Ehlibeyt imamlarının ilki ve peygamber efendimizin damadı Emirel Müminin Hz. Ali'nin kutlu doğum günü aynı zamanda "Dünya Müslüman Babalar Günü" olarak kutlanıyor. Biz de Yazılı Medya ailesi olarak İslam alemini tebrik ederiz.
15.02.2022 08:06:52
İnanç
İmam Ali (a.s), Hicret'ten yirmi üç yıl önce Mekke'de, Mescid-i Haram'da, Kâbe'nin içinde otuzuncu Fil yılında Recep ayının on üçünde cuma günü dünyaya geldi. Ondan önce Allah'ın dokunulmaz evinde dünyaya gelen bir başkası yoktur. Bu, Allah'ın ona özgü kıldığı bir özelliktir; onu yüceltmek, mertebesini yükseltmek ve saygınlığını ortaya koymak için...
Yezid b. Ka'neb'in şöyle dediği rivayet edilir: "Abbas b. Abdulmuttalip ve Abduluzzaoğulları'ndan bir grupla birlikte Kâbe'ye karşı oturuyordum. O sırada Emirü'l-Mümininin (a.s) annesi Fatıma bint-i Esed geldi. Ali'ye dokuz aylık gebeydi. Doğum sancısı çekmeye başlamıştı. Fatıma şöyle dedi: Ey Rabbim! Ben sana, senin katından gelen peygamberlere ve kitaplara inanıyorum. Atam İbrahim Halil'in (a.s) sözlerini tasdik ediyorum. Onun, bu Beyt-i Atik'i yaptığına inanıyorum. Şu evi yapanın ve karnımdaki çocuğun hakkı için doğum yapmamı kolaylaştır.
Birden Kâbe'nin ikiye ayrıldığını, Fatıma'nın içeri girdiğini, gözlerimizden kaybolduğunu, ardından Kâbe'nin eski hâline geldiğini, duvarlarının birbirine yapıştığını gördüm. Bunun üzerine kapının açılmasını istedik; fakat kapı yüzümüze kapanmıştı, açılmıyordu. Bunun, Allah'ın emirlerinden biri olduğunu anlamıştık. Derken Fatıma dördüncü gün dışarı çıktı. Kucağında Emirü'l Müminin Ali b. Ebu Talip (a.s) vardı.
Ebu Talip ve ailesine müjde verildi. Derhal Fatıma'ya doğru hızla gelmeye başladılar. Mutluluk ve sevinç yüzlerinden okunuyordu. Hz. Muhammed (s.a.a) herkesten önce yetişti ve Ali'yi alıp bağrına bastı. Ebu Talib'in evine kadar kucağında taşıdı. Resulullah (s.a.a) o sıralar Hatice'yle evlendiği günden beri eşiyle beraber amcasının evinde kalıyordu. Ebu Talib'in zihninden oğluna "Ali" adını vermek geçti ve bu ismi ona verdi. Ebu Talip bu mübarek yavrunun doğumunun hürmetine bir ziyafet verdi, birçok hayvan kesti."
Çocukluk dönemi
Hz. Ali altı yaşına kadar Hz Peygamberin büyüdüğü evde yani babası Hz.Ebutalib"in himayesi altında büyüdü. Ama Mekke"de kuraklık çıkması nedeni ile Hz Ebutalib çocuklarının çokluğu nedeni ile onları büyütmeleri için yakın akrabalarına vermek zorunda kaldı ve Hz. Peygamber çocuklar arasında Hz Ali'yi seçti bu da O Hazretin Ali(as)"a olan sevgisini ve Hz Ali'nin Peygambere olan yakınlığını gösterir.
Hz Ali çocukluk dönemini şöyle nakleder: Çocuktum henüz, o beni bağrına basar, yatağına alırdı;. beni koklardı; lokmayı çiğner, ağzıma verir yedirirdi. Ben de her an, devenin yavrusu",nasıl anasının ardından giderse, onun ardından giderdim; O her gün bana huylarından birini öğretir ve ona uymamı buyururdu. Her yıl Hira dağına çekilir, kulluğa koyulurdu. Onu ben görürdüm, başkası görmezdi. Ortalama 4 yıl sonra Allah Resulü'ne ilk ayet nazil oldu ve Hz Ali O'na ilk tabi olan kimse idi.O zamanın en zor şartlarında Hz. Peygamber'in yanında ve O'nun emrinde idi.
