetinin Karabağ’da Ermenilere karşı ön cephede savaştığını, şehit verdiğini, milyarlarca dolarlık silah ve askeri teçhizat verdiğini şu ana kadar Azerbaycan’ın Amerika ve İsrail güdümlü yönetimi açıklamadığı gibi sessizliğe bürünerek İran aleyhine atılan iftiraları üstü kapalı tasdik etmeğe çalışmıştır (https://irangercekleri.net/iranli-emekli-general-muhsin-rizai-karabagda-ermenilere-karsi-savastik/)

***

07 Haziran 2009: Rızai: Yukarı Karabağ’ın işgali engellenebilirdi
İran‘da cumhurbaşkanı adaylarından Muhsin Rızai, "Azerbaycan toprağı olan Yukarı Karabağ‘ın, Ermenistan tarafından işgali engellenebilirdi. İran, özel konumu ve sayısız kabiliyetleriyle bölgede çatışma ve savaşa izin vermemeliydi " dedi (https://www.milligazete.com.tr/haber/1185686/rizai-yukari-karabag-in-isgali-engellenebilirdi)

***

Fars Haber Ajansı FHA:2019: İran Meclisi Türk asıllı Urumiye Milletvekili Hadi Bahadiri, Paşinyan'ın Tahran ziyareti sırasında açılan pankarta sert tepki gösterdi.

Bahadiri, yerel medyaya yaptığı açıklamada, Ermenistan’ın, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğüne saygı göstermesi gerektiğini belirterek, "İran'ın bu konudaki kesin siyaseti daha önce resmi olarak ilan edildi. Karabağ İslam ve Azerbaycan toprağıdır. Mecliste Sayın Dışişleri Bakanı'na da İran sınırları içinde ülkenin resmi siyasetine aykırı böyle bir olayın yaşanmasına neden izin verildiğini soracağız." ifadelerini kullandı.

Paşinyan Tahran'daki Ararat (Ağrı Dağı’na Ermenilerin verdiği suni isim) Kulübü'nde düzenlenen bir toplantıya katılarak burada bir konuşma yapmış, Paşinyan'ın konuşma yaptığı salona bazı provokatör Ermenilerce"Karabağ Ermenistan'a aittir" yazılı pankartın asılması başta, lider Ayetullah Hamenei gelmek üzere, İran Türklerinin sert tepkisine neden olmuştu (https://tr.farsnews.ir/world/news/13971212000515)
***

Karabağ Savaşı Ve Haksız Suçlanan İran

Aslında Ermenistan ve Azerbaycan arasında 1905 den beri süren Karabağ sorunu 26 Şubat 1992 Ermenistan ordusunun Hocalı kasabasını kuşatması üzerine işgale dönüşmüştür.

Rus ordusunda hakim Ermeni subayların yönlendirmesi ile başlatılan topçu saldırısı ile kasabadan ayrılmak zorunda kalan halk tek gidecekleri doğu koridoruna doğru yol almaya başlar. Ancak orası da Ermeni askerler tarafından kuşatılmıştır. Açılan ateş neticesinde 613 sivil Azeri kadın çocuk demeden vahşice katledilir. Öldürülen insanlar daha sonra bir araya toplanarak üzerilerinde korkunç tahribatlar yapıldıktan sonra fotoğrafları çekilir ve yakılarak yok edilir. Birliklerin başındaki komutanlardan biri bu gün Ermenistan Devlet Başkanı olan Sarkisyan’dan başkası değildir. Daha sonra verdiği bir röportajda “Azeriler işi bu kadar büyütüp sivilleri öldüreceğimizi tahmin etmiyorlardı. Bu yüzden koridorda bize doğru yürüdüler. Ancak biz ciddi olduğumuzu tüm Azerbaycan’a göstermeliydik.” diyerek vahşetlerinin sebebini fütursuzca açıklıyordu.

