Dünya Kudüs Günü dolayısyla, bu anlamlı ve bereketli günü İslam Ümmeti'ne kazandıran merhum İmam Humeyni'yi ve işgal altındaki tüm Filistin topraklarının özg ürlüğü için kurban olan tüm Kudüs şehidlerimizi bütün kalbimle, sevgi ve hürmetle selamlıyorum.
Kudüs davası belli bir kavmin, belli bir hizbin, belli bir ülkenin veya belli bir mezhebin davası değildir. Aksine Kudüs davası bütün dünya müslümanlarının, müslüman olmasalar bile yeryüzünün adalet, özgürlük ve onur savunucusu tüm özgür insanların davasıdır. Nitekim bu gerçekliği bugün direniş cephesinde bütün azamet ve asaletiyle görmekteyiz.
Dolayısıyla kudüs İslam ümmeti için bir vahdet mihveridir. İslam ümmetinin bütün kesimlerini bir araya ve yan yana getiren de Kudüs davası olmaktadı. Kudüs ümmetimiz için direniş ve zafer kapısıdır. İslam ümmetinin evrensel kurtuluşuna giden yol da Kudüs'ten geçmektedir. Kudüs özgür olmadıkça da ümmetimiz özgür olmayacak, gerçek anlamda barış ve esenliğe kavuşamayacaktır.
Bizler İslam Ümmetinin evlatları olarak aynı bayrak altında aynı cephede ve aynı yolda birleşerek Kudüs'e doğru yürüyeceğiz, Kudüs'e Kudüs ile yürüyeyeceğiz, Kudüs ile doğrulup Kudüs ile şahlanacağız. Zaferlerimiz Kudüs'le olacaktır. Kudüs'le direnecek ve Kudüs ile kazanacağız.
Bunun için bizler Türkiyeli müslümanlar olarak kendimizi bu cephenin bir parçası olarak görüyoruz. Kudüs cephesi ile her alanda dayanışma ve yardımlaşma içinde olmayı en büyük görev olarak görüyor, maddi ve manevi tüm güç ve imkanlarımızla bütün direniş hareketlerine gönüllarimizi ve bileklerimizi uzatıyoruz.
Azgın siyonist düşman mübarek Ramazan ayında Filistin'de, hususen Mescid-i Aksa içinde barbarca saldırılar düzenlemeyi adet haline getirdi. Mescid-i Aksa'da ibadet eden, itikafta rabbine yönelen müslümanlara silahla, gaz bombaları ve joplarla nasıl saldırdıklarını bütün dünya gördü. Özellikle Mescid-i Aksa içinden yükselen "neredesiniz ey müslümanlar, neredesiniz ey İslam ülkeleri? şeklinde yürek parçalayan feryatların nasıl yükseldiğini hep birlikte işittik. Kardeşlerimize ve mukaddesatımıza bundan daha azgın bir saldırı olabilir miydi? Siyonist düşmanın böylesi bir azgınlığa yönelmesinin bir sebebi de, direniş karşısında yaşadığı travma ve sarsıntıdır. Nitekim özellikle Batı Şeria'da yükselen direniş, Filistin direnişinin ifgtihar dolu yeni bir sayfası olmuştur. ÖYle ki Batı Şenia'daki bu direniş Kudüs ve Mescid-i Aksa için bir kalkan rolü üslenmiştir. Şüphesiz ki Filistin direnişi bütün coğrafyada zafer bayraklarını en yükseklere kaldıracaktır.
Tüm bunlar bir Dünya Kudüs Günü arefesinde olmaktadır. Kudüs günü sadece bir Filistin gündemini konuşma günü olmadığını, zaferlerin ve fethul müsbinlerin bir müjdesi olduğunu buradan da çok iyi anlıyoruz. Nitekim bu mübarek Ramazan ayında yad edeceğimiz dünya Kudüs Günü bize şimdiden zaferleri müjdelemiştir. İnşallah Kudüs Günü zaferlerimizi kutlama günü olacaktır.
Bu düşünce ve duygularla kudüs cephesine bir kez daha selamlamlarımı sunuyor, bu cephenin tüm mücahidlerini ve şehitlerini rahmet ve minnetle anıyorum.
"Yardım Allah'tandır, fetih yakındır."
Vesselam