Her yıl olduğu gibi bu yılda Filistinli mülteci ve şehit ailelerini unutmayarak başta Sabra- Şatilla kampı olmak üzere mülteci kamplarına kurban yardımı ve nakdi bağışta bulunmak için Kudüs Gönüllüleri Derneği yardım heyeti olarak İstanbul’dan Beyrut’a yola revan olduk.
Sabah namazını İstanbul Havaalanında eda edip sabahın erken saatlerinde Beyrut Havalanına vardık. Bölgedeki kardeş kuruluşumuz bizi havalanında karşılayarak kalacağımız otele götürdü. Valizlerimizi otele bıraktıktan sonra ayağımızın tozuyla yaptığımız ilk iş Başta İmad Muğniye olmak üzere yakınımızdaki direniş şehitlerini ziyaret olmak oldu.
Bu bayram diğer senelerden çok farklıydı. Zira tarihimize altın harflerle yazılacak “Aksa Tufanının” bütün dünyayı etkilediğini sahada somut olarak gözlemledik. Allah’a şükürler olsun dünyanın her yerinden gelen farklı yardım kuruluşları, bir nebze olsun savaşın yaralarını sarmak içi sıraya girmişlerdi.Bu güzel yoğunluk dolayısıyla bizde Bayramın ikinci günü kesim için kendimizi hazırladık. Vira bismillah diyerek işe koyulduk. İkinci günün sabahı kurban kesim yerine giderek bize vekaleti verilen kurbanların teker teker isimlerini okuyarak İslami usüllere göre kesimlerini gerçekleştirdik. Orada kurbanları dağıtmaya hazır hale getirerek Beyrut’taki önemli Filistin mülteci kamplarından birisi olan Burj El Barajneh kampına gittik. Geçen senelerden farklı olarak bu yıl kurban dağıtımımız sizlerinde özel teveccühüyle kat kat daha bereketleydi. Kamp içinde farklı kurumlarında kurban dağıtımına şahit olduk. Onların da kurban dağıtımı geçen seneneye göre daha bereketliydi. Orada kurban dağıtımını tamamladıktan sonra tarihin hüzünlü sayfalarına adı kazınmış Sabra-Şatilla kampında bizi umutlu gözlerle bekleyen ailelerimize etlerimizi dağıttık. Oradaki insanların Türkiye’deki hayırsahibi kardeşlerimize yaptıkları sleam ve dualarına tanık olduk. Günün tatlı yorgunluğuyla otelimize döndük. Bölgedeki çalışmalarımızın daha verimli ve isabetli olması adına bölge kuruluşlarıyla bir dizi toplantılar gerçekleştirdik. Tabii bölgesel sorunlar ve savaşın gidişatı gibi bütün dünyanın merak ettiği bazı önemli konular da görüşmelerin gündemindeydi.
Bayramın üçüncü günü kahvaltımızı yaptıktan sonra yine Burj El Barajneh kampına gittik. Kampta bizleri direniş ve mücadele kokan anneler karşıladı. Heyet başkanı olarak yapmış olduğum selamlama konuşmasında “Kudüsün özgürlüğünü” vurgulayıp hep beraber özgür Kudüste bayram namazı kılma arzumuzu dile getirdik. Bu kutlu mücadelede Türkiyeli kardeşlerininde maddi ve manevi olarak onların yanında olduğunu kendilerine ilettik. Savaş sırasında manevi ve pskolojik destek olması için çam sakızı çoban armağını hediyelerini teslim ettik. Onların mücadele çoşkularıyla oradan veda ettik. Bizi özlemle bekleyen direnişin çocuklarıyla buluşup gözlerindeki parıltılardan Ebu Ubeyde ve Ebu Hamza’ların nasıl yetiştiğini somut olarak idrak ettik. Yaş olarak onlardan büyüğü manevi olarak onların küçüğü olduğumu iliklerime kadar hissettim. Gelenek ve göreneklerimizin güzel bir örneği olarak bayram haşlıklarını takdim ettik. Kampta ziyaretlerimiz devam ederken yarının mücahitleri olan çocukların oyuncaklarının sadece oyuncak silah olduğunu gördük. Şehit, tutsak, hasta, garip ve gureba aileleri ziyaret ederek maddi ve manevi yardımcı olmaya çalıştık. Ümmetin izzeti için bedel ödeyen bu yiğit evlatların maruz kaldıkları elverişsiz ortama, sağlıksız şartlara ve kötü duruma hüzünle veda ederek devam eden savaş sürecinde şehit olan Salih Aruri ve diğer Filistin şehitlerimizin kabirlerini ziyaret edip otelimize döndük.
Bayramın dördüncü günü sabah erken saatlerde 2023 yılında gasıp İsrail rejimi tarafından Lübnan sınırında şehit edilen Yakup Erdal ve Seyfullah Öztürk kardeşlerimizin kabirlerini ziyaret etmek için Trablusşam’a doğru yola çıktık.Temmuz Savaşında, İsrail’in karşısında Hizbullah’a destek olmak için Suriye’ye beraber yolculuk yaptığımız Yakup Erdal kardeşimin kabrine gidince beni derin düşünceler sardı. Yol üzeri şehitlerimizin kabirlerini ararken Osmanlı dönemi oraya gelen bir Mevlevi pirinin kabrine denk gelip ziyaret ettik. Daha sonra şehir merkezine giderek kardeşlerimizin kabirlerini ziyaret ederek dua ettik ve yeniden Beyrutta döndük.
Bu Lübnan yolculuğumuzda havanın sıcaklığı gibi ortamında sıcak olduğunu gördük. İnsanların birinci gündeminin savaş olduğunu olası savaşa karşı hazırlıklı olduklarına şahit olduk. Hizbullah,Hamas ve diğer direniş gruplarının birlik ve beraberlik içinde olduklarını yaşanacak büyük bir savaşta omuz omuz mücadele edeceklerini görmek zafer için bizleri umutlandırdı.
Vesselam...