Bu tarihe kadar Ermenistan tıpkı İsrail’in yaptığı gibi öncelikle nüfus politikası ile Karabağ’ı İşgale hazırlamış ve uluslararası kamuoyunda haklı bir gerekçeye dayandırmaya çalışmıştır. 1832 yılında yapılan resmi nüfus sayımına göre bu bölgedeki Azeri nüfusu %92 Azeri ve %8.4 Ermeni iken süreç sonucunda bu oran Ermeni nüfusu lehine gelişmiş ve 1948-1950 yılları arası 150000 den fazla Azeri nüfusu çeşitli politikalarla bölgeden göç ettirilmiştir.

İşgal’den birkaç ay sonra AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) organizasyonu ile Minsk toplantısı Türkiye’de dahil 11 ülkenin katılımı ile yapılmış ve İran’ın da aracılığı ile iki ülke arasında bir anlaşmaya varılmasına rağmen Ermenistan bu anlaşmaya uymamış ve Şusa , Laçin Kelbecer, Fuzuli, Ağdam, Gubadlı ve Zengilar’ı sırasıyla ve birkaç ay arayla işgal etmiştir.


Her işgal sonrası BM toplanarak Ermenistan’ı uyarmış ve derhal işgal ettikleri yerleri terk etmesini aldığı kararlarla istemiştir. Ancak Ermenistan yine İsrail gibi bunların hiçbirine uymayarak BM ve diğer uluslararası kuruluşların yaptırım eksikliğinden faydalanmış ve işgali sürdürmüştür.

Tüm Karabağ savaşı sonucunda 20.000 insan öldürülmüş, 100,000 insan yaralanmış bunlardan 50.000 kadarı sakat kalmış, 7.000 devlet dairesi 700 civarı okul 665 tıp merkezi 800 km den fazla yol, 160 köprü 23.000 civarı su hattı ve bir milyondan fazla tarım arazisi tahribata uğratılarak yok edilmiştir. Mayıs 1994 de Bişkek Protokolü ile ateşkes sağlanmasına rağmen işgal sonlanmamış ve gerginlik bu günlere kadar devam etmektedir.

Rusya ve İran, Ermenistan’ı defalarca uyardılar. İşgal edilen yerleri terk etmesi için. Ermenistan’ın cevabı “Buraları savaşla kazandım benim hakkımdır” oldu. O zaman Rusya ve İran kenara çekildiler. Bu işin ancak savaşla hallolacağı ve bunun için Azerbaycan’ın çaba göstermesi anlamını geliyordu. Yoksa Azerbaycan’ı Ermenistan’a tercih etmek değildir bu. Ancak Azerbaycan üzerine düşen görevi yapmıyor, savaştan kaçınıyor ve diplomasi ile halledeceğini söylüyordu.

Rusya için Azerbaycan her daim Ermenistan’dan daha yakın ve güvenlidir. Hem daha büyük bir ülkedir. Daha stratejiktir. Daha gelişmiştir. Doğal kaynaklar açısından Ermenistan’dan avantajlıdır. Üstelik %90 nüfusun Şii olması Rusya’da yükselen selefi terör açısından daha güvenlidir.1920 de Bakü’nün işgalinden bu yana Rusya Karabağ’ın Azerbaycan toprakları olduğunu çeşitli defalar deklere etmiş ve bu güne kadar bu politikasından vazgeçmemiştir. İşgalin ilk yıllarında Sergev Kirov “Karabağ, Azerbaycan’da kalmalıdır” demiş, Rusya Komünist Bolşevik Partisi “Karabağ Azerbaycan’dan koparılamaz” açıklaması yapmış Gorboçov “Dağlık Karabağ, Azerbaycan’ın ayrılmaz bir parçasıdır” diyerek bu politikayı sürdürmüşlerdir.


Her sene Karabağ işgalinin yıldönümü itibarı ile Ermenistan’a sövülüp sayıldıktan sonra mesele gelir İran’a dayanır. Öyle bir noktaya varır ki sanırsınız Karabağ’ı işgal eden ve Hocalı katliamını yapan Ermenistan değil de İran’dır.