Yine İnzar ayeti ismiyle meşhur olan- En yakın aşiretini uyar, ayet-i kerimesi nazil olarak Peygamber-i Ekrem yakın akrabalarını uyarmakla görevlendirildiğinde, Hz. Resul akrabalarını toplayarak onlara: Sizlerden kim, benim bu görevimde bana yardım etmeye hazırdır ki, benim kardeşim, vasim ve aranızda halifem olsun? buyurduğunda, onların arasından yalnızca Hz. Ali (a.s) ayağa kalkarak imanını ibraz etmiş, buna müteakip Peygamber-i Ekrem de mübarek elini Hz. Ali'nin omuzuna koyarak: Bu benim kardeşim, vasim ve sizin aranızdaki halifemdir; onu dinleyin, ona itaat edin buyurarak o hazretin iman etmesini kabul etmiş ve İslam dininin ilk başından itibaren kendinden sonra Hz. Ali"nin geldiğini vurgulamıştır.
Böylece Hz. Ali (a.s) Müslümanlar arasında ilk iman getiren ve hayatı boyunca Allah'tan başkasına tapmayan ilk şahsiyet olmakla birlikte, Hz. Resulullah (s.a.a)'dan sonra İslam dininin ikinci şahsiyeti oluvermiştir.
İnzar ayeti ve Kureyşin islama daveti
Muhammed bin Cerir-i Taberi, Hz. Ali (a.s)"ın şöyle buyurduğunu naklediyor Resulullah (s.a.a) beni çağırdı ve şöyle buyurdu: Ya Ali! Allah-u Teala, kendi yakınlarımı inzar etmemi (uyarıp korkutmamı) emretmiştir. Sen bizim için bir yemek yap. Sonra Abdulmuttalib oğullarını, onlarla konuşmam için bir araya topla da iletmekle görevli olduğum şeyi onlara ileteyim.Ben de Resulullah'ın emri üzere onları bir araya topladım, Resulullah (s.a.a) onlara hitaben şöyle buyurdular: Allah-u Teala, sizi O'na davet etmekle beni görevlendirmiştir. Sizlerden hanginiz, aranızda benim kardeşim, vasim ve halifem olmak istiyor? Orada bulunanların hepsi sustular. Onların hepsinden yaşta küçük olmama rağmen; Ya Resulullah, ben senin yardımcın olmak istiyorum dedim. Resulullah (s.a.a) elini benim boynuma koyarak şöyle buyurdu: Bu şahıs, benim sizin aranızdaki kardeşim, vasim ve halifemdir; sözünü dinleyin ve emirlerine uyun.
Hicret
Ali (a.s), Peygamber-i Ekrem'in hicretine kadar devamlı onunla birlikte olmuş, düşmanlarına karşı onu savunmuş, kafirlerin Allah Resulü'nü katletme kararı aldıkları hicret gecesi de Ali (a.s), canını feda etmek pahasına, Peygamber efendimizin yatağında yatmış ve Resul-ü Ekrem bu sayede gizlice evden ayrılarak emniyet içerisinde Medine'ye doğru yola koyulabilmiştir. Hz. Resulullah'ın emniyete kavuşmasından sonra da o Hazret'in vasiyeti üzerine, Peygamber-i Ekrem'in nezdinde emanet olan halkın emanetlerini sahiplerine iade ederek annesini, Resul-ü Ekrem'in sevgili kızı Fatime-i Zehra'yı başka iki kadınla birlikte alıp Medine'ye doğru hareket etmiştir.Resulullah (s.a.a)'ın Medine'ye hicretinin peşice, Hz. Ali (a.s) da o şehre gitti. Hicretin ikinci yılında Hz. Fatimet'üz- Zehra ile evlendi. Bir yıl sonra da ilk çocuğu olan İmam Hasan (a.s) dünyaya geldi. Ali (a.s) Peygamber'in vefatında otuz üç yaşındaydı. Tüm dini faziletlere sahip olup, sahabe içerisinde her açıdan en seçkin mevkide olmasına ve Hz. Resulullah (s.a.a)'ın ümmete açıkça: Ben kimin mevlası (efendisi) isem Ali de onun mevlasıdır ve Ali benden sonra her mü"min erkeğin ve mü"me kadının velisidir buyurmasına rağmen o Hazret"in genç olması ve Peygamber"in savaşlarında kafirlerden bir çoğunu öldürüp, onlardan düşman kazanması bahane edilerek hilafetten kenara itildi. Böylece o Hazret'in eli tüm genel olaylardan kesildiğinde evinin bir köşesine çekilerek özel kişileri eğitmeye başladı. Peygamber'in vefatından sonra 25 yıl üç halifenin hilafet zamanı geçti. Üçüncü halife Halife Osman öldürüldüğünde halk Hz. Ali'ye (a.s) biat ederek onu hilafete seçti.
Şehadet
O hazretin hilafet müddetice gösterdiği çabaların bir çoğu iç kargaşaları gidermek içindi. Çok geçmeden Hicretin 40. yılı Ramazan ayının 19. günü Kufe mescidinde, sabah namazında, Hariciler tarafından yaralanıp iki gün sonra şehit oldu.