Şimdi diyeceksiniz ki: "Herkesin inancı kendine!" Zaten uyarılmayan Müslümanları bozan baskılardan biri de bu değil mi?
Yok kardeşim herkesin inancı kendine değildir! " İnsanlığı, günümüz gençliği, gelecek nesli, ahlâki düzeni ve İslam'ın etrafında toplanan ümmetin geleceğini ilgilendirir!"
Bütün bunlar sizi ilgilendirmiyorsa bizi ilgilendirir!
İslam'ın temellerinden {farz} biri de Ramazan ayında 'oruç' tutmaktır. Oruç; tân yerinin ağarmaya başlamasından itibaren güneş batarken kızıllığı batıya varıncaya kadar yememek, içmemek, ve cinsellikle ilgili herhangi bir şeyi yapmamaktır. Aynı zamanda oruç, sadece mideyle değil, tüm organlarla hatta; duyu, akıl, düşünce ve hayal de bile uygulanmalı, insanlığa ve gelecek nesle faydalı olabilmek için iyi bir miras bırakılmalıdır.
Maalesef; "Elhamdülillah Müslümanım" diyen bir çok insanın dışarda gözler önünde yiyip içmesi hem insanlığa hem de İslama büyük zarar veriyor olması ve vermeye de devam etmesi içler acısı olarak görünmektedir. Çünkü böyle davranış, günümüz gençliğine kötü örnekle gelecek neslin bozulmasına sebep olacaktır. İşte İslam düşmanlarının istediğide budur! Savaşmadan kendiliğinden içten bozulması... Eskiden sahur vakti bütün evlerin ışıkları yanar, maneviyat yüklü heyecanla çatal kaşık, Kur'an ve dua sesleriyle çınlardı mahalleler. Maalesef günümüzde evin penceresinden bakıldığında yüzlerce evden birkaçının ışığının yandığını görürüz! Bu da, İslam ümmeti arasında, dinin temeli olan {farz} oruc'a ne kadar değer verildiği (değersizleştiklerini) görülür. Halbuki dini ayakta tutan bu beş temelden (Şehadet etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek ve zekât vermek) birinin eksik olması ümmeti sarsacak, zamanla diğer farzlar da önemsenmeyecektir. Böylece Müslümanlar asimilasyona uğrayacak, yok olma ve batıllaşmaya doğru hızla ilerleyecektir. Böyle devam ederse düşmanın yararına, Müslümanların ise zararına olacaktır.