Subay Arkadaşlarım...Ebuzer’ı̇ İyı̇ Okuyunuz

Volkan Kemal Ergenekon 18.09.2020 16:23:24
Subay-Astsubay ayırımı emperyalizmin bize oyunlarından birisidir. Kendi
ordularında böyle bir statü uygulamadıkları halde bize dikta ettirmişlerdir
sinsice...

NATO görevinde bulunmuş arkadaşlar bu konuyu mutlaka ki müşahede
Etmişlerdir .Bu tür bir ayrım insani olmadığı gibi nefret tohumları ekmesi nedeni
ile gerçek samimi disiplin yerine, zoraki sanal bir disiplini ordumuzda da teessüs
ettirmektedir... Oysa ölme ve öldürme sanatı olan askerlikte son derece kuvvetli
bir kardeşlik duygusunun üstün fedakarlık birlik beraberlik duygusunun
oluşturulması elzemdir..Mukaddes dinimizde bize bunu önermekte ,mütevazi
,eşitlikçi bir sistemi emretmektedir.

Bunun en müşahhas örneklerini ise en başta tek önder ve örneğimiz Resulullah
(S.A.V) efendimiz olmak üzere Hz.Ali (a.s ) ve Hz Ebuzer (r.a) de görmekteyiz...

Hz. Ali efendimiz ''Ne zaman hilafete geçersem ,adalete aykırı olan tüm sınıfsal
ayrılıkları ortadan kaldıracağım ve yıllar sonra bile olsa kim bu malı yemişse
,bunu onun gırtlağından söküp alacağım'' demek sureti ile gelirde ki mutlak
eşitlik, herkesin payının ve maaşının eşit olması değil, eşitliğin özenli bir şeklide
sağlanması gerekliliğine vurgu yapmıştır...

Yüksek müsaaadelerinizle o dönemden bir örnek vererek açıklamak
istiyorum, bizlere örnek olması için...Osman bin Hahif ,yeni yönetimden ayın ilk
maaşını almak için geliyor. Onun eşinin azat edilmiş kölesi gidiyor ve ona 3
dirhem veriliyor. Hz.Ali'nin Yemen'deki valisi ve ashabın çok vefakar
komutanlarından ve seçkin şahsiyetlerinden olan Osman da gidiyor ve kendisine
3 dirhem verildiğini görüyor. Bu miktardaki parayı zenginler o dönemde en basit
İş için harcıyorlardı. Ancak o durumun değiştiğini fark ediyor ve hiç sesini
çıkartmadan kendisine verileni alıp Yemen'e dönüyor... Ağabeyi Akil’e de aynı
şekilde davranıyor ve itiraz eden ağabeyinin eline kızgın maşa ile dokunarak
''Sen daha bu kadarcık ateşte veryansın ediyorsun da ,peki neden beni yakmak
için hazırladığın ateşten ,hem de yarın Allah’ın gazabı ile alevlenecek ateşten
dolayı feryat etmiyorsun '' diyor...

Hz.Ebuzer’den de müsaadelerinizle bir örnek vermek istiyorum. Hepimizin
bildiği gibi Muaviye kendisinden önce ki halifelerin tam aksine, yönetimde
fertleri sınıflara ayırmış , Beyt-ül Mal’dan maaş alan devlet memurlarının sınıflara
ayrılması geleneğinin kurucusu olmuştur. Kendisine ''Yeşil Saray'' yaptırmış, ipek
elbiseler giyip tam bir kapitalist gibi yaşamaya başlamıştı. Bunun üzerine Ebuzer
hemen kalkıp Muaviye’nin sarayına gitmiş ve Ona şöyle haykırmıştı: ''Ey Muaviye
....Mallar halkın hakkıdır.Fakat sen bütün malı düzeninin görkemi, sarayını
muhafızları ve kendi hizmetçilerin için kullanıyorsun...İki elbise (biri yazlık biri
kışlık )ve Allah’ın evini ziyaret edip ailesini geçindirecek kadar paradan fazlasının
kendine caiz olmadığını unutmuş gözüküyorsun…Sen de herhangi bir Kureyşli gibi
yaşamak zorundasın. Ne onların en zengini olmalısın ne de en fakiri. Ömer böyle
davranyordu. Peki sen neden böyle davranmıyorsun? Peygamber, Ebubekir ve
Ömer zamanında olduğu gibi gelirler, halk arasında eşit dağıtılmalıdır.
Bir çok mülk ediniyor ve törenler için binlerce dinar harcayarak
Müslümanlardan uzaklaşıyorsun. O kadar bol yemek yiyorsun ki bunları
hazmedebilmek için ilaç kullanmak zorunda kalıyorsun. Oysa Peygamber bir
gün bile iki çeşit yemekle karnını doyurmadı.''

 Muaviye ona şöyle cevap vemişti:
Ey Ebuzer! Bu işleri bırak ,sen halkı devrim için kışkırtıyorsun..Ebuzer’in
kararlılığı ise cevabında yatıyordu: Canımı elinde bulundurana and olsun ki
servet sahipleri mallarını halkla paylaşmadıkça bu işin yakasını
bırakmayacağım!..

Bu konuda elbette yüzlerce örnek verilebilir hepinizin malumu olduğu
üzere...Günümüze uyarlayacak olursak ,ordu içinde ki maaş farklılıklarının,
sosyabilite farklılıklarının nasıl bir huzursuzluk kaynağı olduğu belli ve bu
konunun acilen çözülmesi ve tür haksızlıkların önce insani açıdan ve dinimizin
bize vaaz ettiği eşitlikçi, adil ve barışçıl açıdan çok büyük bir önem arz ettiğini
herkesin idrak etmesi gerekmektedir...

Kast sistemi İslam da ve insanlıkta yoktur, olamaz da...Emekli bir subay kardeşiniz
olarak acizane belirtmek isterim ki tabii ki disiplin gereği rütbe ve hiyerarşi
olmalıdır. Ama mesai bitince bu yerini tevuzuya kardeşliğe bırakmalıdır. Kişi
sonun da toprak olacağını her zaman hatırda tutmalı ve bir hiç olduğunu hiçbir
zaman unutmamalıdır ... Aynı zamanda halkın ekmek dağıtımında çamurların
içinde bata çıka mücadelesini görüp Ordu evi şatafatına da bir çeki düzen
vermelidir.

Saygı selam ve dualarımla...