- Aman ekolojik denge bozulmasın, doğanın doğallığına el değmesin
- İnsan doğal olmalı, olduğu gibi görünmeli, bu bir insani özelliktir
- Aman yediğimiz, içtiğimiz ürünler doğal olsun, aman GDO'lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) olmasın
- Organik tarıma yönelelim, tarımsal ürünlerimiz doğal olsun
Bunlar hemen her kesimin ortak istekleri. Yukarıda yazılanlara itiraz edecek kimse olacağını sanmıyorum. Aksine, eğer yukarıda belirtilen hususlara karşı bir tehlike olursa, mesela ekolojik dengeyi sarsacak bir uygulama olursa çevreci örgütlerinden, gazetecisine, sıradan halkından siyasetçisine hemen her kesim haklı olarak büyük tepki gösterir...
Peki, bu tepki insanın doğallığına yöneldiğinde neden tersine dönüyor? Eşcinsellik doğal mı? Her şey gibi insan da erkek ve kadın olarak yaratılmıştır ve doğal cinsel istekler de bellidir. Eşcinsellik insan doğasına aykırıdır, insan doğasından sapmadır, sapıklıktır...
Diyanet İşleri Başkanı, eşcinsellikle ilgili bir kaç söz söylemiş, aman bizim "ilerici" hukukçularımız mangalda kül bırakmıyor... Artık ne Diyanet İşleri Başkanının gericiliği kalmış, ne görevine nasıl devam ettiği... Tabi, açıkça söyleyemiyorlar, ama asıl tepki, İslam’ın eşcinselliği lanetlemesine ve bunun dillendirilmesine…
Peki ne demiş başkan? İslam'ın Eşcinselliği lanetlediğini belirtmiş ve şöyle demiş:
"Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği, Eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti. Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir, bunun hikmeti. Yılda yüz binlerce insan gayri meşru ve nikahsız hayatın İslami literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu Hiv virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim."
Buna sözüm ona "ilerici" hukukçularımız ne tepki göstermişler bir bakalım:
“Şaşkınlığımız; sesi çağlar öncesinden gelen bu şahsın, bir devlet kurumunun başında oturup söylemini kutsal sayılan değerler üzerine inşa ederek halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmesindeki kan kokan cüreti sebebiyledir. Aldığımız ibretse, anılan şahsın içinde bulunduğu takvim yılında yaşamasına rağmen bundan sekiz-dokuz nesil önceki büyükleriyle aynı zihinsel ve dogmatik sınırlara sahip olmak için insan onuruna karşı gösterdiği büyük direnişten kaynaklanmaktadır. Görevde olduğu süre boyunca çocuk tecavüzcülerine gözlerini kapatıp kadın düşmanlığının manevi zeminini dini söylemlerle meşrulaştırma çabası karşılığında maaş alan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın deprem, LGBTİQ+, kadın ve çocuk söylemlerine rağmen halen görevde kalması durumunda, sonraki konuşmasında halkı ellerinde meşalelerle meydanlarda 'cadı' diye kadın yakmaya davet etmesi kimseyi şaşırtmamalıdır. Anılan şahsı ve ona hak veren zihniyeti büyük bir şaşkınlık ve ibretle kınadığımızı tüm kamuoyuna saygıyla arz ederiz.”
Vay be!...
Lutiliğe karşı çıkmak çağlar öncesinde kalmanın ispatıymış!... Lutiliğe karşı çıkmak halkı kin ve düşmanlığa sevk etmekmiş!... Peki, siz halkının ezici çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede, bu halkın dinine, kutsal kitabına "gerici" demekle halka hakaret etmiş olmuyor musunuz? Halkın inancına karşı "kin ve nefret" oluşturmak" değil midir bu? Ne zamandan beri eşcinsellik "insani onur" oldu? Yani Eşcinselliğe karşı çıkmak "İnsan onuruna" karşı çıkmak mı oluyor?
Bir de utanmadan "Anılan şahsı ve ona hak veren zihniyeti" kamuoyuna şikayet etmişler... Hangi kamuoyuna? Kamuoyunun ezici çoğunluğu Müslümanlardan oluşmuyor mu? İslam dinine inanan, eşcinselliği "sapıklık" olarak nitelendiren Kuran'ı kutsal kitap olarak bilen kamuoyuna mı?
Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz beyler... Başka kapıya!...