Halbuki Karabağ için şehit olan İran asker ve milislerinin sayısı Azerbaycan askerlerinden belki de fazladır.Azeri kamuoyundan ve uluslararası Azeri ve Türk kamuoyundan Karabağ ile ilgili gizlenen gerçeklerden biri de budur. Karabağ’ savaşı başladığında İran hemen yardıma koşmuştur. İranlı komutanlar tıpkı Suriye’de yaptıkları gibi o zamanda Azerbaycan Ordusunu dahil olarak komuta kademesinde yer almışlar ve koordinasyonu sağlamışlardır.Gönüllü Afgan birliklerini ve Şii milislerini ertesi sabah Karabağ’a sevk edilmiştir. Birçok köy İran’dan gelen bu milisler sayesinde geri alınmıştır. Hemen mülteciler için çadır kentler kurularak buraya özel bir Seyit Ruhullah Humeyni İmdat Yardım Cemiyeti kurulmuştur. Tam iki sene göçen Azerilerin barınma, beslenme ve su ve elektrik ihtiyaçları karşılanmıştır İran bunu zamanında askeri güç ile çözmek taraftarıydı. Azerbaycan ise diplomatik ve uluslararası girişimlerle çözmek konusunda ısrarcıydı. Yirmi beş yıldır bir türlü bu diploması işlemiyor.

İran Hocalı katliamının ertesi günü bizzat kendisi Karabağ’a müdahale etmiştir. Ancak Elçibey ve Azeri politikacıların İran karşıtlığı ve engellemeleri sonucu bu müdahaleyi sürdürememiştir. Daha sonra defalarca Azerbaycan’ı bu konuda ikna etmeye çalışmalarına rağmen başarılı olamamışlardır. Şehit olan İran askerlerinin naaşları hala Azerbaycan’dadır ve İran’a verilmemiştir bile. Eğer Azerbaycan devleti gerekli müdahaleyi İran ile birlikte yapsaydı bu gün Karabağ işgalden kurtulmuş olacaktı.

İran içinde Azerbaycan’ı tercih etmesini gerektirecek çok fazla saik vardır. Ancak Azerbaycan’ın İran Azerbaycan’ı ile ilgili politikaları dolayısıyla İran’a bakış açısı daha tutarsızdır.

İran’ı Karabağ meselesinden uzaklaştıran Azerbaycan hükümetinin politikalarıdır. Özal’ın “Azeriler İran’a daha yakındır. Onlar Şii, biz Sünniyiz” sözüne rağmen İran Karabağ’da Azerbaycan’a yardım etmek istemiş, ancak Ebulfez Elçibey’in ”Ben iki elimle Karabağ’ı Ermenistan’a vermeye razıyım ama Karabağ’ın İran’ın yardımıyla kurtulmasını razı değilim” sözü tarihe kara bir damga olarak vurulmuştur.


Azerbaycan devletinin İran Azeri bölgesi için “Güney Azerbaycan” söylemi ve bu söylemin siyasete yansımış olması, İran’daki İslami bilincin kendi ülkesine sirayet etme kaygısı, küresel güçlerin İran politikası Azerbaycan’ın İran siyasetini belirlemektedir.

İran Karabağ için elinden geleni fazlasıyla yapmıştır. Önce fiili müdahale ederek müdahale etmiş sonrada çatışmayı bitirmek için her iki tarafı ikna etmeye çalışmıştır.

Bir kavgada bir tarafı ikna edemezseniz diğer tarafı ikna etmeye çalışırsınız. Her iki tarafı da ikna edemezseniz kenara ve kavganın neticelenmesini bekler yumruk yemekten sakınırsınız. Doğru olan yaklaşım budur.

