Afganistan: Feryad-u Figanlar Diyarı

İsmail Bendiderya 29.07.2021 15:11:25
İslam ülkeleri arasında hem tarihi hem sosyal açıdan son derece özel ve ilginç konumu olan ülkelerden biri de Afganistan’dır.
Son zamanlarda ABD işgal ordularının bu ülkeden çekileceğini açıklaması ve Cumhurbaşkanımızın Başkent Kabil’deki havaalanını koruma işini bizim üstlenebileceğimizi açıklamasıyla gündeme gelen ülke…
Bu açıklamanın hemen ardından, ülkemize akan Afgan sığınmacılar hakkında haberlerin de medyaya düştüğü günlerdeyiz..

   ***

 “Afganistan” isminin anlamı son derece hüzün doludur.
Zira “Afganistan”; “Figanlar diyarı” demektir;
 “Afgan”, “figan” ın çoğuludur.
Afganistan’ın bu ismi boşuna almadığnı da hatırlatalım.
Tarih boyunca yüzü gülmeyen nadir ülkelerdendir… Bitip tükenmek bilmeyen kabileler ve kavimler savaşlarına bir de Moğol saldırıları eklenip de tüm ülke yüzlerce yıl kan ve ateş içinde kalınca, ona başka ne isim verilir ki?

   ***

 Hazin bir mazisi olan Afganistan’ın şimdiki hali de hazindir. Emperyalist devletler bu zayıf ve kasıtlı olarak  “geri bırakılmış” mazlum ülkeden pençelerini hiç çekmediler.
Şimdi ABD işgalinde olan ve yıllarca ABD zaliminin zulmü altında inleyen bu ülkenin halkı, ondan önce de sabık Sovyetler Birliği’nin işgal ve mandası altındaydı.
Babrak Karmal ismini hatırlayanlar, onun 1979-1986 yıllarında Sovyetler adına Afganistan’ı yıllarca yönettiğini bilirler.
1979 tarihinin bu bölgede ne anlama geldiğini açıklamama gerek yok sanırım.
Tam da bu nedenle Babrak’ın yerini Necibullah aldı…
Tam da bu nedenle, Amerika, arkasına NATO’yu da alarak Afganistan’ı Sovyetler’in sultasından kurtarıp kendi sömürü sofrasına koyabilmek için bu ülkeye el attı ve halkı “komünistlere karşı isyan ve direnişe” teşvik etti!

   ***

İki bela arasında kalan halk, “komünistlerdense, hiç olmazsa Allah’a inandığını zannettiği ABD” yi tercihe yönlendirildi ve benzerini birçok ülkede gördüğümüz bir kurtuluş savaşı başladı.
Bu savaşı kendi kurtuluşu zanneden Afgan halkı, aslında Amerika için savaştığını ve sadece boynundaki zincirin değişeceğini bilmiyordu tabi ki…
Burası bir “figanlar diyarı” dır derken abartmıyoruz yani…

   ***

Kavimler, aşiretler vb ayrılıklarla bu işin çözülemeyeceğini bilen ABD, Afgan ordusunun milli kanadının (!) yardımıyla, din talebeleri olan ve çoğu Pakistan v Suud’da eğitim alan “din talebeleri” ni, yani “Taliban” ı devreye soktu ve bu dindar insanlar, halkı “komunistlere karşı örgütlenip savaşma yolunda birleşmeye –kısmen- ikna etmeyi başardı.
Taliban içinde çok iyi niyetli gençler olduğu gibi, çok sapık fikirlerle beslenen ve ABD tarafından yönlendirilip kullanılanlar da vardı.

   ***

Hareketi yönlendiren Amerika’ydı.
Direnenler ise, vatanlarını kurtardıklarını zanneden saf ve tutucu Afgan halkıydı.
Taliban’la El Kaide bağlantısını kuranlar bu köprüye binaen o bağlantıyı kurmaktadır.

   ***

 Bu din talebelerinin de katkısıyla ve tabi ki diğer Müslüman grupların da direnişiyle Afganistan; komünist Sovyetler işgalinden kurtulup kapitalist Amerika’nı işgaline girdi ve kısa zamanda ülke baştanbaşa haşhaş ve kenevir tarlaları ve uyuşturucu üretme atölyeleriyle doldu.

   ***

Tahmin edeceğiniz üzere, ABD bu ülkeye pençesini geçirir geçirmez, direniş ve bağımsızlıkta ciddi rolü olan grupları birbirine düşürdü.
Rabbani-Hikmetyar-Ahmet Şahmesud ..vb gruplar arasında çıkarılan fitne ve ayrılıkların , terör ve sabotajlarla tasfiyelerin aslı budur, ABD’dir.

