Kıymetli okuyucular...Sizleri rakamlara boğmadan çok sade bir şekilde ve kısaca geçen bir yılın özetini sunmaya çalışacağım..Ekonomi makalelerinin sıkıcı olduğunu bildiğim için..
Hepimizin taktir ettiği, gerek makro gerekse mikro düzeyde bir ekonomi üretime değil tüketime yönelik olursa, O ekonomi batmaya mahkumdur..Tasarruf tedbirlerinin ve arge yüzdelerinin düşük olduğu ekonomilerde böyledir..Gördüğümüz durum o ki maalesef Türk ekonomisi son 17 yıldır bu konuda daha da batağa gitmektedir...Ekonomik göstergeler zaten bize bunu ispatlamakta..O zaman hataları açıklamaya başlayalım...
Birey, tasarrufunun satın alma gücünü kaybetmek istemez.Mevduat yaparken en az enflasyon kadar faiz talep eder. Kendi parası değer kaybediyorsa, güvenli yabancı para birimine yani dövize kayar..
Yabancı yatırımcının kaçtığı ortamda, piyasa da dövize yöneliş kaçınılmazdır.
Nitekim, 2019 yılında 193 milyar dolar olan yabancı para mevduatları, yıl sonunda 224 milyar dolar seviyesine yükselmiştir...Bu tehlike..
MERKEZ BANKASININ SARAYIN KADROLU ELEMANI OLMASI
Serbest piyasa ekonomisinde ekonomi doğal seyri üzerine yürür..Sert müdahaleler ters tepki gösterir..Bu hepimizin bildiği bir husus..
MB, Sarayın kadrolu elemanı gibi olması, Sosyal Güvenlik Kurumu memurları gibi çalışması ,yarar değil zarar getirir ve nihayette getirmiştirde..
Merkez Bankaları siyasete bağlı olamaz..Uzun vadede sonuç alınabilmesi için popülist uygulama yerine gerçekçi reel ekonomi kuralları uygulanmalıdır çünkü...Bu can acıtır ama yapılması gereken budur..Çocuğunuz ağlayacak diye iğne vurdurmazsanız ona iyilik değil kötülük yapmış olmazmısınız...Bütçe açığına baktığımızda 80 milyar lira öngörülüydü. Imar affı, bedelli askerlikten gelen paralar, vergi affından gelen paralara rağmen bütçe açığı 110 milyar lira oldu maalesef...
Nasıl kapatacak?..Daha fazla vergi koyacak..Veya borç alacak...Kimden alacak..Bankalardan...
Bankalar hazineye borç verirse özel sektöre ne kalacak?..Para alamayan özel sektör hangi para ile kredi açacak?..Ve de nasıl yatırım yapacak?..
Gördüğümüz gibi iskambil kağıdının birbirini iteklemesi ve sıra ile devirmesi gibidir ekonomik kurallar...Baskı ile yönetilemez...Kendi kuralları içinde yönetilir ekonomi...Aksi taktir de baraj daha fazla basınca dayanamaz yıkılır..
Uzun ekonomi makaleleri insanı sıkıyor..O yüzden kısa kısa yazmaya çalışacağım makalelerimi efendim..
Bir daha ki köşemde, üretimi ve ihracatı değil, betona para yığmayı tercih etmenin doğurduğu sonuçları , mirasyedi ekonomisini ülkeyi nasıl darboğaza soktuğunu anlatmaya çalışacağım..Çünkü 2020 , finansal korkuyu tetikleme riskleri Türkiye için oldukça fazla...500 milyar doların üstüne çıkmış dış borcumuz yüzünden...
Seçim öncesi oy uğruna para para politikalarına müdahale edilip, serbest piyasa askıya alınırsa olacağı budur..
Yıl boyunca batan ve kaçanları konuştukmu konuşmadık mı?!
Yılların köklü firmaları battımı batmadımı?!
Yabancı yatırımcıların büyük kısmı kaçtımı kaçmadımı?!
Bu işler reel enflasyonu saklamakla olacak işler mi?
400 milyar liralık sorunlu kredi nasıl halledilecek?.Buyrun size bir soru..Nasıl ödenecek bu...Bankaların 450 milyar lira sermayesine karşılık bu sorun nasıl halledilecek, ki bunu bizzat bir Akp milletvekili gündeme taşımak zorunda kaldı biliyorsunuz...
Şimdilik burada sonlandırıyorum...Devam edeceğiz inşaallah..
Selam ve sevgilerimle,Yeni yılın huzur ,barış, sağlık ve bereket getirmesi dileği ile efendim...