İster din adamı olsun ister siyasetçi, bunların gerçekte bilgin ve işin ehli olanından değil, uyanıklığıyla cahilliğinin üzerini örteninden korkacaksın.
Bu durumu en iyi anlatan, gerçekte yaşanmış şöyle bir hadise olmuştur:
Irak Necef ilim havzasının en büyük müçtehitlerinden Ayetullah Muhsin el- Hekim, 30-40 yıl tahsil yapmış değerli bir alimi, hizmet etmesi ve halkın kültürel ve dini yönden gelişmesini sağlaması için Irak'ın cahil kalmış bir bölgesine gönderir!
Bölgenin ilmi olmayan, fakat cahil halkı çok iyi tanıyan ve nasıl onları aldatmasını bilen mollası, bundan çok rahatsız olur. O alimi bölgeden uzaklaştırmak ve o cahil halkı kontrolü altında tutmak için düşünüp taşınır ve çareler arar.
Aşiret liderlerinin yanına varır ve onlara şu teklifi sunar:" Ben sizi her kese teslim etmek istemiyorum, çünkü üzerinizde bunca yıldır emek verdim. Gelin yarın kasabadaki okulda toplanıp o gelen alimi imtihan edelim, şayet imtihanı kazandıysa o kalsın ben gideyim, şayet kazanmadıysa onu buradan gönderin ben kalayım.
Aşiret reisleri hep birlikte onun bu makul teklifini kabul ederler.
Yarın tüm kabile reisleri ve bölgenin ileri gelenleri okulda toplanır, o alimi de davet ederler. Bölgenin mollası alime şöyle der:"Hocam! Bizim sizden bir talebimiz vardır, acaba bu tahtanın üzerine bir yılan yazarmısınız?"
Alim memnuniyetle kabul eder ve kalkıp tahtanın üzerine " Yılan" diye yazar. Fakat toplanan halktan kimse ondan bir şey anlamazlar, çünkü hiç biri okuma yazma bilmiyordur!
Sonra kendisi ayağa kalkar ve " birde ben yazayım" der. Yazı tahtasının üzerine bir yılan resmi çizer. Halka sorar :" Bu nedir?" Halk hep bir ağızdan " bu yılandır" der.
Sonra halka dönüp şöyle der;" kendisinin büyük bilgi sahibi olduğunu iddia edip fakat tahtaya bir yılan yazamayan birine sizi bırakıp gitmemi istermisiniz?" Halk, hep bir ağızdan;" Hayır, bizi ona bırakma" der ve böylece o büyük alimi bu uyanıklığıyla alt edip oradan uzaklaştırır, halkın ipini yine elinde tutar!
Dünya böyledir işte, cahil din adamları ya da siyasetçiler cahil halkın ipini nasıl elinde tutacağını ve ne şekilde bir uyanıklık göstereceklerini her zaman çok iyi bilmişlerdir ve hala da öyledirler. Bu halkın başına gelenler, kendi cehaletliklerindendir! Başka bir şeylerinden değildir!