   ***

Dinmeyen gözyaşları , dinmeyen feryatlar, figanlar diyarıdır Afganistan..
Bu acıların özünde ise, doğu ve batı emperyalizminden daha etkin bir faktör vardır ve o da cehalette ve kavmiyetçilikte, aşiret, hizip taassuplarında ayak diremek ve “birlik içinde” olamamaktır.
Dürüst bakarsak, işin aslı bundan ibarettir.

   ***

Rabbani’yi ekarte edenler, Ahmet Şah Mesut gibi yiğit komutanları kalleşçe öldürenler Amerika şeytanından önce, bizzat bu ülkeye egemen olan inanılmaz geri kalmışlık ve cehalettir.

   ***

Oysa bu ülke, “medeniyetler beşiği” olmasıyla da ünlüdür..
“İmparatorluklar ve medeniyetler mezarlığı” olmasıyla da…
Türkiye olarak buradan çıkarmamız gereken çok dersler ve ibretler olduğu kanaatindeyim.

   ***

Bir zamanların mücahitleri, memleketi resmen ABD’ye kaptırdıklarını farkedince ya onun emrine girmek, ya da dağlara çekilip direnerek “eşkıya” ve terörist adıyla anılmak arasında kaldılar.
Birinci yolu seçenler Hamit Karzai adlı ABD maşası bir petrol memurunun emrinde devlet memuru oldu, diğerleri “terörist”..
ABD’nin demokrasi ve bağımsızlık yardımlarının en bariz örneklerinden biridir bu “figanlar ülkesi”…

   ***

ABD, Suud yardımıyla Taliban’ın belli kollarını Vahabiliğe yaklaştırdı.
İslam diniyle bağdaşmayan aşırılıklar sergilediler, sakalları ölçüp, adımları sayarak şeriat hükümleri verdiler!
Öldürdüler, nefret topladılar, köleliği ve cariyeliği dirilttiler ve bunun adına İslam dediler.

   ***

Cumhurbaşkanımızın “Aslında yok birbirimizden farkımız” demesini tamamen siyasi maksatlı olarak görüyoruz, aksi takdirde, özellikle nezih Türk milletinin din ve İslam anlayışıyla Taliban’ın anlayışının hiçbir benzer tarafı olmadığı olanca netliğiyle ortadadır.
Nitekim Taliban’ın ABD güdümlü yönetici kolu İran, Mısır, Azerbaycan, Malezya ve Türkiye gibi Müslüman ülkeleri “İslam dışı “ saymaktadır.
Tıpkı Vahabiler ve onlardan beslenen IŞID’la, onun farklı isimlerle yutturulan kolları gibi…

   ***

Bu durumda Kabil havaalanına talip olmamızın neden ve kime yarayacağını anlamakta zorlanıyorum.
Umarım orada da ve yine ABD-NATO’nun başka bir oyununa gelmeyiz…
Suriye, Mısır ve Irak konusundan hiç mi ders çıkarmadık? YPG-PYD’yi ABD kurmadı mı, ABD bu ayrılıkçı bölücülere onbinlerce TIR silah vermedi mi ve hala vermiyor mu???

   ***

Tabi ki memleketi yönetenlerin bildikleri vardır..Bizimkisi samimi bir hatırlatma ve tavsiyedir sadece…
Ve şöyle bir hatırlatma:
ABD, İsrail’in BOP’u için Suriye’yi yıkma planını devreye sokmadan önce, Irak’ta kurgulayıp kullandığı IŞİD adlı tekfirci bir terör örgütünü Suriye’de devreye soktu.
Aynı ABD, IŞİD’la mücadele iddiasıyla Suriye’yi bilfiil işgal etti ve şimdi orada petrollere çökmüş ve dahası, İsrail için de 2. versiyonun temellerini  atmış durumda..
Utanmadan da, “Bizim amacımız petrollerdi, onu da aldık ve YPG’nin devletleşmesinin masraflarını yine bizzat Suriye’nin petrollerinden karşılıyoruz”  dediler ve gerisini Terör ve işgal devleti Siyonist İsrail’e bıraktılar…
 Bu işin İsrail’in elinde patlayacağı ortada, o ve ABD bu ülkede de kaybedecek.
Ama önemli olan şu:
Geçtiğimiz gün medyaya bir haber düştü:
ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral Kenneth McKenzie, Afganistan'da Taliban güçlerine karşı savaşan orduya hava desteği vermeye devam edeceklerini açıkladı.
Taliban’ı dolaylı olarak ABD’nin Sovyetlere karşı yıllarca nasıl kullandığını ve Vahabi sapıklığıyla nasıl besledğini yukarıda anlattım.
Şimdi de ABD, Taliban’a karşı olduğunu iddia ediyor..
Tıpkı Suriye’ye IŞİD’i sokup, sonra da onunla mücadele bahanesiyle YPG-PYG eliyle 2. Bir İsrail oluşturması gibi…
Şaşırdınız değil mi?
Meseleye bir de bu açıdan bakmakta yarar var sanırım.
Sağlıcakla kalın efendim.

Yazarın Diğer Yazıları