İnsanlar bazen kum torbasına vurur gibi karşı tarafa vururlar. Vurmaya çalıştıkları aslında kendilerinin icat ettikleri birileridir. Vurduklarının aslı nedir, asıl kimliği nedir, kendilerini tanımlaması nasıldır? Saldırgan için bunların önemi yoktur. O kafaya koyduğu saldırıları için kum torbasının içini keyfine göre doldurmuştur.
Saldırdığı fikir akımı, siyasi görüş, şahıs her ne ise onun için bir kum torbası gibidir. Sadece saldırmak için vardır. Kum torbasından ses çıkmaz, çıksa da dinlenmez.
Bu gün yapılan tartışmaların çoğunda böyle bir anlayış hâkim maalesef. Muhataba karşı körlük ve sağırlık…! Dışardan bakan biri yani nispeten saldırıya maruz kalanı bilen biri için durum trajikomiktir. Çünkü dışardan bakan “bu o değil” diyebilir. Yani saldırılan kişinin saldırıya sebep olaylarla bir alakası yoktur.
Mesela adam “Müslümanlık” diye bir kum torbası koymuş karşısına, ha bire saldırıyor. Üçkâğıtçı, yobaz, çocuk istismarcısı, hileci, yalancı, sahtekâr, ikiyüzlü vs. Böyle biri velev ki kendine Müslüman desin, bu vasıfların İslam’la Müslümanlıkla alakasının olmadığı son derece açıktır. Aksine İslam, insanlığı bu alçak vasıflardan kurtarmak için gönderilmiş bir dindir. Bu dinin temsilcisi herkesçe bilinen peygamberidir. Yukarıda sayılan vasıfların hiç biri O’nda yoktur. Öyle ki, sayılan vasıfları taşıyan biri ne O’na yaklaşır ne de O (sas) kendine yaklaştırır. Aksine Peygamberin asli görevi insanı o kötü ve çirkin vasıflardan arındırmaktır.
Müslümanın Peygamber efendimiz tarafından yapılmış bir tanımı vardır. Tanım, bir meyvenin tad ve kokusunun tarifi gibidir. Size limon veren biri “buyur bu inciri ye” dese, gözünüz kapalı olsa ya da ikram kapalı olarak sunulsa dahi en fazla tadına bakınca ne olduğunu anlarsınız. İncirin ve limonun tatlarını bilen biri, başkalarının adlandırmalarına takılmaz. Tadına bakınca ne olduğuna kendisi karar verir. Artık yediğinin incir olduğunu anlayan birine binlerce kişi hayır o limondur dese de bir anlam ve değeri yoktur.
Tanımına uygun İslam’a kimsenin muhalefet etmeyeceği sanılmasın. En sahih İslam’ın yani bizzat peygamberimizin (sas) muhalifleri olmuştur. Mesela imtiyazlı konuma sahip olanlar kast sistemlerinin yıkılacağı endişesi ile “bizi onlarla bir mi tutuyorsun” diyerek itiraz etmişlerdir. Yoksulu soymayı meslek edinmiş birileri yoksulu yedirmeyi giydirmeyi emreden dine muhalefet etmez mi?! Gerçek muhalifler azıcık siyer bilgisi ile öğrenilip güncellenebilir.
Günümüzde en yaygın olarak saldırıya maruz kalan “İslamcılık, Sünnilik, Şiilik, Kürt’lük” kavramları hep böyle hasımları tarafından içi doldurulmuş kum torbaları gibidir. Hasımların tanımladığı Müslümanlığa nasıl ki en başta peygamberimiz karşı ise benzer şekilde hasımların içini doldurduğu asılları ile alakası olmayan bu örnek kavramlara da en başta kurucu ve liderleri karşıdır.
Hasımların, kendilerini haklı göstermek/çıkarmak için inşa ettikleri sahtelerini biliyoruz. Mesela Kur’an da zikredilen ‘ sabah Müslüman olup akşam İslam’dan çıkanlar’ inşa edilmiş sahte Müslümanlardır. Bunlar ta baştan itibaren belli bir amaçla sadece Müslüman görünmüşlerdir. Bunun gibi inşa edilmiş sahte İslamcı ve mezhepçilerin varlığını inkâr etmiyoruz. Ancak bunların gerçeği ile alakasının olmadığını görmek, özellikle zamanımızın bilgiye ulaşmadaki imkânların bolluğu nedeniyle oldukça kolaydır.
Kum torbalarını yumruklayan kişi asla şampiyon olamaz. Çünkü vurduğu rakip boksör değil kum torbasıdır. Kendini şampiyon ilan etmesi onu komik duruma düşürür o kadar.
Şimdi şöyle bir soru sorulabilir, sahte ve hakiki olanı ayırmanın kolay bir yolu yok mu? Var tabi ki; Zamanımızın Firavunu ve Ebu Cehil’i ABD/ İsrail bir İslamcıyı iktidardan edip ilerlemiş yaşına rağmen zindanlara atıyor, diğerinin önüne kırmızı halılar serip madalya takıyor; Şii’nin birini Ermenilere karşı koruyup kolluyor, diğer Şiinin ise bütün geçim kaynaklarını yok etmeye hatta nefesini kesmeye çalışıyor; Sünni’nin hakikisini sahtesi eliyle cumhurbaşkanlığından indirip mahkeme salonlarında katlediyor; Kürdün hakikisini darağaçlarına çekerken sahtesine milyon dolarla silah ve mühimmat veriyorsa hangisinin sahte hangisinin hakiki olduğu anlaşılmıyor mu?!
Hâsılı kelam samimi Müslümanı, İslamcıyı, Şii’yi, Sünni’yi, Kürdü tanımak isteyenin öncelikle samimi olması gerekir. Vesselam