Bununla birlikte dünyada Hocalı olaylarını soykırım olarak kabul eden on ülke içinde Türkiye yoktur. Şubat 2013’de Hocalı’nın Soykırım olarak tanınmasına ilişkin kanun teklifi MHP ve CHP’li vekiller tarafından kabul edilmesine rağmen AK Parti’li vekillerin oylarıyla ret olunmuştur

Özal’ın 1992’de yaptığı siyasi gafın aynısını 2016’da IŞİD’in Tuzhurmatlu’da hardal gazı kullanmasıyla Türkiye’den yardım istemeleri üzerine AK Parti Hükümeti’de yapmış ve vize politikaları ile Türkiye’ye göç etmelerini engellemiştir.

Türkmen Milliyetçi Halk Partisi Sözcüsü Ercan Ketene, “Türkmenler İran’dan yardım istedi, İran anında 8 doktor gönderdi. Saldırıdan 2 bin 100 kişi etkilendi” diye konuştu. Ketene şöyle devam etti: ”50 binden fazla Telaferli, Kerküklü Türkmen zor şartlarda yaşıyor. Türkiye hiçbir şey yapmıyor. Şu anda Irak’tan gelmek isteyen Türkmenlere vize zorluğu çıkarılmaya başlandı. Vize için dokuzuncu aya randevu veriliyor” açıklamasını yapmıştı.


Azerbaycan’ın küresel hegemonyanın kayığına binip İran karşıtı söylemlerinin kendine özel çok önemli gerekçeleri vardır:

1- Güney Azerbaycan söylemi: Azerbaycan ne  yazık ki İran Azerbaycanı’nı milli misak sınırları içinde görmekte ve bu yüzden bu coğrafyaya “Güney Azerbaycan” ismini vermektedir.Bu sebeple iç kamuoyuna yönelik propaganda yapmaktadır. Dolayısı ile Azerbaycan milliyetçi kesimi içinde GAMÖH (Güney Azerbaycan Milli Özgürlük Haraketi) GAMOH (Güney Azerbaycan Milli Oyanış Hareketi) gibi örgütler ortaya çıkmış ve bunlar faaliyet alanlarını İran içine doğru genişletmişlerdir.

2- İkinci olarak Rusya sonrası Azerbaycan’da İslami uyanış baskı altında tutulmuş ve çeşitli yasak ve tutuklamalar ile engellenmeye çalışılmıştır. Şia öğretisinin direnişçi vasfı, müçtehit ve taklit mercilerinin halk üzerinde etkin kontrolü İran ile aynı mezhebi saiklerin var olması Azerbaycan’ı her zaman İran’a karşı temkinli olmaya itmiştir.


3- Küresel küfrün ve özellikle siyonist İsrail’in İran politikasından etkilenmesi. Azerbaycan’ın hem coğrafi konum olarak hem de mezhebi yapısının bu politikada çok önemli bir yeri vardır. . İran’ın diğer ülkelerle olan sınırlarına rağmen en güvenli sınırı Azerbaycan sınırıdır ve siyonist emperyalizm bu güvenliği yıkma çabası içindedir. İsrail ile yapılan anlaşma ile İsrail, Azerbaycan’a füze rampaları ve askeri üstler kurmuştur. İsrail Azerbaycan için savunma kalkanı hazırlamaktadır. Selefi akımların Azerbaycan’da yer bulması için çeşitli girişimlerde bulunulmuştur.
Eski Devrim Muhafızları Komutanı Muhsin Rızai, kendisiyle yapılan bir röportajda Karabağ’da İran’ın verdiği mücadeleyi şöyle anlatmaktadır.


“Karabağ bölgesinin durumunun net olarak anlaşılması, Azerbaycan ordusunun gerekli askeri teçhizatlarla donatılması ve gerekli askeri eğitimlerin verilmesi için bizzat emir verdim. Hatta o zaman Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin özel olarak eğitilmesi için gerekli emirleri vermiştim.”

“Karabağ savaşına çok sayıda İranlı katılarak şehit düştü. Savaş sırasında yaralananlar İran’a intikal edilerek tedavi altına alındı. Şehit olanların bir çoğu ise Bakü’de defnedildi.”

