Liberalizm, devleti tanrılaştırıyor. Büyük liderler, yaşadığım müddetçe liberalizmle savaşacağım diyor.
Liberalizm, kapitalizmin bir üst basamağıdır.
Liberalistler için devletin vaadi şudur: Ben var olduğum sürece senin sermayeni koruyacağım. Benim tek vazifem vardır senin kapitalini korumak.
Devletin verdiği senet bu olunca, liberalistler devleti millet adına kutsadılar. Zaten millet de kim oluyormuş, kendileri millet ya!
Onlar diyorlar ki, millet devletin içinde erimeli. Ülkücülere sormak lazım, devletin içinde erimek nasıl bir şey.
Liberalistler, demokrasi devletin kanunlarına teslimiyetten ibarettir diyorlar. Tamam teslim olalım da devlet haftada bir kanun değiştiriyor, bunu nasıl takip edeceğiz. Şamar oğlana döndük.
Hukukçular, Türk anayasasında, kanun hükmünde kararname dışında asli bir kanun yok gibi görüşündeler.
Yaşasın devlet! Hadi öyle diyelim, Ebedi müddet içre yaşasın devlet. Peki, devletin vazifesi imtiyazlı sınıfın kapitalini korumak mı?
Rahmetli Erbakan, devletin vazifesi garsonluktur diyordu. "Garson devlet!" tabiri de onundur.
Biliyor musunuz, ilk devlet kurucusu peygamberdir. Onun devletinin adı adalet devletiydi. Biz o devlet için muntazırız!