“Yok Efendim Vuramamıştır, Vurmuşsa da Yıkamamıştır!”

Rıza Yaşar 13.01.2020 16:15:00
Donald Trump’ın, ABD başkanlık koltuğuna aday olduğu süreçteki söylemlerine bakıldığında, “Ortadoğu’daki savaştan uzak duracağız”, “ Ortadoğu’daki Amerikan askerleri evlerine geri dönecek” ifadeleri ön plana çıkıyordu.  Gelinen süreçte ise tam tersi bir durum oluşarak, Ortadoğu’daki savaşa daha çok dahil olan, Amerikan askerlerini Ortadoğu’ya yığan ve hatta hızını alamayıp Latin Amerika’da da nüfuzunu artıran bir yönetim ortaya koyuldu. 

Peki bu garipliğin sebebi ne?

Hatırlarsanız, ABD merkezli Washington Post gazetesi bile Trump'ın göreve geldiği tarihten bu yana 10 binden fazla yanlış ya da yanıltıcı iddiada bulunduğunu yazmıştı. Gazetenin haberi öyle dayanaksız iddialar üzerine de değil, Trump'a atfedilen her açıklamayı günü gününe izleyen veri doğrulama servisinin araştırmasına dayanıyordu.

Tüccar mantığıyla konulara yaklaşan Trump,  “Kara Cuma”da  birbirlerini ezen alışveriş çılgını Amerikalıları da belli ki ikna etmiş olacak! Pazarladığı İsrail savlarını, öyle ya da böyle bir kesime kabul ettirirken gelinen süreçte gruplaşan Amerikalılar, kendilerini ya Trump’çı ya da anti Trump’çı olarak tanımlayan büyük bir siyasi kaosun da parçası olmuş durumda.

Amerikan halkı bile ‘ABD Tüccarını’ sorgularken dünya kamuoyunda “Trump seviciliği” ayrı bir dikkat çeken nokta!

Amerika merkezli Pew Araştırma Merkezi’nin raporuna göre, ABD halkının sadece yüzde 29’u Donald Trump’a güvenirken, bu oran yüzde 77 ile Filipinler’de zirveyi gördü. Belki halk kendi liderine bile bu kadar güvenmiyordur!

İsrail’de Trump’a güven yüzde 71 iken, sömürülen ülke Kenya’da yüzde 65, Nijerya’da yüzde 58, dünyada en fazla Müslüman’ın yaşadığı ikinci ülke olan Hindistan’da ise yüzde 56.

Raporda, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn başta olmak üzere, körfez ülkelerinin halkları yer almasa da yönetimleri için Amerika’ya güvenin yüzde 100 olduğu aşikar!!!

***
ŞEYTAN’IN KAOS PLANI TERS TEPTİ

Trump’ın şahin siyaseti bölgedeki savaş borazanlarının seslerini daha çok artırırken, günü kurtarmak adına düğmeye basılan bu krizin de kısa vadede kazananı yine kendisi olmuş durumda. Dünya gündeminin ilk sıralarında yer bulan azil tartışmasını şimdilerde konuşan bile yok! Ama orta ve uzun vadede büyük bedeller ödeyeceği kesin!

Artık Direniş Ekseni motivasyonun doruğunda ve her zamankinden daha çok hazır ABD’yle bir savaşa.

Hizbullah’ın füzeleri İsrail’e çevrilmiş, Yemen’de Ensarullah Suudilere karşı daima hazır,  Filistin’de Hamas ve İslami Cihad tek ses olmuş bekliyor. Irak’ta Amerikan varlığı sorgulanıyor, İran’da ise Şehit Süleymani’nin intikamı için ince hesaplar yapılıyor.

Amerika’da nüfusun yarısından fazlası İran’ın yerini haritadan bile gösteremezken, yönetimlerinin İran’a demokrasi götürme misyonuna soyunmasının bedeli belli ki çok ağır olacak 2020’de…

***
AMERİKAN FÜZELERİYLE HEYECANLANAN ‘MÜSLÜMANLAR’

Gece yarısı Şehit Süleymani’nin intikamını almak için Irak’taki en büyük ABD üslerine İran tarafından gerçekleştirilen füze saldırısı dünya kamuoyunda geniş yer buldu. Gözleri Kabe’de kulakları Washington’da olan ‘Müslümanlar’ın ekseriyeti afallama sürecinin ardından kolları tekrar sıvadı.

İran füzeleri ABD üslerini yıktı belki ama üstlerine ölü toprağı serpilmiş Müslümanların Amerikan algısını yıkamadı. Onlar için Amerika yıkılmaz, yıkılamaz…

Balistik füzelerin isabet etmediğini  diyeninden, ABD ile İran arasında gizli işbirliği var diyenine kadar her tipi Türkiye medyasında gördük, maalesef! Ana akım medyanın büyük çoğunluğunda Amerika’dan bağlantılar, Amerikan ağzıyla yorumlarla algılara ayar verilmek istenmesi başka bir acı noktaydı.

Hele kendini muhafazakar olarak tanımlayan kesimin, böyle bir olayı sadece mezhepçilikle yorumlaması ise apayrı bir garabet örneğiydi. Cübbesini giyen Amerikan füzelerine rahmet okumaya soyundu!

 “ABD üssünü bu zamana kadar hangi ülke, kendi topraklarından balistik füze ile vurabilmiş.” sorusunu bile soramayan moderatörlerden ve bu soruyu  cevaplamak istemeyen konuklardan günlerce İran-ABD gerilimini dinledik.

Ve yine maalesef ki çoğunluk, "General Kasım Süleymani’ye suikast büyük olaydı ama Amerikan üslerinin balistik füzelerle nokta atışı  vurulması çok çok büyük olaydı." diyemedi.