“Bizler Azerbaycan’ın zor günlerinde yanında olduğumuz gibi bugün de onların yanındayız. Karabağ’ın geri alınmasında da onlara yardıma hazırız. Karabağ toprakları İslam topraklarıdır ve barışçıl yöntemlerle Azerbaycan Cumhuriyetinin tüm toprakları temin edilmelidir.”


Küresel hegemonyanın İran politikasında önceden olduğu gibi bu günde medya yayın organları Azerbaycan ve Türkiye gibi ülkelerde Karabağ savaşında İran’ın Azerbaycan’a yardım etmediğini ve bu konuda Ermenistan’ı desteklediği iddiasıyla İran’ı karalamaya çalışmaktadırlar.

Türkiye ve Azerbaycan medyası sık sık İran İslam Cumhuriyeti’ni kötülemek için Karabağ savaşında İran’ın Azerbaycan askerlerini eğittiğini, askeri milis güçlerini organize ederek müdahale ettiğini askeri malzeme verdiğini hatta savaşta ön safta bizzat savaştığını anlatmadıkları gibi tam tersi Ermenistan’a yardım ettikleri iftirasını atarak kamuoyunda İran’ı kötülemeye çalışmaktadırlar.

Karabağ savaşının ilk dönemlerinde İran Devrim Muhafızları askerlerinin başarısıyla Karabağ’ın bir karış toprağı bile kaybedilmemişti ve işgal edilen birçok köy ve kasaba İran milisleri tarafından kurtarılmış ancak Amerika’nın oyunları ile ve Azerbaycan’ın Türklük ve milliyetçilik politikası yüzünden Ermenilere karşı savaşan İran Devrim Muhafızlarını bölgeden çıkardıklarında artık Karabağ kaybedilmeye başlanmıştı.

İran bölgeden çıkarıldıktan sonra Karabağ savaşı kaybedilmiştir.

Daha sonraki yıllarda izlenen oyalayıcı politikalar da bunu desteklemektedir.. İran İslam Cumhuriyeti’nin savaş dönemindeki Devrim Muhafızları Komutanı olan Muhsin Rızai’nin ve dahi birçok politikacının zaman zaman yaptıkları bu açıklamalar gerçekleri ortaya koysa da bazı faşizan politikalar bunların ortaya çıkmasını engellemeye çalışmaktadırlar.. Ama işin ilginç yanı İran’la birlikte cephede Ermenilere karşı savaşan birçok Azerbaycanlı yiğit ülke içinde ortadan kaybolmuş ve yok edilmiştir. Bazıları hapislere atılmış bazıları da suikastlara uğrayarak şehit edilmiştir.

Netice olarak bugün Azerbeycan İran karşıtı bir politika da doruk noktadadır ve emperyalizim ve siyonizm tarafından İran’a saldırı üssü olarak hazırlanmaktadır (https://www.karsehlibeyt.org/karabag-savasi-ve-haksiz-suclanan-iran/)

Ve bir de “Karabağ İslam toprağıdır” diyen İranlı sanatçıların olaya hangi pencereden baktığını şu linke tıklayarak dinleyelim: - İranlı Türk sanatçının okuduğu ve rahmetli Esat Kabaklı’ya ait “bil oğlum” türküsü, hala İran Türklerinin favorisidir:

https://www.aparat.com/v/uYxHt/%D9%82%D8%B1%D9%87_%D8%A8%D8%A7%D8%BA_%D8%AE%D8%A7%DA%A9_%D8%A7%D8%B3%D9%84%D8%A7%D9%85_%D8%A7%D8%B3%D8%AA_%D8%AD%D8%B6%D8%B1%D8%AA_%D8%A7%D9%85%D8%A7%D9%85_%D8%AE%D8%A7%D9%85%D9%86%D9%87_%D8%A7%DB%8C


 

Yazarın Diğer Yazıları