Amerika’nın sağmal ineği olarak yedi düvele nam salan Suudi Arabistan, Trump’ın Filistin davasını tasfiye planı olan “Yüzyılın Anlaşması”nı destekleyen ülkelerin başını çekiyor. Anlaşmanın duyurulmasından sonra hiç vakit kaybetmeyen Suudi Arabistan, “Filistin meselesine ilişkin adil ve kapsayıcı her türlü çabayı” destekleyeceğini bildirdi.
Sadece Filistinliler değil, İslam coğrafyasının çoğunluğunun reddettiği bu gayrı meşru anlaşma, Suudi Arabistan’ın yanı sıra, Katar, BAE ve Mısır’dan da destek gördü. Bu dört ülke “içimizdeki hainler” olarak nitelendirildi.
“Yüzyılın Anlaşması” için finans sağlayan Suudi Arabistan, yıllardır Filistinlilere anlaşmayı kabul etmeleri için baskı yapıyor. İşgal anlaşmasının önündeki en büyük engellerden biri olarak görülen Filistin Direnişini dize getirmek için İsrail ve ABD ile yakın temas halinde olan Suudi Arabistan, özellikle son yıllarda Hamas’a yönelik baskıcı politikalarını sıkılaştırdı.
Bu bağlamda, Suudi Arabistan’da Filistin davasına destek veren Ürdünlü, Filistinli ve Suudi Arabistanlıları tutuklayan Riyad yönetimi, Hamas’a mensup oldukları gerekçesiyle tutuklanan kişilerin bazılarına ciddi işkenceler uyguladı. Bunun yanı sıra Suudi Arabistan’dan Filistinli bankalara para gönderilmesinin önünü alan yönetimin uygulamaları nedeniyle 2019 yazından itibaren Suudi Arabistan’dan neredeyse hiç kimse Filistin’e resmi kanallar yoluyla yardım gönderemedi.
Tüm bunların gölgesinde, “Yüzyılın Anlaşması”na tepkiler çığ gibi büyürken diğer yandan anlaşmanın ilanı için yapılan kutlamalara Körfez ülkelerinden de temsilciler katıldı. BAE, Umman ve Bahreynli yetkililerin yer aldığı kutlamaya Suudi Arabistan’ın katılmaması ise, hiç gerçekçi görünmüyor.
Kutlamada çekilen fotoğrafta Suudi yetkililerin olmayışı, anlaşmaya karşı büyüyen tepkilerin gölgesinde “aldatıcı yokluk” olarak yorumlandı. Zira Suudi Arabistan’ın zemin hazırlama sürecinde bilfiil yer aldığı bu anlaşmanın kutlamasında olmayışı, Riyad’ın anlaşmanın ilanına kadar izlediği politik ve ekonomik yol göz önüne alındığında tutarsız bir hareket olarak görünüyor.
Öte yandan, geçtiğimiz yıl Haziran ayında Bahreyn’in başkenti Manama’da Suudi Arabistan yönetiminin doğrudan destek verdiği ancak Filistin ile Arap dünyasının genel anlamda boykot ettiği Manama Konferansı düzenlendi. ABD ve Bahreyn’in işbirliğiyle “Refah için barış” adı altında düzenlenen Filistin çalıştayına, Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Fas katılmıştı.
Yüzyılın anlaşmasının ekonomik paketi olarak bilinen Konferansın sonunda, Trump’ın damadı Kushner 50 milyar dolarlık destek paketinin siyasi çözüm için ön koşul olduğunu söylemişti.
Suudi Arabistan, Yüzyılın anlaşmasının ekonomik yükünü üstlenmekle kalmadı, Filistin yönetimine bunu kabul ettirmek için siyasi baskı yapmaya yönelik hamlelerine de devam etti. Bu bağlamda Suudi Arabistan, Trump’ın işgal anlaşmasına hem maddi hem manevi olarak verdiği büyük destekle, bu anlaşmanın ilan edilmesi için en önemli rolü üstlendi.
Filistin davasını tasfiye etmeyi amaçlayan Yüzyılın anlaşması, İsrail’in çıkarları ve güvenliğini sağlamak üzere piyasaya sürülmüş bir sözde “barış planı” olarak karşımıza çıkıyor. Filistinlilerden Kudüs’ü ve topraklarını almayı amaçlayan Trump’ın anlaşması, Filistin yönetiminin elinden de karar verme yetkilerini alarak, bu devleti adeta bir muhtarlığa çeviriyor.
Direnişin Ortadoğu’da sergilediği galibiyetler ve Amerika’nın bölgede art arda aldığı yenilgilerin gölgesinde ilan edilen bu işgal anlaşması 4 Arap ülkesinin desteği ve diğer Arap ülkelerinin çekimserliğinin karşısında başarısızlığa uğramaya mahkûmdur.